Nefes darlığı, bitmeyen öksürük, balgam ve geçmek bilmeyen halsizlik... Bu belirtiler, dünyada her 10 kişiden birini etkileyen kronik obstrüktif akciğer hastalığının (KOAH) habercisi olabilir. Genellikle 40’lı yaşlarda ortaya çıkan ve giderek yaygınlaşan hastalık, Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre en sık görülen dördüncü ölüm sebebi olarak karşımıza çıkıyor. Her yıl yaklaşık 3 milyon kişinin hayatını kaybetmesine yol açıyor.
Peki KOAH’ın sebepleri neler? Kimlerde daha sık görülüyor? Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği’nden Dr. Öğretim Üyesi Zeynep Mercancı’yla KOAH hakkında merak edilen sorulara yanıt aradık.
“KOAH, tanım olarak ‘süreğen tıkayıcı akciğer hastalığı’ anlamına geliyor” diyen Dr. Mercancı “Sigara dumanı, ev içi ya da dışındaki zararlı gazlar ve hava kirliliğine maruziyetle, hava yolları ve nefes almamızı sağlayan hava kesecikleri olan alveollerde oluşan anormalliklerden kaynaklanıyor. Öksürük, balgam, nefes darlığı gibi süreğen solunumsal yakınmalar ile seyrediyor” şeklinde tablo çiziyor.
Dr. Mercancı, KOAH’ın kalıcı ve genellikle ilerleyici hava yolu tıkanmasına sebebiyet veren önlenebilir bir hastalık olduğunun altını çizerek belirtilerini ise süreğen öksürük, balgam çıkarma, artan düzeyde nefes darlığı, göğüste sıkışıklık ve hırıltı olarak sıralıyor.
Peki kimler KOAH açısından risk grubunda yer alıyor? Hangi yaş gruplarında daha yaygın olarak görülüyor? Yanıtını Dr. Mercancı’dan öğreniyoruz:
“Yapılan geniş çaplı araştırmalara göre dünya genelinde KOAH yaygınlığı yüzde 10,3 olarak biliniyor. Ancak KOAH olanlardan sadece yüzde 10’u tanısını biliyor. KOAH, erkeklerde kadınlara göre daha sık görülüyor. Yine 40 yaş üzeri kişilerde, 40 yaş altına göre ve de sigara içenlerde, içmeyenlere göre daha sık görülüyor.”
KOAH’ın bilinen en önemli risk faktörleri sigara ve tütün ürünleri… “Sigara yüzde 70 oranında KOAH hastalarında sorumlu olarak biliniyor. İçmemesine rağmen sigara dumanına maruziyet de KOAH gelişmesi açısından bir risk faktörü” diyen Dr. Mercancı, diğer nedenleri ise şöyle açıklıyor:
“Ev içi hava kirliliği, örneğin ısınma ya da yemek pişirmek amacıyla kullanılan odun, kömür, tezek gibi maddelerin duman ve partiküllerine maruziyet, dış ortam hava kirliliği, maden ve metal işçiliği gibi bir takım mesleksel maruziyetler, akciğer gelişimini etkileyen düşük doğum ağırlığı ile doğmak ya da annenin gebelikte sigara içmesi, sık enfeksiyon geçirme, kötü beslenme hastalığın sebepleri arasında.”
KOAH kronik bir hastalık olduğu için tedavideki ana amaç, hastaların şikayetlerini azaltmak ve ilerde yaşayabilecekleri kötüleşmenin önüne geçmek oluyor. “Tedavi sadece ilaçlardan oluşmaz. Sağlıklı yaşamak, KOAH’a sebep olabilecek risk faktörlerinden kaçınmak, doktor tarafından uygun görülen ilaç tedavisini düzenli kullanarak önerilen zamanlarda kontrollere gitmek, koruyucu yaklaşım ve hastalık yönetimi için doktorun önerilerini uygulamak tedavinin önemli parçaları” diye hekim-hasta iş birliğine dikkat çekiyor Dr. Mercancı. Sözü tedavi sürecinde izledikleri yola getiriyor:
“İlaçlar hastaların şikayetlerini, hastane başvurularını ve alevlenmeleri azaltabiliyor. Sağlık durumunu ve egzersiz kapasitesini iyileştirebiliyor. İlaç tedavileri her hastaya özgü olarak bireyselleştirilerek veriliyor. Verilen nefes açıcı tedavilerin doğru teknikte kullanılıp kullanılmadığı da büyük önem taşıyor. Bunun yanı sıra hastanın gereksinimi doğrultusunda, doktorun uygun gördüğü noktada hastaya evde uzun süreli oksijen tedavisi ya da solunum cihazı verilebiliyor. Tıbbi bakıma dirençli bazı hastalarda cerrahi ya da bronkoskopik olarak uygulanan girişimsel tedavi yöntemleri seçilebiliyor.”
KOAH hastalarında önerilen yaş gruplarında, uygun aşılar ile korunma sağlamak, ilaç dışı koruyucu yöntemler ve yaşam tarzı değişiklikleri de büyük önem taşıyor.
Yaşam tarzı değişikliklerinin başında tütün ürünlerinden uzaklaşmak geliyor. “İlaç dışı tedaviler arasında en popüler ve önemli olanlardan biri pulmoner rehabilitasyon uygulamaları” ifadesini kullanan Dr. Mercancı, “Pulmoner rehabilitasyon hastaların nefes darlığını azaltan, egzersiz kapasitesini artıran ve ölüm oranını azaltan ilaç dışı bir tedavi yöntemi” diyor.
İç ortamı sık havalandırmak, bacası çekmeyen ısınma ve yemek pişirme gereçlerinden uzak durmak, yoğun temizlik malzemesine maruz kalmamak da son derece önemli.
“Hava kirliliğinin yoğun olduğu dönemlerde dışarıya çıkmaktan kaçınmak, düzenli ve sağlıklı beslenmek, yağ tüketimini ve tüketilen tuz miktarını azaltmak, şekerle tatlandırılmış yiyecek ve içeceklerden uzak durmak, tam tahıllı, lifli gıdalar tüketmek, doktorunuzun önerdiği yoğunlukta egzersiz yapmak da önemli” diye sözlerini sürdürüyor Dr. Mercancı. Tüm bunlara ek olarak hastalığın alevlenmesini önlemek için grip ve zatürre aşıları ile önerilen yaş grubu ve zamanlamada boğmaca ve zona aşılarını yaptırmalarının önemli olduğuna da değiniyor.