Çok Bulutlu 15.1ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Sağlık
TRT Haber 01.04.2021 12:00

Kanser riskini yarı yarıya azaltmak mümkün

Kanser, Türkiye’de ve dünyada ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alıyor. Geçen yıl dünyada yaklaşık 10 milyon kişi kanser sebebiyle yaşamını yitirdi. Önlenebilir risk faktörleri ve erken teşhis ile kanserin birçok türünün önüne geçilebiliyor.

Kanser riskini yarı yarıya azaltmak mümkün
[Fotoğraf: TRT Haber]

Vücutta sinsice ilerliyor, geç fark edilirse yaşam kalitesini hızlıca düşürüp ölümle sonuçlanabiliyor.

Kanser, tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz için de önemli bir sağlık sorunu…

“Çağımızın vebası” olarak da tanımlanan kanser, her ülkede, her yaşta ve cinsiyette görülebiliyor.

1-7 Nisan Kanser Haftası

Kanser, bulaşıcı bir hastalık değil ancak görülme sıklığı en fazla olan hastalıklarda ikinci sırada yer alıyor. Ölüm nedenlerine bakıldığında dünya genelinde yaklaşık her 6 ölümden biri, ülkemiz için ise her 5 ölümden biri kanser kaynaklı.

Halkın kanser ve kanserden korunma konusunda farkındalığını artırmak ve erken teşhisin önemine vurgu yapmak için Türkiye’de her yıl 1-7 Nisan tarihleri arasında “Ulusal Kanser Haftası” etkinlikleri düzenleniyor.

Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Medikal Onkoloji Bölümü doktorlarından Prof. Dr. Ömer Dizdar, kanser hastalığı ile ilgili bilinmesi gereken birçok konuyu TRT Haber’e anlattı.

Kanser riskini yarı yarıya azaltmak mümkün

Kanser nedir? Nasıl oluşur?

Kanser, aslında ortak özellikleri nedeniyle çok sayıda hastalık grubuna verilen ortak bir isim.

Prof. Dr. Dizdar, kanserin vücutta çeşitli organları oluşturan hücrelerin bir kısmının kontrolsüz şekilde bölünmeye ve çoğalmaya başlamasıyla ortaya çıktığını, bu hücrelerin binlerce kez bölünüp çoğalması sonucu o organda bir kitle (tümör) belirdiğini söylüyor.

Dizdar, tümörlerin iyi huylu ve kötü huylu olarak sınıflandırıldığını; ancak kanser terimini daha çok, kötü huylu tümörler için kullandıklarının altını çiziyor.

Metastaz nedir?

Hücrelerin bölünmeye ve sayısının artmaya devam etmesi sonucu kitlenin giderek büyümesi ve bir noktada bu hücrelerin bulundukları organdan çıkıp genellikle kan yoluyla başka organlarda tümör oluşturmalarına da “metastaz” deniyor.
  
‘Dünyada her yıl 6 milyon insan, sigara olmasa kanserden kurtulabilir’

Kansere yol açan en önemli risk faktörlerinin başında sigara geliyor.

Tütün kullanımı Dünya Sağlık Örgütü tarafından, dünyanın şimdiye kadar karşılaştığı en büyük halk sağlığı tehditlerinden biri olarak tanımlanmakta ve doğum öncesi dönemden başlayarak, insan yaşamının bütün evrelerinde 50’den fazlası kanser olmak üzere, ölüme kadar götüren pek çok sağlık sorununa yol açıyor.

Fotoğraf: AA[Fotoğraf: AA]

Akciğer kanserlerinin %90’ı, tüm kanserlerin ise %30’u sigara sebebiyle oluyor.

Dizdar, "Sigara bir şekilde dünyadan yok olsa, her yıl dünyada 6 milyon insan, Türkiye’de de 70 bin insanın kanser olmaktan kurtulabilir" diyor.

Sigara dışında obezite, alkol, kimyasal maddeler, virüsler, genetik nedenler, diyet, hareketsiz yaşam, fazla güneş ışığı maruziyeti, yaşlılık gibi nedenler de kanserin oluşmasına etki ediyor.

