Dünyadaki ölüm sebeplerinde kalp ve damar hastalıkları başı çekiyor. Her yıl 17 milyonu aşkın kişi kalbe bağlı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitiriyor. Bu denli önemli bir sorun olan kalp ve damar hastalıklarına dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için her yıl 29 Eylül “Dünya Kalp Günü” olarak çeşitli etkinliklerle hatırlanıyor.
İşte bu özel günde, genç-yaşlı ayrımı olmaksızın her yaşta ortaya çıkabilen kalp ve damar hastalıklarının risk faktörlerini ve korunma yollarını Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan’la konuştuk.
Risk faktörlerini değiştirmek mümkün
Kalp ve damar hastalıkları en fazla görülen hastalıklar arasında uzun yıllardır listenin ilk sıralarında yer alıyor. Yaşam şeklinden genetik yatkınlığa kadar kalp ve damar hastalıklarına sebep olan pek çok risk faktörü bulunuyor. Prof. Dr. Okuyan, bu risk faktörlerinin belli başlılarını şöyle açıklıyor:
Hipertansiyon, yani kan basıncı yüksekliği, yüksek kolesterol, sigara içmek, diyabet… Bunların dördü çok iyi bilinen risk faktörleri ve koroner
kalp hastalıklarının yaklaşık yüzde 80’inden de sorumlu… Bunun dışında genetik yatkınlık da önemli.
Genetik yatkınlığın değiştirilemez bir faktör olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Okuyan, “Ancak diğer saydığımız risk faktörlerini değiştirme imkanımız var” diyor ve çözüm yollarını sıralıyor:
Sigara içmezseniz en önemli risk faktöründen korunmuş olursunuz. Yüksek tansiyonunuz varsa düzenli ilaç kullanarak, düzenli doktor takibinde kalarak o riski de azaltırsınız. Yüksek kolesterolünüz ve diyabetiniz varsa, diyetle ve ilaçlarla yine hekim kontrolünde düşürürsünüz.
Farkındalık önemli
Kalp ve damar hastalıklarına sebep olan risk faktörlerini azaltmanın ilk adımı aslında insanların, kendilerinde bu rahatsızlıkların olduğunun farkına varabilmesiyle başlıyor. Çünkü çoğu kişi tansiyon, kolesterol ya da diyabetle ilgili sorunlarından habersiz. Prof. Dr. Okuyan, bu konuda özellikle hipertansiyona dikkat çekerek şöyle konuşuyor:
60 yaş üstündeki dünya nüfusunun yüzde 60-70’inin tansiyonu yüksek. Bu çok önemli bir problem. Otuz sene önce de böyleydi, bugün de böyle... Artık tansiyonu hafif yüksek olan veya 15’lerde seyreden genç yaşlarda insanlar da var. Ve halen tüm dünyada gelişmiş ülkeler de dahil kan basıncı yüksekliği konusunda ne farkındalık ne tedavi hedeflerini tutturma oranı iyi.
Kolesterol uyarısı
Kolesterol konusunda da durumun farklı olmadığına değinen Prof. Dr. Okuyan, “25-30 yaşlarında kötü kolesterolü çok yüksek düzeylerde olanlar var. ‘Benim yaşım genç, bir şey olmaz’ diye düşünüyorlar. Ama yıllar geçtikçe bunun kümülatif bir etkisi oluyor” diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor:
Çocukluk yaşlarından itibaren kanda biriken kolesterol damar sertliğine, plaklara ve sonuçta kalp damarında ciddi tıkanmalara yol açıyor. Dolayısıyla ne kadar az maruz kalırsanız o kadar iyi. Yani genç yaşlarda da artık o konunun farkındalığı olmalı.
Sigara kullanmak önemli bir risk faktörü
Kalp ve damar hastalıklarının bir başka önemli risk faktörü olan sigara için de aynı durum geçerli. “Ben gencim sigara içerim, ileride bırakırım” diye düşünmenin yanlış olduğunu söyleyen Prof. Dr. Okuyan, sigaranın olumsuz etkilerine uzun süre maruz kalındığında kalp hastalıkları riskinin arttığını ifade ediyor ve uyarıyor:
Genç yaştan itibaren bu konularda farkındalığımızın yüksek olması lazım. Toplumu bilinçlendirmek gerekiyor genç-yaşlı ayırt etmeden.
Tıpkı sigara gibi alkol kullanımından kaçınmak da kalp ve damar hastalıklarından korunmak için önemli.
Risk faktörlerinin kontrolüyle ölümler önlenebilir
Stres de en az diğerleri kadar etkili bir risk faktörü. Prof. Dr. Okuyan, kalp sağlığını korumak için çok ciddi bir sorun olarak gördüğü stresten de uzak durulması gerektiğinin altını çiziyor.
Tüm bu risk faktörlerine dikkat ederek kalp ve damar hastalıklarından büyük ölçüde korunmak mümkün. Nitekim Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklaması da bu yönde… DSÖ, uygun yaşam tarzı değişiklikleri ve değiştirilebilir risk faktörlerinin kontrol altına alınması ile kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin dörtte üçünden fazlasının önlenebileceğini belirtiyor.
Kilo kontrolüne dikkat
İnsanlar günlük yaşamlarında kalp ve damar hastalıklarından korunmak için kilo kontrolüne de fazlasıyla dikkat etmeli. “Obezite çok ciddi bir sorun” diyen Prof. Dr. Okuyan sözlerini şöyle sürdürüyor:
Çağımızın getirdiği birtakım sıkıntılar var. Fast food tarzı yemekler nedeniyle doymuş yağları, trans yağları alma miktarı artıyor. Yediğimiz içtiğimiz her şeye çok dikkat etmemiz lazım.
“Her türlü egzersiz kalp sağlığı için faydalı”
Düzenli egzersiz yapmak tıpkı diğer pek çok hastalık gibi kalp ve damar hastalıklarından korunmak için de önemli. “Hepimiz iş gereği saatlerce bilgisayar başında kalıyoruz. Kısa kısa molalar vererek hiçbir şey yapamıyorsak bile düzenli, tempolu yürüyüşler yapabiliriz. Her türlü egzersiz kalp sağlığı için faydalı” diyor Prof. Dr. Okuyan.
Düzenli hekim kontrolü, alınması gereken başka bir önlem. Özellikle ailesinde diyabet ve erken kalp hastalığı olanların 30’lu yaşlardan itibaren mutlaka bir hekime giderek kontrollerini yaptırması tavsiye ediliyor. Prof. Dr. Okuyan hiçbir şikayeti ya da aile öyküsü olmayanlara ise önerisi şöyle:
35 yaşına gelmiş her bireyin, en azından kan tahlillerini, kan basıncı ölçümünü mutlaka yaptırmasını öneriyoruz. Koruyucu hekimlik her zaman iyidir. İnsanlar kalp krizi geçiriyor, damarları tıkanıyor. Bu kalbe hasar veriyor veya bir felç geçiriyor. Onun getirdiği sonuçlarla uğraşmak zorunda kalıyoruz. Bir hastalığı geçirdikten sonra sonuçlarla mücadele etmektense, hastalığa hiç yakalanmamak için kontrole gitmekte, temkinli olmakta ve tedbir almakta her zaman fayda var.