Vücudun bütün yükünü dizler taşıyor. Bu da yıllar içerisinde dizlerde birtakım problemlerin yaşanmasına zemin hazırlıyor. Ortopedi kliniklerine dizlerindeki şikayetler nedeniyle başvuranların sayısı hiç de az değil. Hastaların en büyük yakınması ise yaşamlarını kısıtlayan, dinmek bilmeyen ağrı…
Dizde ağrıya neden olan pek çok faktör var. İlerleyen yaş, kilo, düşme sebebiyle meydana gelen travmalar, spor yaralanmaları veya tümörler… Tabii her birinin sebebi de tedavi süreci de farklı.
Peki diz ağrısı neden sık görülüyor? Dizde meydana gelebilecek olası rahatsızlıklara yol açan sebepler neler? Nasıl bir tedavi süreci yürütülüyor? Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sultan 2. Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Yıldırım merak edilen sorulara cevap verdi.
Yediden yetmişe her yaşta görülebiliyor
Dizin vücudumuzun en büyük eklemlerinden biri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Cengiz Yıldırım, “Vücut ağırlığını taşıyan bir sistem olduğu için yaşam boyunca birçok travmaya maruz kalıyor. Dolayısıyla disklerle veya diz eklemiyle ilgili sağlık problemleriyle çok sık karşılaşıyoruz” diyor.
Dizle ilgili problemler yediden yetmişe her yaşta görülebiliyor. Ancak yaşa göre karşılaşılan problemler farklılık gösteriyor. Prof. Dr. Yıldırım, görülebilecek olası sorunları anlatmaya çocuklardan başlıyor:
“Küçük çocuklarda enfeksiyonlar ya da romatizmal rahatsızlıklar görülebiliyor. Ergenlik döneminde veya genç erişkinlik döneminde bireyler daha aktif oldukları için sportif yaralanmalara bağlı menisküs yırtığı, çapraz ya da yan bağlarda yaralanma, kıkırdaklarda kırık olabiliyor. Bu gibi durumlarda mutlaka cerrahi tedavi uygulanıyor.”
Dizde iltihap çocuklarda ve gençlerde sık görülüyor
Gençlerde veya çocuklarda dizle ilgili karşılaşılan sorunlardan biri de iltihap… Prof. Dr. Yıldırım, bu gibi sorunları nasıl tespit ettiklerini ve tanı koyulduktan sonra izledikleri süreci bir örnekle anlatıyor:
“Genç veya çocuk bir hasta dizinde aniden başlayan bir ağrıyla geliyor... Dizine dokundurtmuyor ve üzerine basamıyor. Böyle durumlarda ilk aklımıza gelen şey dizde oluşan iltihaplanma. Buna erkenden müdahale etmemiz lazım. Hemen o dizdeki iltihabın boşaltılıp, diz ekleminin yıkanması lazım. Bu ameliyatla yapılan bir yöntem ve beraberinde uzun bir antibiyotik tedavisi uygulanıyor.”
Kıkırdak dokuda dejenerasyon ilerleyen yaşlarda görülüyor
İlerleyen yaşlarda ise halk arasında "kireçlenme" olarak tabir edilen bir başka sorun sık görülmeye başlıyor. “Orta ve ileri yaşlarda artık diz eklemini oluşturan kıkırdak dokuda harabiyet başladığı için dejenerasyon görülüyor” diyerek bu durumu açıklayan Prof. Dr. Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“55-60 yaşlarından sonra çok fazla kilosu olan hastalarda özellikle de kadınlarda, bu daha ön planda oluyor. Karşılaştırma yapacak olursak yediye bir oranında kadınlarda daha fazla kıkırdak aşınmasına bağlı diz rahatsızlıklarıyla karşılaşabiliyoruz. Daha ileriki dönemlerde yine kıkırdak hasarı ve basit düşmelerden sonra bu bölgede oluşabilen diz içerisi kırıklar olabiliyor.”
Bu gibi durumlarda hastaların kıkırdaklarındaki dejenerasyonun hangi evrede olduğunu tespit etmekle işe başladıklarını anlatan Prof. Dr. Yıldırım, şöyle devam ediyor:
“Kıkırdak dejenerasyonunun dört tane evresi var. Hangi kategoriye giriyorsa ona uygun hareket ediyoruz. Hastadan önce diyetisyene gidip kilo vermeye yönelik bazı önlemler almasını istiyoruz. Ardından diz çevresine yönelik bazı fizik tedavi uygulamaları veya duruma göre diz eklemini tedavi edici ya da süreci yavaşlatıcı bazı enjeksiyonlar önerebiliyoruz. Eğer bunlara rağmen şikayetler devam ederse ileriki dönemde diz protezi gibi cerrahi işlemler yapılabiliyor.”
Uzun süreli dinmeyen ağrılara dikkat
Diz ekleminde nadir de olsa görülen bir başka hastalık ise tümörler. “Her yaşta görülse de çocuklarda ve genç erişkinlerde daha sık görülüyor. Bu da uzun süreli diz ağrısına neden oluyor” diyen Prof. Dr. Yıldırım, hastaların bu gibi durumlarda şişlik veya diz çevresinde oluşan kitle şikayetiyle başvurduğunu belirtiyor.
Prof. Dr. Yıldırım, ciddi bir sorun olan tümörlerin en sık kaval kemiğinin üst kısmında, uyluk kemiğinin alt kısmında ve diz çevresinde lokalize olduğuna dikkat çekerek uyarıda bulunuyor:
“Bu tür uzun süre geçmeyen ağrılarda hastayı mutlaka dikkatli değerlendirip doğru teşhis koymak gerekiyor. Bunun için önce radyolojik görüntüleme yapılıyor. Ardından söz konusu kitleden biyopsi alınıyor. Alınan neticeye göre sık görülen kötü huylu kemik tümörlerinden bir tanesi ise ameliyat, kemoterapi gibi tedaviler uygulanıyor.”
Zorlayıcı hareketlerden kaçınılmalı
Peki diz ağrıları yaşayanlar, günlük hayatında nelere dikkat etmeli? Alınacak ilk önlem dizi zorlayacak hareketlerden uzak durmak. Özellikle de çömelerek yapılan faaliyetlerden kaçınılmalı. Yine diz ağrısı yaşayanların merdiven inip çıkmaması öneriliyor. Uygun olmayan zeminlerde yürüyüş yapılmaması bir başka dikkat edilmesi gereken nokta. Yine hekim tavsiyesiyle kıkırdak koruyucu bazı gıda takviyeleri de kullanılabiliyor.
Dizinde herhangi bir ağrı olmayan birinin ileride bu tip sorunlarla karşılaşmamak adına henüz sağlıklıyken birtakım önlemler alması mümkün. Prof. Dr. Yıldırım’ın bu konudaki tavsiyeleri şöyle:
“Gençler spor esnasında dikkatli olmalı. Çünkü eğer dikkat etmezlerse bir darbe aldıkları zaman veya bazen darbe almasalar bile dizlerinde bir rahatsızlık olabiliyor. Yine çok ağır bir iş yapılmamalı, ağır bir şey kaldırılmamalı, uygun olmayan zeminlerde koşulmamalı. Boy-kilo kontrolü sağlanmalı. Diz problemleriyle karşılaşmamak için özellikle dizin üst kısmındaki ve baldırdaki kaslar geliştirilmeli. Böylece güçlü kaslar sayesinde dize daha az yük bineceği için ileride bir rahatsızlık geçirme ihtimali çok azalıyor.”