“Kişisel kanser riskinizi yarı yarıya azaltmak mümkün”

Risk faktörlerinin birçoğunun önlenebilir nedenler olduğunu belirten Dizdar, bu risk faktörlerinden uzak durarak ve aşılar gibi gerekli koruyucu önlemleri alarak, tarama testlerini yaptırarak kişisel kanser riskini yarı yarıya azaltmayı mümkün görüyor.

"Kanserin genetik etkisi yüzde 15 civarında"

Tüm kanser hücrelerinde genetik bazı değişikliklerin (mutasyon) olduğunu aktaran Dizdar şunları söyledi:

“Kanserin ne kadarlık bir yüzdesinin kalıtsal/ailesel olduğu, yani riskin ne kadarının aileden geçtiği önemlidir. Bu oranın mevcut bilgilerimizle %15 civarında olduğunu düşünüyoruz. Düşünüyoruz dememizin nedeni, son dönemde genetik testler yaygınlaştıkça ailesel/kalıtsal kanserlerin sıklığı ve özellikleri ile ilgili yeni bilgiler öğrenmemiz. Bu konuda yapılan araştırmalar arttıkça bu rakamlar değişiklik gösterebiliyor. Meme ve yumurtalık kanserleri, kalın bağırsak kanseri gibi sık görülen kanserlerde ailesel olma oranları daha yüksek olabiliyor.
Özellikle genç yaşlarda (50 yaş altında) tanı alan hastalarda, aynı kişide birden fazla kanser ortaya çıktığında, ailede birinci-ikinci derece akrabalarda, yoğun kanser öyküsü olanlarda kalıtsal kanser riski daha yüksek olabiliyor. Hastalar, hem kendilerini hem de en yakınlarını olası bir ailesel kanser riskinden korumak için genetik danışmanlık konusunda doktorlarından bilgi almalıdır. “

Fotoğraf: Getty[Fotoğraf: Getty]

Dünyada ve Türkiye’de en çok ölüme sebep olan kanser türü: Akciğer kanseri

Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) bağlı Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) tarafından yayınlanan Globacan’ın son verilerine göre, 19,2 milyon kişide kanser vakasına rastlandı, yaklaşık 10 milyon kişi hayatını kaybetti.

Dünyada ölüm oranı en yüksek kanser türleri (2020 tahmini rakamlar) şu şekilde:

Akciğer (1 milyon 796 bin 144), kolorektal/kalın bağırsak (935 bin 173), karaciğer (830 bin 180), mide (768 bin 793), meme (684 bin 996), yemek borusu (544 bin 76), pankreas (466 bin 3), diğer kanserler (3 milyon 932 bin 768)

Türkiye’de en çok görülen kanser ölüm oranları (2020 tahmini rakamlar):

Akciğer (37 bin 70), kolorektal/kalın bağırsak (10 bin 798), mide (10 bin 789), pankreas (8 bin 214), meme (7 bin 161), prostat (5 bin 464), karaciğer (5 bin 461), diğer kanserler (41 bin 378)

Grafik: TRT Haber I Hafize Yurt[Grafik: TRT Haber I Hafize Yurt]

Kadınlarda en çok meme kanseri görülüyor

Türkiye’de kadınlarda en sık görülen kanser meme kanseri. Her yıl ülkemizde yaklaşık 24 bin kadına meme kanseri teşhisi konuyor. Meme kanseri 70-80 yaşına kadar yaşayan yaklaşık her 10 kadından birinde ortaya çıkıyor. Bunun için uzmanlar, kadınların ayda bir kez kendi kendine muayene yapmasını, 20 yaşından sonra yılda bir kez doktor muayenesine gitmesini, 50 yaşından sonra 2 yılda bir mamografi çektirilmesini öneriyor.

Kadınlarda meme kanserini, tiroid kanseri ve kalın bağırsak kanseri takip ediyor.

Erkeklerde en çok akciğer kanseri görülüyor

Erkeklerde en sık görülen kanser ise akciğer kanseri. Yılda 34 bin kişiye akciğer kanseri teşhisi konuyor. Erkeklerde de akciğer kanserinden sonra en çok prostat kanseri ve kalın bağırsak kanseri görülüyor.

