Son dönemde dünyada yayılmaya başlayan maymun çiçeği virüsü (monkeypox) ilk olarak Orta ve Batı Afrika'nın tropik yağmur ormanlarında ortaya çıktı.
Hastalık, ateş, deri döküntüleri ve büyümüş lenf bezleri ile kendini gösteriyor. Bunların yanı sıra çeşitli tıbbi komplikasyonların da görülebildiği hastalığın belirtileri ise genellikle 2-4 hafta sürebiliyor.
Ağır vakaların da ortaya çıkabildiğine değinen uzmanlar, son zamanlarda bu virüs kaynaklı ölüm oranlarının yüzde 3-6 olarak rapor edildiğine dikkati çekiyor. Ayrıca, Maymun çiçeği virüsü için kullanılan çiçek aşısı, bu hastalık için de kullanılabiliyor.
21 günlük karantina kararı
İlk karantina kararı ise Belçika'dan geldi. Kuluçka süresi uzun olan hastalık için 21 gün karantina süresi uygun görüldü.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzman Prof. Dr. Kemalettin Aydın, maymun çiçeği hastalığına dair merak edilenleri TRT Haber yayının da yanıtladı.
"Maymun çiçeği koronavirüs gibi solunum yoluyla çok hızlı bulaşan bir hastalık değil."
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) May 23, 2022
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzm. Prof. Dr. Kemalettin Aydın, maske kullanımı ve maymun çiçeği hastalığına dair merak edilenleri @trthaber'de değerlendirdi. pic.twitter.com/lff6AjgDvx
Aydın, maymun çiçeği hastalığının bilinen bir virüs olduğunun altını çizerek, Afrika bölgesinden diğer bölgelere gittiğini ve 1970'lerden beri var olduğunu söyledi.
"Salgın değil, epidemik bir hastalık"
Bir anda koronavirüsün Çin'den yayılmasından dolayı, bu hastalığın da yeni ülkelerde görülmesi "Yeni bir salgın mı olacak?" sorusunu akıllara getiriyor.
"Büyük damlacıkların içinde çok fazla virüs olursa solunum yoluyla ya da hastalıklı kişiyle temasta bulunulursa bulaş oluyor. Belirtisiz vaka olmuyor. Döküntüsü oluyor ya da diğer belirtiler görülüyor.
Avrupa'da tanı yönünden gelişmiş labaratuvarlar olduğu için çabuk tesbit ediliyor. Yoksa birçok ülkede vardır. Salgın değil, epidemik bir hastalık."
“Bulaş zinciri 6 kişiden 9 kişiye çıktı”
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ayşegül Ulu Kılıç ise maymun çiçeği virüsünün, enfekte bir kişi veya hayvanla yakın temas yoluyla ya da virüs bulaşmış materyallerle bulaştığını aktardı:
"Hastalık bir kişiden diğerine lezyonlar, vücut sıvıları, solunum damlacıkları, yatak örtüleri gibi kontamine eşyalarla birinden diğerine geçebilmektedir. Damlacık yoluyla bulaşma genellikle yüz yüze uzun süreli teması gerektirir ve bu durum da sağlık çalışanlarını, hane halkını ve aktif vakaların yakın temaslılarını risk altına sokmaktadır.
Kişiden kişiye bulaş zinciri son yıllarda en uzun olarak 6 kişiden 9 kişiye çıkmıştır. Bu, çiçek aşısının yapılmaması nedeniyle toplumda azalan bağışıklığa bağlı olabilir. Anneden bebeğe bulaşma, gebelik ve doğum sırasında ve sonrası yakın temasla olabilir."
“Klinik tablo çiçek hastalığına benziyor”
Kılıç, maymun çiçeği virüsünün klinik görünümünün, 1980'de dünya çapında tamamen silindiği ilan edilen çiçek hastalığına benzediğine dikkat çekiyor.
“Çiçek hastalığına göre daha az bulaşıcıdır ve daha hafif seyirli hastalığa neden olur. Çiçek hastalığının eradikasyonu ve ardından çiçek aşısının durdurulması ile maymun çiçeği virüsü halk sağlığı için önemli hale gelmiştir.”
“Çiçek aşısı, maymun çiçeği için de kullanılıyor”
Prof. Dr. Ayşegül Ulu Kılıç, çiçek hastalığının ortadan kaldırılması sırasında kullanılan aşıların, maymun çiçeği hastalığına karşı da koruma sağladığını belirtti.
"Bunun dışında maymun çiçeği hastalığının önlenmesi için onaylanmış olan yeni aşılar geliştirilmiştir. Çiçek hastalığının tedavisi için geliştirilen ilaçlar, maymun çiçeği hastalığının tedavisi için de ruhsatlandırılmıştır."
"Çocuklarda ve bağışıklığı zayıf kişilerde ağır seyredebilir"
Hastalık, çocuklarda ve bağışıklık yetmezliği olan kişilerde ağır seyredebiliyor.
"Maymun çiçeği virüsü enfeksiyonuna yakalandığından şüphelenilen hastaların tedavisi ile bakımını yürüten ya da onlardan örnekler alan sağlık çalışanları, standart enfeksiyon kontrol önlemlerini uygulamalı.
Mümkünse hastanın bakımı için daha önce çiçek hastalığına karşı aşılanmış kişiler seçilmeli. Bireysel olarak da kişisel hijyen tedbirlerine özen gösterilmelidir. Bununla birlikte ortak eşya ile ortak alan kullanımlarında dikkatli olunmalıdır."