İdrar kaçırma, sık sık tuvalete gitme, kabızlık veya leğen kemiğinde ağrı… Bu sorunlar sadece sağlığı değil, hayat kalitesini ciddi şekilde etkiliyor. Mesane ve bağırsak sağlığının temeli, pelvik tabandaki kasların uyumlu çalışmasına dayanıyor. Ancak bu kasların zayıflaması veya dengesiz çalışması pek çok sağlık problemini beraberinde getirebiliyor. Neyse ki tüm bu sorunlar çözümsüz değil… Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi bünyesinde yer alan Pelvik Taban Sağlığı Merkezi’nde hem çocuklar hem de yetişkinler için etkili tedavi yöntemleri kullanılıyor.
Fizik tedavi uzmanı, ürolog, kadın doğum uzmanı, çocuk üroloğu, nörolog ve gastroenterolog gibi farklı branşlardan oluşan bir ekip, hastaların pelvik taban sorunlarını ortak bir platformda değerlendirerek en uygun tedavi çözümlerini belirliyor. Pelvik Taban Sağlığı Merkezi’nde yürütülen çalışmaları Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği Fizik Tedavi Uzmanı Doç. Dr. Selcen Kanyılmaz Turgut’la konuştuk.
Pelvik tabanın leğen kemiğinin alt kısmında bulunan kas-bağ dokulardan oluşan bir yapı olduğunu ifade ederek sözlerine başlayan Doç. Dr. Turgut, “Bu da leğen kemiğindeki organlarımızı koruyor ve işlevlerine yardımcı oluyor. Pelvik tabanda mesane, rahim, genital organlar ve bağırsağın son kısmı dediğimiz rektum gibi organlar bulunuyor” diyor.
Peki, pelvik tabandaki bozukluklar hangi sorunları beraberinde getiriyor? Yanıtı Doç. Dr. Turgut’tan öğreniyoruz:
“Mesela idrar kaçırma, idrar yapamama, büyük abdeste zorluk ya da kaçırma, pelvik ağrı sendromları görüyoruz. Hem kadınlarda hem erkeklerde, çocuklardan yaşlılara kadar giden bir genişlikte bu bozukluklarla karşılaşıyoruz.”
Pelvik Taban Sağlığı Merkezi’nde erişkin yaş grubunun daha fazla olduğuna dikkat çekiyor Doç. Dr. Turgut ve şöyle devam ediyor:
“Aslında ilk önce kadınlarla başladık. Kadın doğum ve ürolojiyle ekip olarak çalışıyoruz. Son 3 yıldır çocuk ürolojisi ile birlikte çalıştığımız için şu anda oldukça fazla sayıda çocuk hastamız mevcut. Çocuklarda en çok gördüğümüz problemler ise gece alt ıslatma, gündüz veya gece idrar kaçırma, büyük abdesti kaçırma, bazen de idrarı yapmakta zorluk gibi durumlar.”
Pelvik tabandaki sıkıntılar nedeniyle hekime başvuran hastalar direkt olarak bu merkezde tedavi görmüyorlar. İlk önce ilgili branşlar tarafından muayene ediliyorlar. Ardından problemler, Pelvik Taban Sağlığı Merkezi’ni oluşturan hekimlerin toplandığı bir konseyde tartışılıyor. Böylece tedavi için süreç başlıyor.
Tedavinin ilk adımı, sorunun kaynağını saptamak… Ardından hastanın durumuna uygun tedaviler planlanıyor. “İlaç tedavisinden ziyade ilk basamakta davranış tedavileri, ondan sonra egzersiz tedavileri gibi fizik tedavi ve rehabilitasyon yaklaşımları uygulanıyor” diyen Doç. Dr. Turgut şunları anlatıyor:
“Zaten yaptığımız da temelde pelvik taban rehabilitasyonu… Çok basit tedavilerle, ilaç ya da cerrahi yöntemler gibi daha ileri çözümlere gitmeden çocukları, büyükleri ve yaşlıları tedavi edebiliyoruz. Neleri kullanıyoruz burada? Bazen çocuklarda dahi basitçe uyguladığımız elektrik stimülasyonu uyguluyoruz. Yine gece alt ıslatmada davranış tedavisi ve eğitimleri kullanıyoruz. Bunlarla birlikte alarm ve zamanlı işeme gibi yöntemlerin hepsi süreç boyunca çocuklara ve ailelere öğretiliyor.”
Egzersizler, tedavi sürecinin önemli bir parçası. Genellikle halk arasında “kegel” olarak bilinen pelvik tabanı egzersizlerinin yapıldığını ifade eden Doç. Dr. Turgut, “Kadınlarda idrar kaçırmada güçlendirmeye yönelik olarak bu egzersizler yapılıyor. İdrar kaçırmanın sebebi bu kasların zayıflığıysa buna yönelik egzersizler kullanıyoruz. Bazen de idrar yapma sırasında ya da büyük abdesti boşaltma sırasında sorun yaşanıyorsa o zaman da gevşeme egzersizleri, nefes egzersizleri, diyaframın doğru kullanımı gibi rehabilitasyon yaklaşımlarını uyguluyoruz. Bunları aletler eşliğinde de yapabiliyoruz. Özellikle çocuklar için görsel, oyunlu, cihaz kullanımları çok daha etkili oluyor. Hastanın katılımını, öğrenmesini ve egzersiz yapmasını da kolaylaştırıyor” diyor.
Pelvik taban rehabilitasyonunun süresi hastadan hastaya değişiklik gösteriyor. Seanslar genellikle haftada bir yapılıyor. Gerek çocuklarda gerekse yetişkinlerde tedavi süreci ortalama 2-3 ay sürüyor.