Yaşam boyu hiç durmadan çalışan bu aktif organın işini en iyi şekilde yapabilmesi için fizyolojik desteğe ihtiyacı var. Aktif bir yaşam tarzının benimsenmesiyle, dolaşım sisteminin olumlu yönde etkilenebileceğini söyleyen Türk Kardiyoloji Derneği Genel Sekreteri Ertuğrul Okuyan, fiziksel aktivitelerin kalp hastalıklarına neden olan çoğu sorunu engellediğini vurguluyor.
Kalp sağlığını riske atan belli başlı sağlık sorunları arasında aşırı kilo alma (obezite), yüksek tansiyon, şeker hastalığı, yüksek kan yağları, kan kolesterolü, glukoz tolerans bozukluğu var. Okuyan, bu risk faktörlerini tempolu egzersizlerle azaltmanın mümkün olduğunu söylüyor:
“Egzersiz yaptığınız zaman kan yağlarınızın profili daha olumlu bir hale dönüşüyor. Özellikle karın bölgesindeki yağların direkt kalp hastalığıyla çok ciddi ve kuvvetli bağı var. Bu yağlanmayı azaltıyoruz. İç organlardaki yağlanmayı azaltıyoruz. Düzenli egzersiz yapmak tansiyon kontrolünde bize fayda sağlıyor.”
“Egzersiz yapan kalp hastaları ilaç kullanmayı bırakabiliyor”
Düzenli egzersiz yapmanın kan basıncının daha ılımlı seyretmesinde önemli rol oynadığını söyleyen Okuyan, bu sayede ilaç tedavisi uygulanan hastalarda kullanılan ilaç dozunun azaltılabildiğini, hatta bazı durumlarda da ilaç tedavisinin sonlandırılabildiğini söylüyor.
Yani sağlıklı bir kalp için elde iki seçenek var; hastalıklar henüz hiç uğramadan hareketli bir yaşam biçimi geliştirmek veya ömür boyu hastalıklardan kurtulmak için hareket etmeye çalışmak.
Okuyan, haftanın en az üç gününe dahil edilecek aktif ve tempolu 40 dakikanın, sadece kalp hastalıklarından korumakla kalmadığını, bu yaşam biçiminin aynı zamanda kilo dengesini koruma, kan basıncı dengesi kurma, şeker dengesi, karın içi yağlanma, tansiyon, diyabete de engel olacak bir sistem geliştirmemizi sağladığını söylüyor. Çünkü aslında basitçe yapılacak tempolu aktiviteler, sözü geçen hastalıkların bedenimizde barınabileceği alt yapının oluşmasını engelliyor.
“Tempolu yürümek kalp için en uygun ilaç”
Ertuğrul Okuyan, hastalıklarla mücadelenin hareketsizlikten kaynaklı yağlanmayla başladığını vurgulayarak şunları söyledi:
“Egzersiz tipleri, mevcut kalp hastalığı olan ve olmayan bireylerde farklı yaklaşımlar gerektirir. Hiç hasta olmayan genç bir insan kalbin fizyolojisine uygun ve kalp sağlığını olumlu yönde etkileyecek egzersizler yapmalı. Kalp sağlığının korunması için nabzın belli bir seviyeye çıktığı tipte egzersizler yapmak lazım. Hiç egzersiz yapmayan bir insan için tempolu yürüyüşler en uygun ve basitçe uygulanabilir yollardan birisidir.”
Sağlıklı yaşam biçimini benimsemek
Her alışkanlık gibi hareketsizlik alışkanlığından kurtulmak da kolay görünmüyor olabilir. Ancak unutmamak gerekir ki bedeninizin kontrolü tamamen sizde. Sağlıklı yaşam şeklini benimsemekteki en önemli unsurlardan biriyse motivasyon.
Milli sporcu ve spor eğitmeni olan Emre Uslu, egzersiz motivasyonunu bulabilmek için küçük hedefler koyarak yola başlamak gerektiğini hatırlatıyor. Her şeyden önce kişinin kendi sağlığı için spor yapması gerektiğini anlatan Uslu, işlettiği salona sağlıksal sorunlardan muzdarip gelen öğrencilerin, doğru egzersiz ve sporla sorunların üstesinden gelmeyi başardığını söylüyor.
“İnsanlar genelde spor motivasyonunu yanlış yerde arıyorlar. Çünkü en büyük motivasyon kendimiziz. Spora başladığımızda ve spordan sonuç aldığımızda motivasyonumuz da artıyor. Ama çevreden duyduğumuz sözler yerine, kendimize odaklanmalı ve kendimizi başkalarıyla kıyaslamamalıyız. Bu çok önemli bir etken.”
Kendiniz için en uygun aktiviteyi bulun
Spor yapmak günümüzde sosyal medya sayesinde popüler hale geldi. Ancak insanların yanıldığı bir konunun da bu olduğunu söyleyen Uslu, hedeflerin kendimize uygun bir biçimde belirlenmesinin motivasyon ve devamlılık için gerekli olduğunu söylüyor.
Her şeyden önce kendimiz ve sağlığımız için egzersizi hayatımıza dahil etmemiz gerektiğini anlatan Uslu, gözlemlediği olumsuz bir durumu şöyle özetledi:
“İnsanlar kendilerini sosyal medyada gördüğü fenomenlerle ya da çevresinde görünce beğendiği insanlarla kıyaslıyorlar, ‘Ben de böyle olmak istiyorum’ diyerek spora başlıyorlar. Bu da bir süre sonra otomatikman motivasyonda bir problem oluşturuyor. Bu şekilde uzun süreli motivasyon bulamıyorlar. Kendilerine hayali ölçütler koydukları için kırılgan oluyorlar.”