Virüsler bu kış da ezber bozmadı. İnfluenza, RSV hatta COVID… Virüsler yine kol geziyor.
Soğuk havalarla birlikte tırmanışa geçen üst solunum yolu enfeksiyonları her yaştan insanda görülüyor. Kimileri bu rahatsızlıkları hafif atlatırken kimilerinde; özellikle de risk grubundakilerde daha ağır seyrediyor.
Son haftalarda artış görülen üst solunum yolu hastalıklarını, belirtilerini ve korunma yollarını Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ümit Savaşçı’yla konuştuk.
İlk sırada grip yer alıyor
Her yıl olduğu gibi bu yıl da influenza, yani halk arasında kullanılan adıyla grip yine ilk sırada yer alıyor. Ancak küresel ısınmanın etkileri mevsimlerle birlikte gribin de görülme seyrini değiştirdi. Nitekim Prof. Dr. Savaşçı’nın sözleri de bunu doğrular nitelikte:
“Şu anda bir ay öteleyerek hastalıkların piklerini takip ediyoruz. Grip sezonu normalde kasımda pik yapmaya başlardı ama bu yıl aralıkta yaptı. Aralık ayının ortasından itibaren özellikle influenza A, yani 'domuz gribi' dediğimiz H1N1 vakaları yetişkin grupta da çocuk grupta da yaygın olarak görülmeye başlandı. Yine çocuklarda influenza B de görülüyor. İnfluenza 40-41 dereceyi bulan yaygın ateş, kas ağrıları, baş ağrısı, halsizlik, boğaz ağrısı gibi belirtilerle şu anda birinci sırada görülüyor. İnfluenza sonrasında kulak iltihabı, sinüzit ve özellikle zatürre yapabiliyor.”
Çocuklarda RSV artış gösterdi
Geçtiğimiz yıllarda tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs de son dönemde görülen hastalıklar arasında yer alıyor. Prof. Dr. Savaşçı, “Koronavirüs yeni varyantlarla yine dünyayı etkiliyor. Avrupa’da, Amerika’da hastaneye yatış oranlarını özellikle geriatrik hasta popülasyonunda ve kronik hastalarda biraz sayıları artırdı. Yüzde 11 artış var. Ama şu an için takipte kalıp, paniğe ve bir endişeye mahal vermemek lazım. Normal grip gibi seyrediyor. Biraz daha akciğere etkileri olabiliyor” diyor.
Yine hafif belirtilerle seyreden rinovirüsler de bu kış sezonunda sık görülen hastalıklar arasında yer alıyor. Prof. Dr. Savaşçı, “Çocuk yaş grubunda da RSV pnömonileri biraz artış gösterdi” diyerek görülen diğer hastalıklara değiniyor:
“Yine özellikle kreş, okul ortamında boğaz iltihabı, yani beta mikrobu dediğimiz bakteriyel vakalarda biraz artış var. O da şiddetli boğaz ağrısı ve ateşle seyrediyor.”
Prof. Dr. Savaşçı ocak ve şubat aylarında da hastalıkların tırmanışta olacağı uyarısında bulunuyor.
“Bu sene influenza ağır seyrediyor”
Son haftalarda grip geçiren çoğu insanın ortak yakınması iyileşme sürecinin her zamankinden uzun sürmesi. Prof. Dr. Savaşçı’dan bunun sebebini öğreniyoruz:
“Bu sene influenza gerçekten ağır seyrediyor. Son iki-üç yıldır bağışıklık sistemi diğer virüslerle karşılaşmadı. Biz aslında senenin başında influenza aşılarımızı mutlaka yaptıralım diye uyarmıştık. Ama aşılanma oranları çok düşük kaldı. Bu da toplum içinde devamlı virüse açık bir hale getiriyor bizi… İyileşiyoruz, sonra tekrar kapabiliyoruz. Bir bağışıklık sağlanmamış ve toplumda çok yaygın seyretmiş oluyor.”
