Empati, başkalarının duygusal durumlarını, bakış açılarını anlama, hissettiklerini anlayışla karşılama ve duygusal deneyimlerini paylaşabilme yeteneği olarak kabul edilir.
Yaşam boyunca yüz yüze gelinen birçok sorun karşısında, zor durumda kalan insanları anlamak, onlara yardımcı olmak isteriz. Kimi zaman bir aile üyesi ya da yakın arkadaştır o kişi… Kimi zaman ise hiç bilmediğimiz coğrafyalarda güç şartlarda hayata tutunmaya çalışanlar… Empati kurmak, her zaman var olması istenen bir erdemdir.
Ancak bu duyguları yoğun şekilde yaşamak bir sendroma yol açabiliyor. Bu sendromun adı, hiper empati. Kişinin olağandan fazla duygusal empati yeteneğine sahip olması, çevresindeki insanların duygusal durumlarını aşırı derecede hassas bir şekilde algılaması ve bu duyguları derinden hissetmesiyle kendisini gösteriyor. Hiper empatinin nelere yol açtığını ve nasıl üstesinden gelinebileceğini Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz’a sorduk.
Aşırı duyarlılık hiper empatiye kapı aralıyor
“Hiper empati yaşayan bireyler, başkalarının mutluluklarını veya acılarını çok yoğun bir şekilde deneyimler ve bu duygusal deneyimleri kendi hissettikleri gibi yaşarlar” diyerek söze başlıyor Uluğ Çağrı Beyaz. Bunun duygusal bağ kurma yeteneklerinin güçlü olmasıyla açıklanabileceğini belirtiyor. Çevresine karşı aşırı duyarlılık gösteren hiper empati sendromuna sahip kişilerin yaşayabileceği sorunları şöyle anlatıyor:
“Bu durum, kişinin kendi duygusal sınırlarını koruma konusunda zorlanmasına, aşırı stres yaşamasına ve duygusal tükenmişlik hissetmesine neden olabilir. Hiper empati sendromunun etkileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir, ancak genellikle aşırı duygusal yük altında hissetme ve bu nedenle kişisel refahın olumsuz etkilenmesi gibi sorunları içerir.”
Hiper empati en çok kimlerde görülüyor?
Hiper empati sendromu genellikle duygusal hassasiyeti yüksek kişilerde daha sık görülüyor. Bu durumu yaşayan kişiler, çevrelerindeki insanların duygusal durumlarını derinlemesine hissedebilen, derin ve güçlü duygusal bağlar kurma konusunda istekli ve yetenekleri olan kişiler.
Çevrelerindeki insanları dinleme becerileri yüksek, dış uyaranlara karşı alıcıları açık, aynı zamanda hayır demekte ya da sınır çizmekte zorluklar yaşayanlar da bu durumdan muzdarip olabiliyor. Şefkatli ve etrafına karşı ilgi dolu olan bireylerde daha çok görülebiliyor.
Hangi olaylar hiper empati sendromuna yol açar?
Hiper empati sendromunun gelişimini tetikleyen bazı durumlar var. Kişiden kişiye değişiklik gösterse de, yaşanan travmatik deneyimler, uzun süreli veya yoğun stres ve bu nedenle duygusal tepkilerin artması bu durumlardan bazıları. Diğerlerini ise Klinik Psikolog Beyaz şöyle aktarıyor:
“Sürekli olarak başkalarının acılarına tanık olmak veya empati kurmaya çalışmak, duygusal olarak zorlayıcı bir çevrede bulunmak ve bu nedenle duygusal hassasiyetin artması, bireyin kişilik yapısı itibarıyla yardımsever bir doğaya sahip olması, zorlayıcı yoğun çocukluk deneyimleri, etken, kontrolcü ve duygusal olarak manipülatif ebeveyn tutumlarına maruziyet hiper empati sendromunun oluşmasına katkıda bulunabilir. Ancak her birey farklıdır. Bu nedenle, hiper empati sendromu yaşayan kişilerde spesifik tetikleyiciler, kişisel deneyimlere de dayanabilmektedir.”
