Mevsim geçişleri sadece doğada değil, insanlar üzerinde de değişikliğe neden oluyor. Fiziksel etkiler bir yana, pek çok psikolojik sorun ortaya çıkabiliyor. Bununla başa çıkmak için ne yapılabilir? Hangi durumlarda uzman yardımına başvurulmalıdır? Mevsim değişikliğinin getirdiği psikolojik problemlerle ilgili akla gelen soruları psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Sibel Mercan, TRT Haber için yanıtladı.
Mevsim değişikliklerinde neden insanlar psikolojik açıdan etkileniyor?
İnsanlar da tıpkı bitkiler gibi, doğa gibi güneş ışınlarının dik ya da yatay gelişine veya kaç saat gün ışığına maruz kalındığına bağlı olarak tepki veriyor. Vücudumuzun bir biyolojik saati var. Belli saatlerde belli hormonlar salgılanıyor. Özellikle duygularla ilgili olan iki hormon var: Serotonin ve melatonin… Melatonin, gün ışığı karanlığa döndüğü zaman salgılanmaya başlıyor, kişiyi uykuya hazırlıyor.
Serotonin ise gün ışığıyla salgılanan mutluluk hormonu. Kişinin kendisini iyi, mutlu, keyifli, enerjik hissetmesini sağlıyor. Yaz aylarından kışa dönerken, gündüzler kısalıp geceler uzadığında vücut ritminde de buna bağlı olarak bahsettiğimiz hormonlarda değişiklikler meydana geliyor.
Bu etkilenme nasıl belirtiler veriyor?
Hepimizde mevsim dönümlerinde bir dalgalanma oluyor. Ama bazı kişiler daha şiddetli olarak etkilenirler. Uyumama ya da fazla uyuma gibi uyku bozuklukları başlayabilir. Hobilerini yapmama, eğlenmeme, gezmeme, kimseyle konuşmama gibi belirtiler verilebiliyor. Yine yemekten içmekten keyif almama, giyinmekle ilgili zorlanma, sporun zor gelmesi ve işe gitmek istememe gibi davranışlar da olabiliyor. Daha da şiddetli olduğunda yaşamdan zevk almama, vazgeçme, hatta öleyim kurtulayım noktasına kadar gelinebilir.
Tüm bunları yaşayanların nasıl bir yol izlemesi gerekiyor?
Havayı değiştiremeyiz. Ama gün ışığından olabildiğince yararlanmak çok önemli. Güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde, özellikle sonbahar-kış aylarında dışarıda en az yarım saatlik bir yürüyüş yapmak gerekiyor. Hiç bir şey yapamıyorsanız iş yerinizde kahvenizi alıp kapının önüne çıkmak bile güneş ışınlarının direkt gözünüzdeki retinanın içinden girip beyindeki sistemleri harekete geçirmesi açısından çok önemli.
Sinir sistemiyle ilgili başlıca iki vitamin, D ve B12 vitaminleri çok önemlidir. D vitaminini, deri güneş ışığını sentezleyerek karşılar. Kemikler kadar beyin için de çok önemli bir vitamindir. Eksikliğinde, mevsim dönümlerindeki depresyonun daha şiddetlendiğini görüyoruz. B12 vitamini de onikiparmak bağırsağında emilen bir vitamindir. Bu iki vitaminin kontrollü olarak takviye edilmesi çok önemlidir.
Bu dönemlerde yenilen gıdalara dikkat etmek önemli mi?
Balık, sebzeler ve meyvelerin tüketilmesi çok önemli. Ceviz, badem ve fındık gibi kuruyemişler de yenmeli. Bir de antioksidanlar… Mesela siyah çikolata… Beyinde dopamin salınımını uyarıyor ve gerçekten mutluluk verici bir özelliği var. Yine kalsiyum içeren sütler ve yumurta ihmal edilmemeli.
Bu dönemde kaçınılması gereken gıdalar da var. Özellikle paketlenmiş hazır gıdalar… Yine bu dönemde kişilerin karbonhidrat ve tatlı ihtiyacı çok artar. Bunların yerine karbonhidratı daha doğal yoldan alabileceğiniz gıdaları tüketmenin faydalı olacağını düşünüyoruz.
Hangi durumlarda bir uzmandan yardım almak gerekiyor?
10-15 gün geçti, uykularınız bozulmuş, moraliniz çok bozuk, ağlamalar, mutsuzluk, keyifsizlik, isteksizlik hatta ölüm düşünceleri var ise uzmana başvurmak ve gerekirse ilaç takviyesi almak çok önemli. İlaç takviyesinin yanında mevsimsel depresyonda fototerapi lambası da çok işe yarıyor.
İklim değişikliği kaynaklı doğal afetler ya da geçtiğimiz haftalarda yaşadığımız deprem gibi olaylar da insanları olumsuz yönde etkiliyor. Bu durumda ne yapılması gerekiyor?
Bunlar travmatik durumlar. Yaşamınızı tehdit edebileceğini hissettiğiniz herhangi bir durum, travmatik deneyim yaşatır. Travmatik deneyimle karşılaşıldığında vücut stres hormonları salgılıyor. Stres hormonları da kişiyi savaşa hazırlayan hormonlardır. Böbrek üstü bezlerinden kortizon salınmaya başlıyor ve beyni uyarıyor: ekstra bir durum var, harekete geç, kendini koru! Vücut uyanıyor. Hormonlar ve biyolojik saat tepetaklak oluyor. Bu da zaten riskli olan kişilerde olası depresyon, kaygı bozukluğu gibi duygu durumu bozukluklarının ortaya çıkmasını tetikliyor. Bir yatkınlığınız varsa stresi tetikliyor. Gidiyor, riskli bölgeyi vuruyor.
Bu tip travmaların üstesinden gelmek için ne yapmamız gerekiyor?
Sıkıntıyı, stresi, üzüntüyü biriktirmeden bu düşünceleri ve duyguları akıtacak, topraklayacak bir alan, bir arkadaş grubu seçecek olursak sanırım işlerimiz daha da kolaylaşacak. Negatif olan şeyleri hayatımızdan uzaklaştırabilmek gerekiyor. Bugünden sonrası insanın biraz daha bilinçli yaşaması, bilinçli beslenmesi, ilişkilerini ona göre şekillendirmesi, sosyal hayatını, iş hayatını ve hobilerini daha bilinçli yaşaması büyük önem taşıyor.
Kurgu: Cihan Karaahmetoğlu