Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurdan Köktürk, COVID-19 salgınının başından bu yana hastaların tedavisini planlayan ve tedavi sürecinde aktif görev alan bir hekim…
Köktürk, Türkiye'de şu anda daha önceki aylara kıyasla çok daha fazla bir hasta yükü ile karşı karşıya olunduğunu dile getiriyor. Köktürk Türkiye’nin salgınla karşı karşıya kaldığı ilk dönemi şöyle anlattı: "11 Mart'ta ilk alarm çaldığı zaman çok iyi bir hazırlık süreci olmuştu hastanemizde. Ağırlıklı pandemi üzerine yoğunlaştık ve normalleşme başlamamıştı. O dönemde herkes tüm enerjisini buna yoğunlaştırmıştı. O dönem yük İstanbul'daydı, şu anda Ankara maksimum pandemi merkezi durumunda.”
"Hala maske takmayı bilmiyorlar"
Prof. Dr. Köktürk, virüsü nasıl aldığını sorduklarında hastaların birçoğunun bilmediğini söylediğine dikkati çekerek, vatandaşların bir kısmının maskeyi nasıl takması gerektiğini bile hala bilmediğini, yanlış uyguladığını söyledi.
Vatandaşların tüm tedbir kurallarına harfiyen uymasının salgın ile mücadelede ana silah olduğuna işaret eden Köktürk, "Bu olmadığı takdirde yeniden kapatmalar başlayabilir, yeni normalden tekrar uzaklaşılabilir. Gerekirse şehir karantinaları gibi kapsamlı tedbir uygulanabilir" uyarısında bulundu.
“Biz hayatımızı riske atar yardım ederiz”
Herkesin hayatının çok kıymetli olduğunu ancak sağlık çalışanlarının kendi hayatlarını riske atarak vakalara müdahale ettiğine vurgu yapan Köktürk yapılması gerekenleri şöyle özetledi: "İnsanlar, ben sağlıklıyım, gencim bana bir şey olmaz diye düşünebiliyor ama oluyor, herkes hastalanabiliyor. Öyle bir garanti yok. Herkes kendini koruyacak. Herkes maskesini burnunu içine alacak şekilde takacak, karşısındakini ve kendini hasta gibi görecek, ona göre tedbirini alacak. Herkesin hayatı çok kıymetli. Bize geldiklerinde kendi hayatımızı riske atar yardım ederiz."
"Gencecik insanlar da ölüyor"
COVID-19 sonucu yaşlıların yaşamını yitirdiği yönünde yanlış bir algı olduğunu belirten Köktürk, "Emin olun gencecik insanlar da ölüyor. Hatta 35 yaşındaki bir kişi sadece diyabeti olduğu için hastalıktan çok etkilendi, evine oksijenle gönderildi. Gencecik güvenlik görevlisi altta yatan hiçbir hastalığı olmadığı halde yoğun bakımda. Her an herkes hastalığı kapabilir" dedi.
Meslek hastalığı çağrısı
Köktürk, sağlık çalışanlarının çok yoğun koşullar altında görev yaptığını ve yapmaya da devam edeceğini belirterek, "Uzman hekimin yanı sıra asistanlar, hemşireler, hasta bakıcılar, temizlik personeli büyük risk altında çalışıyor. Bu emeğin karşılığında bunun bir meslek hastalığı olarak kabul edilmesi gibi bir şey olmalı. Çünkü insanlar gerçekten ölümüne çalışıyor" çağrısı yaptı.
"Hem kızıydım hem doktoruydum"
93 yaşındaki babasının COVID-19 pozitif olduğunu ve küçük kızının dedesini kaybetme korkusuyla hastalıkla yüzleştiğini, ebeveynlerine bir şey olma endişesi yaşadığını dile getiren Köktürk, 2 ay süren bir teravi sonrasında babasının sağlığına kavuştuğunu anlattı.
Köktürk, babasının ölüm olasılığının olduğunu ifade ederek, "Bir taraftan annem çok kötüydü onu toparlamaya çalışıyordum. Hem kızıydım hem doktoruydum. O dönemler asla unutmayacağım zamanlar. Babamın şimdi bir kahve içerken gülümsemesi benim için dünyalara bedel" dedi.
Sabah iyi olan akşam entübe olabilir
Köktürk, hastaneden eve gittiğinde aile bireylerine mümkün olduğunca yaklaşmadığını ve ayrı bir odada kaldığını aktararak, yemekte mesafeli oturduklarını, daha çok balkonda vakit geçirmeye çalıştıklarını söyledi.
Hastalık seyrinin kişiden kişiye değişiklik gösterdiğini vurgulayan Köktürk, sabah iyi olan bir hastanın akşam entübe edilebildiğine dikkati çekti. Köktürk, hastaların nefes kontrolünü iyi yapmaları, herhangi bir sıkıntı yaşamaları halinde acilen hastaneye başvurmaları gerektiğini belirtti.