Grafik: TRT Haber I Hafize Yurt[Grafik: TRT Haber I Hafize Yurt]

Uzun süre devam eden şikayetlere dikkat

Kanser hastalarında görülen birçok belirtinin başka hastalıklarda da görülebildiğini söyleyen Dizdar şunları aktardı:

“Özellikle uzun süreli, birkaç gün ya da 1-2 hafta içerisinde düzelmeyen şikayetler ya da nedeni bilinmeyen kilo kaybı, altta yatan ciddi bir hastalığın habercisi olabilir. Özellikle sigara içen kişilerde uzun süreli öksürük, nefes darlığı akciğer kanserinin, kabızlık ve kanlı gayta yapma kalın bağırsak kanserinin, idrarla ilgili uzamış şikayetler prostat / mesane kanseri ile ilişkili olabilir. Kadınlarda memede kitle ya da meme başında çöküntü ya da akıntı fark edilirse mutlaka bir doktora başvurulmalı. Bunun gibi birçok farklı kanser, başka hastalıklarla da karışabilen farklı şikayetlere neden olabiliyor.” 

Fotoğraf: Getty[Fotoğraf: Getty]

Erkeklerde meme kanseri görülebilir mi?

Dizdar, erkeklerde de meme kanseri görülebildiğini ancak bu oranın kadınlarda rastlanma sıklığına göre çok daha az olduğunu söylüyor.

Türkiye ve dünyadaki kanser çalışmaları

Tüm dünyada kanserin tanısı ve tedavisi ile ilgili her yıl binlerce araştırma yapıldığını hatta üzerinde en fazla çalışma yapılan hastalığın kanser olabileceğini aktaran Dizdar'a göre umutlu gelişmeler var.

“Son yıllarda bu araştırmaların sonucunda kanser tedavisinde önemli gelişmeler kaydedildi. Genetik testler, kanserin önlenmesinde, teşhisinde ve tedavinin planlanmasında çok önemli bir noktaya geldi. Yeni kemoterapiler, bağışıklık sistemi üzerine etki eden immünoterapiler, cerrahi ve radyoterapide olan gelişmeler umut verici. Erken evre kanserlerde tam iyileşme oranları yüksek. İleri evre kanserlerin de önemli bir kısmında yeni tedavilerle oldukça uzun süreler hastalığın kontrolünü sağlamak, ilerlemesini durdurmak ve geriletmek mümkün olabiliyor. Ülkemizde de birçok merkezde devam eden klinik ilaç araştırmaları ile kanser hastaları umut vadeden ilaçlara erken ulaşma şansı yakalıyor.”

Fotoğraf: Getty[Fotoğraf: Getty]

Kanserde psikolojik desteğin önemi nedir?

Günümüzde çeşitli nedenlerle kanserin görülme oranı gittikçe artıyor. Bu kadar yaygın görülmesine rağmen pek çok kişi kanser kelimesi geçen cümleleri duymaktan bile rahatsızlık duyuyor.

Bazen herhangi bir hastalık tanısı almak bile günlük yaşamda dengeleri bozarken kanser tanısı konan kişinin yaşam dengelerini (psikolojik, sosyal, ekonomik vb.) ciddi bir biçimde etkiliyor.

Çünkü kanser tanısı konan kişiler önemli ve ciddi riskle karşı karşıya oluyor. Hastalıkla beraber ekonomik gücünü, işini kaybetme gibi günlük hayatının değişmesi gündeme gelebiliyor. Kanser tanısıyla birlikte gelen olumsuz düşünceler ve tedavi sürecindeki belirsizlik, kişinin var olan uyum sağlama mekanizmalarını sarsıyor.

Kanser tanısının konulmasıyla birlikte gelen bütün bu zorlu süreçler kişinin psikolojik olarak yıpranmasına ve bazen de psikolojik bir bozukluk yaşamasına neden olabiliyor.

