İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsünde (İYTE) Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sami Doğanlar, dünyaya yayılan COVID-19 hastalığıyla mücadele kapsamında Bitki Bilimleri ve Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezinde bir ekip oluşturduklarını söyledi.
Prof. Dr. Anne Frary, Dr. Hatice Şelale, Dr. Nergiz Gürbüz Çolak'ın katkılarıyla COVID-19 için aşı çalışmalarına başladıklarını belirten Doğanlar, bu sürecin üstesinden gelmek için gayret göstereceklerini vurguladı.
Amaçları vücudun antikor üretmesini sağlamak
Virüslerin hücreye tutunmak için dış yüzeylerinde bir protein barındırdığını söyleyen Doğanlar, çalışmalarını bunun üzerinden yürütmeye karar verdiklerini anlattı.
Vücuda söz konusu proteini vererek virüse karşı bağışıklık geliştirilmesini sağlamaya çalışacaklarını belirten Doğanlar, şu bilgileri verdi:
"Hedefimiz geliştireceğimiz aşıyla, koronavirüsün vücuda tutunmasını sağlayan 'S' (spike) proteine karşı vücudun antikor üretmesini sağlamak. Böylece vücut virüse yakalanmadan bağışıklık kazanacak. COVID-19 virüsünün yüzeyinde bulunan ve insan hücre yüzeyindeki 'ACE2' ile etkileşime girerek insan hücresi içine viral genetik materyalin alınmasını sağlayan, S proteinidir. Dolayısıyla 'COVID-19 S' proteini bu virüsün hastalık yapabilme yeteneğine sebep olan ve insan bağışıklık sistemi hücreleri tarafından tanınan birincil antijendir."
Genom dizi bilgisi mevcut
Doğanlar, COVID-19'un genom dizi bilgisinin veritabanlarında olduğunu anlattı.
"COVID-19 S" proteininin de gen dizilerinin bilindiğini vurgulayan Doğanlar, "Bu gen dizisi bilgileri kullanılarak COVID-19 S proteininin rekombinant olarak üretilmesi mümkün. COVID-19 S proteinini, rekombinant DNA teknolojileriyle tütün ailesinden 'nicotiana benthamiana' adı verilen otsu bir bitkiden çoğaltacağız. Bitkiden bunu saflaştıracağız. Bunu da aşı formatına getireceğiz" dedi.
Üretilen aşının ilk testlerinin hayvanlarda gerçekleştirileceğini, daha sonra da bunun klinik çalışmalarının mümkün olabileceğini belirten Doğanlar, şunları söyledi:
"Uygulanan yöntemin, kullanılan diğer aşı üretim yöntemlerine göre pek çok avantajı var. Öncelikle bitkiler daha düşük maliyetle yüksek miktarlarda büyütülebildiği için aşının temel içeriği olan rekombinant proteinlerin, yüksek miktarda düşük maliyetle üretilmesi mümkün olabilecek. Tüm dünya için tehdit oluşturan bu hastalığın tedavisi için ülkemizde de yüksek teknoloji kullanılıp aşı çalışmaları gerçekleştirilerek, bu aşının yerli olarak üretilmesi ve ticarileşmesi mümkün olabilecek."
"Bitkimiz bir fabrika gibi çalışacak"
Araştırmacılardan Dr. Hatice Şelale ise birincil amaçlarının "COVID-19 S" proteinini bitkide üretmek olduğunu vurguladı.
Sonrasında ise araştırmanın bir üst boyuta taşınacağını anlatan Şelale, "Burada S proteinini üreteceğimiz bitkimiz bir fabrika gibi çalışacak. Bitkiden S proteinini elde etme sürecinin yaklaşık 7 ay süreceğini tahmin ediyorum. Ondan sonra da ilgilenenlerle süreç devam edecektir" dedi.