Yorgunluğa karşı yapılması gerekenleri sıralayan Ersoy “Yorgunluğu gidermenin en iyi yolu, açık havada yapılacak egzersizlerle sağlanabilir. Egzersizler karamsar düşüncelerden uzaklaştırarak, mutlu olmamızı sağlar. Ayrıca kilo almayı önler ve vermeye de yardımcı olur. Asla hareketsiz kalmamak gerekiyor. Günde 10.000 adım atmayı hedef haline getirmemiz gerekiyor” dedi.
“Sıvı tüketimine özen gösterilmeli”
Sağlıklı beslenmenin mevsim değişikliğinde oluşabilecek olumsuzluklarla baş etmek için çok önemli olduğunu vurgulayan İAÜ Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Gülgün Ersoy sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Sonbaharda hava sıcaklığının azalması ile birlikte susuzluk hissi daha az yaşanabilir ve yeterli miktarda yani günde 8-10 bardak öncelikle su olmak üzere sıvı tüketimine özen gösterilmelidir. Yeterli sıvı alımı, yorgunlukla baş etme ve mevsim değişikliklerine bağlı kabızlık sorununu da çözmeye yardımcı olur. Susamadan su içmek alışkanlık haline getirilmelidir. Gün boyu her saat başı 1 su bardağı su içerek günlük su tüketimi rahatlıkla kontrol edilebilir.”
“Mevsim değişikliklerinde sık rastlanabilen özellikle gribal enfeksiyonları önlemek ve bu sorunun şiddetli ve uzun sürmesini engellemek için diyetlerde C vitamini ve antioksidan bakımından zengin olan yeşil, kırmızı, sarı ve turuncu mevsim sebze ve meyvelere (portakal, mandalina, kivi, ıspanak, marul vb.) yer verilmelidir.”
“Fazla kafein tüketimi, kalp çarpıntısı ve kansızlık riskini artırabilir"
Sonbaharda, havaların soğuması ile birlikte sıcak yiyecek ve içecek gereksiniminin arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Ersoy “Çorba ve çay sıcak sıvı gereksinimini karşılamak için iyi seçimlerdir. Özellikle tarhana, mercimek, yayla ve sebze çorbalarının besleyici değeri yüksektir. Çay; kolay ulaşılabilir ve ülkemizde popüler bir içecek olması, sıvı, potasyum ve bazı antioksidan bileşenler yönünden diyetlere katkı sağlaması açısından da önemlidir. Çeşitli bitki çayları da bu amaçla günde 1-2 fincan olmak üzere tüketilebilir. Ancak kişilerin çoğu özellikle sonbahar ve kış aylarında sabah uyanabilmek için kafeinli içecekleri tüketmektedir. Kafein tüketimine çok dikkat edilmelidir. Tüketilecek kahve miktarı günde 1-2 fincanı geçmemelidir. Fazla kafein tüketimi özellikle alışkın olmayan kişilerde kalp çarpıntısına ve vücuttan su kaybına neden olduğu için yorgunluğu tetikleyebilir. Yemeklerle birlikte tüketildiğinde ise demirin emilimini olumsuz yönde etkileyebileceği için kansızlık riskini artırabilir. Bu nedenle yemeklerle birlikte değil, yemeklerden en az 1 saat önce veya sonra tüketilmelidir. Kolalı içecek ve çay tüketiminde de bu ilke göz önünde bulundurulmalıdır” şeklinde konuştu.
Yeterli ve öğün düzenine uygun beslenilmesinin öneminin altını çizen İAÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Gülgün Ersoy “Günlerin kısalmaya başlaması, yazdan kalma alışkanlıkla akşam yemeklerinin geç yenilmesine devam edilmesi, gece geç saatlere kayan öğünler mide ve bağırsak rahatsızlıklarına neden olabilir. Azar azar ve sık aralarla beslenme de bu dönemde oldukça önemlidir. Düzensiz beslenme ve uzun süreli açlıklar, kan şekerinin dengesiz yükselmesi ve düşmesine neden olabileceği için yorgunluğu daha da kötü hale getirebilir. Günde 3 temel öğün, 2 ara öğün ve gün içerisinde 4 saatten uzun aç kalmamaya özen gösterilmelidir” diyerek sözlerini tamamladı. İHA