Fotoğraf: Getty[Fotoğraf: Getty]

Prof. Dr. Dizdar, kanser hastalarının tedavilerinde psikolojik desteğin de çok önemli olduğunu vurguluyor.

“Bu hastaların fiziksel şikayetlerinin tedavisi kadar psikolojik desteğe de ihtiyacı var. Üstelik sadece hastaların değil, hasta yakınlarının da psikolojik desteğe ihtiyacı var. Hastalığı takip eden hekimlerin, hastalarını bu açıdan da değerlendirmeleri ve yönlendirmeleri, hastaların da bu konuda destek talep etmeleri çok önemli. Psikolojik destek talebi bir zayıflık göstergesi değil, kanser tanısı ağır bir yük, bu yükü olabildiğince paylaşmak, yardım ve destek istemek çok önemli. Bu desteği sağlayabilecek uzmanlar da kliniklerimizde mevcut.“

“Koronavirüs aşısı kanser hastalarına özel bir risk oluşturmaz”

Kanser hastaları, koronavirüse karşı en korumasız ve riskli grupta…

Peki kanser hastaları koronavirüs aşısı yaptırmalı mı?

Dizdar'a göre kanser hastalarının mutlaka aşı yaptırmaları gerekiyor.

“Pandeminin başlangıcından beri yapılan çalışmalar kanser hastalarında koronavirüse bağlı komplikasyon ve ölüm riskinin daha yüksek olduğunu gösterdi. Biz de pandeminin ilk 3 ayında Sağlık Bakanlığı’nın kayıtlarından yaptığımız araştırmada kanser hastalarında koronavirüs enfeksiyonuna bağlı ölüm oranının %5 olduğunu gördük. Özellikle kemoterapisi devam eden hastalarda risk daha da yüksektir. Bu nedenle tüm kanser hastaları koronavirüs aşılarını yaptırmalıdır. Koronavirüs aşısı yan etki açısından kanser hastalarına özel bir risk oluşturmaz. Toplumdaki benzer yaş grubunda kanser olmayan kişilerde ne tür yan etkiler bekleniyorsa kanser hastalarında da benzer yan etkiler beklenmektedir.

Fotoğraf: Getty[Fotoğraf: Getty]

Tedavisi devam eden kanser hastalarında hem kanserin kendisi, hem de tedavide kullanılan ilaçlar aşının koruyuculuğunu azaltabilir. Bu, aşının yararlı olmadığı anlamına gelmez, sağlıklı bireylerde aşı %90 oranında koruyorsa kanser hastalarında bu koruyuculuk daha düşük olabilir. Ama yine de aşı yapılmalıdır, koruyuculuk oranı daha düşük olsa da yine de hem enfeksiyonun önlenmesinde hem de ölüm de dahil tüm komplikasyonların önlenmesinde önemli koruyucu etkisi vardır. Tedavisi devam eden hastalar, aşı uygulaması için en uygun zaman konusunda, takip edildikleri merkezlerde onkoloji doktorlarından bilgi almalıdırlar.”

“Hastaların beslenme programı doktoru ve diyetisyeni ile birlikte planlanmalı”

Kanser hastalarında beslenme, kanser tedavisine cevap verebilmesinde önemli rol oynar. Kanser hastalarının tedavilerini kesintiye uğratmadan sürdürebilmek için yeterli protein ve kalori alımının sağlanması gerekiyor.

Mide bulantısı, yutmada güçlük, iştah kaybı, tokluk hissinin çok hızlı gelmesi, ağız yaraları, ishal gibi nedenlerle baş eden hastaların diyetlerinde değişiklik yapılması gerekebiliyor.

Kilo takibi, kilo kaybı saptanırsa hastanın diyetinin gözden geçirilmesi ve kalori alımının hesaplanması, hastalıkla ya da tedaviyle ilişkili ve yemeye engel durumların tedavisi çok önemli. Hastalar tedavi süresince ve hatta sonrasında hastanelerinde diyetisyen/beslenme uzmanı ile iletişim halinde olmalı ve hastanın diyeti, doktoru ve diyetisyeni tarafından birlikte planlanmalı, tedavi sürecinde ortaya çıkan beslenme problemlerine de erken müdahale edilmelidir.