Başkalarının duygusal yükü ağır gelebiliyor
Çevresindeki insanların duygusal yüklerini taşıyan kişiler, bu sürecin getirdiği ağırlık nedeniyle aşırı stres ve yorgunluk yaşayabilir, duygusal tükenmişlik hissine kapılabilir. “Bu durum kişinin kendi duygusal sınırlarını belirlemesine olumsuz etki edebilirken, kişisel refahını da bozabilir” diyor Beyaz. Empati yetenekleri güçlü olan bu bireylerin, başkalarının duygusal deneyimlerini çok derinlemesine hissetme eğiliminde olduklarından, kendi duygusal sınırlarını koruma konusunda zorlanabileceğine vurgu yapıyor:
“Başkalarının duygusal yüklerini sürekli olarak taşımaya çalışma, kişisel ilişkilerde de sorunlara yol açabilir. Çünkü duygusal ağırlık nedeniyle iletişim güçlükleri ve çatışmalar ortaya çıkabilir. Ayrıca, başkalarının duygusal ihtiyaçlarına odaklanmak, bu kişilerin kendi duygusal ihtiyaçlarını ihmal etmelerine neden olabilir.”
Hiper empati sendromu nasıl anlaşılır?
Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, hiper empati sendromunun ortaya çıkma sürecinin de kişiden kişiye değişebileceğini söylüyor. Öne çıkan belirtileri ise şöyle sıralıyor:
“Süreğen bir şekilde başkalarının duygusal sorunlarına odaklanmak ve bunları normalden daha güçlü bir şekilde hissettiğinizi fark etmek, etrafınızdakilerin sevinci, mutluluğu, acısı veya üzüntüsü karşısında aşırı duygusal tepkiler verme eğilimi göstermek belirtiler arasında. Ayrıca, çevrenizin duygusal deneyimleriyle kendi duygusal sınırlarınızı koruma konusunda zorlanıyorsanız, çevresel uyarıcılara, seslere veya diğer duyusal uyaranlara karşı aşırı derecede duyarlıysanız bunlar da birer belirti. Anlaşmazlıklardan, çatışma ve tartışmalardan aktif olarak kaçınmak da sayılabilir. Çevresel uyaranlara karşı bedensel ve duygusal hassasiyetiniz etkilenebiliyorsa, ötekine karşı bağımlılık hissetme hali varsa, hiper empati sendromu düşünülebilir.”
Hiper empati sendromundan korunmanın yolları
“Hiper empati sendromundan korunmak için öncelikle kişinin bu durumu fark etmesi önem arz etmektedir” diyor Klinik Psikolog Beyaz. Bu sendromu yaşayanların, bunun vicdani bir durum olduğu yönünde kuvvetli bir inanca ve birtakım olumsuz düşüncelere sahip olduğuna değiniyor ve yapılması gerekenleri şu şekilde anlatıyor:
“Bu durum kötü sonuçlara sebebiyet vermektedir. ‘Böyle yapmazsam benden hoşlanmazlar/sevmezler, başkalarını anlamak onlara yardım etmek zorundayım’ gibi düşünceler, zihinde tekrarlayıcı ve yıkıcı şekilde olabilmektedir. Bunlar da kişinin bu döngüye hapsolmasına neden olmaktadır.
Bu durumun üstesinden gelmek için, duygusal sınırları belirleme, başkalarının duygusal yükünü çekmekten kaçınma, karşıdaki kişiye sınır çizme, öz saygı geliştirme, benlik saygısını artırma, hayır diyebilme üzerine pratikler yapma, bunun dışında da kişinin kendi ilgi alanlarına ve hobilerine zaman ayırması gibi etkenler yardımcı olabilir. Ayrıca, profesyonel destek almak da önemlidir. Bu süreçte, kişinin bu sendromu yaşamasında etkisi olan düşünce ve inançlarını değiştirmesine yönelik çalışmalar son derece faydalı olacaktır.”