Benzer özelliklere sahip olduğu halde koronavirüs enfeksiyonunun bazı hastalarda çok ağır bazılarında ise neden daha hafif geçirildiğiyle ilgili araştırmalara bir yenisi de İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde yapılan bir çalışmayla eklendi.
284’ü koronavirüs hastası, 100’ü sağlıklı kontrol grubu olmak üzere 384 kişinin dahil edildiği çalışmada, vücudun virüs ya da bakteriyel enfeksiyonlarla savaşmasında “makrofaj hücreleri” adı verilen savaşçı bağışıklık hücrelerini harekete geçiren mekanizmalardan, “mannoz bağlayıcı lektin proteini” düzeyleri incelendi.
İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, geçtiğimiz ocak ayında “Infection, Genetics and Evolution” adlı uluslararası bir tıp dergisinde de yayınlanan çalışma hakkında açıklamalarda bulundu.
"Hastalığı ağır geçirenlerde protein eksikliği tespit edildi"
Prof. Dr. Tükek, hastalığı ağır geçiren bir baba ve iki çocuğu ile henüz hastalığa yakalanmayan diğer çocuğuna yaptıkları taramada, anne hariç tüm aile bireylerinde genetik olarak bu protein eksikliğini tespit ettiklerini söyledi.
Tükek, “Eksik olan bu protein sentetik olarak üretilip tedavide kullanıma girene kadar en azından bu kişilerin hastalığı ağır geçireceği öngörülerek daha iyi korunması sağlanabilir” dedi.
“Lektin proteini, virüs ve bakterilerle mücadele ediyor”
Bağışıklık sisteminin, herhangi bir enfeksiyon karşısında harekete geçen doğal bir immün yanıt oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Tükek, “Savunma sistemini oluşturan hücrelerimizin virüs ya da bakterilerle mücadele etmesi için bazı sistemler var. Onlara yardımcı mekanizmalardan bir tanesi de ‘mannoz bağlayıcı lektin’ yolağı dediğimiz bir yol. Lektin proteini, virüs ve bakterilerle mücadele ediyor. Vücudun bunlarla savaşabilmesi için bu yolağın iyi çalışıyor olması lazım. Yani bu lektin proteininin hücrede yeterince sentezlenmesi ve vücutta belli bir seviyede olması gerekiyor” dedi.
“Ailede bir kişi ağır geçirdiyse diğerleri de taranmalı”
COVID-19 salgını sırasında hastalığı ağır geçirenlerin diğer aile bireylerinde de benzer süreçler yaşanmasının dikkatlerini çektiğini anlatan Prof. Dr. Tükek, bunun üzerine bu yönde bir çalışma başlattıklarını söyledi.
Tükek, “Daha önce yoğun bakıma yatmış, hastalığı ağır geçirmiş ve hafif geçirmiş insanları taradık. Bu kişilerde mannoz bağlayıcı lektin yolunun problemli olduğunu ve protein sentezinin çok az olduğunu, özellikle de hastalığı yoğun bakımda geçiren kişilerde bu proteininin sentezlenmediğini, hatta vücutta hiç bulunmadığını fark ettik. Bunun üzerine bir araştırma yaptık ve sonuçlarını da uluslararası bir dergide yayınladık. Geçtiğimiz günlerde bir genç, babasının hastalığı çok ağır geçirdiğini, kendisinin de çok ağır geçirdiğini söyleyerek bize başvurdu. Tüm aileyi bu yönden inceledik ve taramalarda babanın hiç protein üretmediğini, annenin tamamen sağlıklı olduğunu, ama üç kardeşin de defektif protein ürettiklerini fark ettik.”
“Lektin proteini az olanlar hastalıkları ağır geçirebilir”
Lektin proteini eksik olan kişiler ya da genetik olarak bunu sentezleyemeyen kişilerin, koronavirüs ya da başka bir enfeksiyona yakalandıklarında çok ağır geçirebileceklerini belirten Tükek, “Dolayısıyla bu kişiler toplumda tespit edilip sentetik olarak üretilmiş lektin proteini verilebilirse, hastalığın belki bu kadar ağır ya da ölümcül seyretme olasılığını da azaltabiliriz. Bununla ilgili ileri çalışmalara ihtiyaç var” şeklinde konuştu.
Virüslerle savaşan lektin proteininin, ilaç olarak verilebileceğine vurgu yapan Tükek, “Böylece bu kişilerin de hastalığı ağır geçirme ihtimalleri azaltılabilir. Kas içi, damar içi ya da mide asidinden korunmak suretiyle tablet formunda da üretilebilir bu protein. Bunlar tabii ki daha sonraki aşamalar. Öncelikle bunun işe yarayıp yaramadığının tam olarak gösterilmesi gerekiyor. Sonra da ilaç haline getirilerek insanlara uygulaması söz konusu olabilir” dedi.