Fotoğraf: Getty[Fotoğraf: Getty]

“Şeker” ve “kanser” ilişkisi

Kanser hastalarının “şeker” tüketimine dikkat etmelerinin önemli olduğunu söyleyen Dizdar şu açıklamalarda bulundu:

“Glukoz vücudumuzun temel enerji kaynağı. Yediklerimizin büyük bir kısmı vücudumuzda zaten glukoza dönüşüyor ve vücut, ne yersek yiyelim kan şekerini belirli bir aralıkta tutacak şekilde yediklerimizi glukoza dönüştürüyor ve kan glukoz düzeyini sabit tutuyor, fazlasını da depoluyor. Dolayısıyla “hiç şeker yemeyelim, ağzımıza sürmeyelim” yaklaşımı doğru değil, vücudu tamamen şekerden arındırmak da mümkün değil. Ancak sürekli yüksek miktarda karbonhidrat içeren şekerli gıdalar tüketmek, vücutta bunu dengelemeye çalışan hormonların düzeyini hep yüksek tutuyor, bu hormonların sürekli yüksek olması da kanserin seyrini olumsuz etkileyebiliyor. Bundan dolayı şekerli gıdaları daha az tüketmek önemlidir.”

Kanser hastaları için beslenme önerileri

Sağlıklı beslenme, kanser tanısı almış hastalarda tedavinin en büyük yardımcılarından.

Obezite, kanser başta olmak üzere birçok hastalık için ciddi bir risk faktörü. Bundan dolayı ideal kiloyu korumak, hastalığa yakalanmamak ya da hastalığın tedavisi için de önemli bir unsur.

Dengeli bir beslenme, tedavi başarısında da artışa etki ediyor.

Fotoğraf: Getty[Fotoğraf: Getty]

Peki kanser hastalığında beslenme nasıl olmalı, nelere dikkat edilmeli?

-Öğünler az ve sık yapılmalı.

-Günde en az 1,5-2 litre sıvı tüketilmeli

-Bol sebze, meyve tüketilmeli

-Kırmızı et az tüketilmeli, çok yüksek ısıda pişirilen ürünlerden (mangal, kızartma) kaçınılmalı

- İşlenmiş et ve işlenmiş gıdalar (salam, sosis, sucuk) ürünleri çok az tüketilmeli ya da hiç tüketilmemeli.

-Şeker ve şekerli yiyecek/içeceklerden olabildiğince kaçınmalı ( meyve ya da haftada 1-2 gün sütlü tatlı önerilebilir)

-Tam tahıllar, baklagiller

-Sigara ve alkolden mutlaka uzak durulmalı

-Multivitamin içeren ilaçlar kullanılmamalı (Vitaminlerde eksiklikler saptanırsa doktorun önerdiği şekilde destek verilebilir)

Erken tanılandığında tedavisi mümkün olan birçok kanser türünün geç teşhis edilmesinden dolayı her yıl binlerce insan hayatlarını kaybediyor.

Sağlık Bakanlığı’ndan ücretsiz kanser taraması

Türkiye’de kansere yönelik sağlık taramalarını yapan pek çok merkez de bulunuyor. Sağlık Bakanlığı’nın bünyesinde ücretsiz olarak verilen bu hizmet sayesinde pek çok kanser türü erkenden tespit edilebiliyor.

Fotoğraf: AA[Fotoğraf: AA]

Bu taramalar Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM), Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) ve mobil kanser tarama araçlarıyla yapılıyor.

Erken teşhis hayat kurtarıyor

Kanser ne kadar erken teşhis edilirse, tedavisi de o düzeyde başarılı olur. Kanserin belirtilerinden herhangi biri görüldüğünde hiç gecikmeden bir doktora başvurulmalı. Erken teşhisin, kanser savaşında en önemli adımların başında olduğu unutulmamalı.

Sıradaki Haber
Azerbaycanlı doktorlar Türkiye'de eğitim görecek
Yükleniyor lütfen bekleyiniz