İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğünden, 22 Ekim Dünya Kekemelik Günü dolayısıyla yapılan yazılı açıklamada, kekemeliğin temel özelliğinin bireyin konuşmasının, gerek akıcılık gerekse zamanlama yönünden yaşına uygun olmayan biçimde bozulması, konuşmanın doğal akışının bir biçimde kesintiye uğraması olduğu belirtildi.
Kekemeliğin, bireyin istemsiz olarak sesleri uzatması, kimi sesleri üretirken zorluk çekmesi, bir sesi, heceyi, ya da sözcüğü tekrarlaması, sözcükleri parçalaması, sözcükleri fiziksel bir gerginlikle söyleme biçiminde görüldüğünü ifade edilen açıklamada, bu duruma göz kırpma, tikler, dudak ve yüz hareketleri, kafa hareketleri, nefes alma davranışları ya da yumruk sıkma gibi motor davranışların da eşlik edebileceği aktarıldı.
Rahatsızlığın gelişimsel bir sorun olduğu, yaygınlığı ve şiddetinin duruma göre değiştiğini vurgulanan açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
"Kekemelik belirtileri büyük oranda dil ve konuşma gelişiminin başladığı yıllarda görülür. Edinilmiş kekemelikte ise nörolojik sorunlar etkilidir. Dil ve konuşma gelişimi sırasında her 100 çocuktan 4'ünde erken dönem kekemelik belirtisi görülmektedir. Kekemeliğin nedenleri hakkında kesin bilgiler yoktur. Kekemeliğin nedenine ilişkin olarak yapılan çalışmalar, beynin çalışma sisteminden kaynaklanması üzerinedir. Kalıtımsal, yapısal bir bozukluk, stres-kaygı ve çevresel yanı olduğu da düşünülmektedir. Ancak, yaygın olarak kekemeliğin tek bir nedene bağlı olarak ortaya çıkmadığı görüşü hakimdir."
Hangi yaşlarda ortaya çıkar?
Açıklamada, kekemeliğin genellikle dil gelişiminin erken dönemleri olan 2-6 yaş civarında ortaya çıktığı belirtildi. Bazı durumlarda, okul çağında, nadiren yetişkinlikte de kekemeliğin ortayı çıktığının görüldüğü aktarılan açıklamada, şöyle devam edildi:
"Araştırmalar, kekemeliğin yaşamın bir döneminde görülme oranının yüzde 5, genel nüfus içerisindeki yaygınlık oranının ise yüzde 1 düzeyinde olduğunu göstermektedir. Bu durum da eğitim çağındaki çocuk ve gençlerimizin yüzde birinin bu sorundan etkilendiğini göstermektedir. Araştırmalar göstermiştir ki çocukluk döneminde kekelemenin geçici olarak ortaya çıkma nedeni, çocuklardaki düşünme hızının konuşma hızından daha fazla olmasıdır. Kekeleyen çocuklar genelde düşünülenin tersine zekidir. Çocuklar hızlı düşündüğü için düşünme hızı önde konuşma hızı arkada kalır. Aile tarafından çocuğun konuşmasının düzeltilmesi için baskı yapılmazsa kekemelik kendiliğinden de geçebilir. Kekemeliğe sebep olan faktörler korku ve strestir. Ebeveynlerin beklentilerini yerine getiremeyen, baskı ve kontrol ruhuyla büyütülen bir çocukta da kekemelik ortaya çıkabilir."
Açıklamada, kekemeliğin bazen kendiliğinden düzeldiği, bazen de uygun tedavilerle kontrol altına alındığına dikkat çekildi.
Kekemelik tedavisinde temel amacın kekemeliği kontrol altına alarak akıcı konuşmayı sağlamak olduğu ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Çocuklarda ve yetişkinlerde dil ve konuşma terapistinden yardım alınabilinir. En sık kullanılan tedavi yaklaşımları davranış modifikasyonu, nefes egzersizleri ve konuşma terapisidir. Bazı çocuklarda ilerleyen dönemlerde kendiliğinden ortadan kalktığı da görülür. Aileler çocuklarına konuşması konusunda baskı yapmamalı, kelime ya da cümlelerini düzeltmemeli ve tamamlamamalıdır. Çocuğun kendini rahatça ifade etmesine olanak tanımalı, konuşurken sabırla dinlemeli, çocuğun dikkati konuşması üzerine çekilmemelidir. Alay etme, utandırma, zorlama gibi tutumlardan kaçınılmalıdır." AA