İnfleunzanın alerjik hastalıkları tetiklemesi de geç iyileşmenin bir başka nedeni… “Aslında bir kısmı iyileşiyor. Yani virüs vücuttan temizleniyor. Ama D vitamini eksikliği, normal uyku düzeninizin bozuk olması, spor yapmama, beslenme alışkanlıkları gibi faktörlerle bağışıklık sistemi savunmada olmuyor. Dolayısıyla bunların hepsinin etkisiyle ne yazık ki, biraz alerjik rahatsızlıklar, alerjik rinitler, astım rahatsızlıkları, akciğer hastalıkları, kalıcı öksürüklerle karşılaşabiliyoruz” şeklinde konuşuyor Prof. Dr. Savaşçı.
Hastalıklardan korunmanın yolu ne?
Peki tüm bunlara karşı korunmak için ne yapmak gerekiyor? “Sağlıklı yaşam şeklini öğrenmemiz lazım” diyen Prof. Dr. Savaşçı, alınabilecek önlemleri şu şekilde sıralıyor:
“Mesela kişi hasta oluyor ancak maske takmıyor... Hasta olan birinin mutlaka maske takması lazım. İkincisi el hijyenine çok dikkat etmiyoruz. Ne yazık ki hasta olduğu halde tokalaşan ve sarılan hastalarımızı görüyoruz. Üçüncüsü ise hasta olanların işe ve okula gitmemeleri, istirahat etmeleri lazım. Çünkü hem okul hem de çalışma ortamlarında influenza ve diğer virüsler çok bulaşıyor.”
Bunların yanı sıra influenza aşısı olmak, düzenli uyku ve beslenme, spor yapmak, yeteri kadar D vitamini almak da kışı rahat geçirebilmek için dikkat edilmesi gerekenler arasında yer alıyor.
Düşmeyen ateşe dikkat
Peki bu hastalıklarla karşılaşıldığında hemen hekime başvurmak gerekiyor mu? Prof. Dr. Savaşçı, “İlk başta eğer bir risk faktörünüz yoksa dirençli bir ateş gelişmiyorsa evde istirahatle bu hastalıkları geçirebiliriz. Ancak iki günü geçtiği halde hala 38 derece ateş ve nefes almada güçlük çekiliyor, göğüs ağrımız veya çok şiddetli bulantı, kusma ve ishal başladıysa, başımızı bile kaldıramayacak boyuttaysak tabii ki tıbbi destek almak için başvurulması lazım” diyor.
İnfluenza tedavisinde hekim kontrolünde bazı ilaçlar kullanılıyor. Bunları hastalığın başladığı 24 ya da 48 saat içinde almak gerekiyor. Prof. Dr. Savaşçı bu noktada önemli bir uyarıda bulunuyor:
“Burada gözden kaçan önemli bir husus var. Bazen çok fazla grip ilacı kullanılıyor. Özellikle bazılarının içerikleri kalp hastalarının ve çocuklarının kullanımına uygun değil. Özellikle kendimiz direkt ilaç alımından ziyade risk grubundaysak mutlaka hekim kontrolünde ilaç kullanmamız gerekiyor. Tabii ki bu antiviral dediğimiz hekimlerimizin yazdığı ilaçları hasta olan kişi kullanmalı. Bunlar özellikli ilaçlar, direnç anlamında hepsini bitirmeleri gerekir.”
Takviye ürün uyarısı
Hastanın evinde ya da çalıştığı ortamda bağışıklık sistemi baskılı bir hastası varsa bir belirtisi olmasa dahi tedbir amacıyla o kişinin de bu ilaca başlaması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Savaşçı, gribin artış gösterdiği dönemlerde yapılan bir yanlışa da dikkat çekiyor:
“Özellikle üretim şartlarını bilmediğimiz tıbbi gerçeklerden uzak ürünleri de çok kullanmamamız lazım. Çünkü bağışıklık sistemi güçlensin diye aldığımız bazı ürünler bu sefer toksik seviyede olup karaciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği, kalp hastalıklarına neden olabilmekte. Mutlaka uzman görüşüyle, uygun destek ve tedavileri kullanmamız gerekiyor.”