Selçuk Üniversitesi (SÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yavuz Selvi, başkaları tarafından empoze edilen, insanları tembelliğe, tepkisizliğe, pasifliğe ve depresyona iten öğrenilmiş çaresizliğin toplumda "virüs gibi bulaşıcı" olduğunu belirtti.
Doç. Dr. Selvi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çaresizlik duygusunun bilerek ve düzenli şekilde ülkelere, topluluklara bulaştırıldığını savundu.
Çaresizliğin bir nevi öğretildiğini anlatan Selvi, kişiler ve toplumların bu düşünceyle baskı altına alındığını, "Küçüksün sen, küçük düşün" ve "Ne yapsan değiştiremezsin" mesajı verildiğini söyledi.
Öğrenilmiş çaresizliğin yeterli gelişmişlik seviyesine ulaşamamanın önemli nedenlerinden biri olduğuna dikkati çeken Selvi, şöyle devam etti:
"Toplumda virüs gibi yayılıyor ve bulaşıcı. Önemli işlerin ancak belirli insanlar tarafından başarılabileceği, olumsuzlukların düzeltilemeyeceği, gelecekte de büyük hedefler düşünülmemesi gerektiğine dair yoğun propaganda yapılmaktadır. Maalesef bu durum, çaresizliğin öğrenilmesini ve bulaştırılmasını sağlıyor. Öğrenilmiş çaresizlik, insanları tembelliğe, tepkisizliğe, pasifliğe ve depresyona itiyor. Motivasyonu düşürüyor, yanlışların devamına sebep oluyor. Büyük düşünmeyi engelliyor, karamsar tabloların oluşmasına neden oluyor."
"Başarı için öğrenilmiş çaresizliğin aşılması gerekir"
Başarı için kendine güven ve cesaretin yanında öğrenilmiş çaresizliğin aşılması gerektiğini vurgulayan Selvi, sıkça kötü örneklerin konuşulması yerine başarılı kişilerin hayatından söz edilmesi ve biyografilerinin okunmasının fayda sağlayacağını dile getirdi.
Selvi, geçmişte kendini geliştirme konusunda kötü tecrübeleri bulunan, engellenen, sürekli olumsuz konuşmalar yapılan, ailesi ve öğretmenleri tarafından kendini ifade etmesine izin verilmeyen, hayallerine burun kıvrılan kişilerin, öğrenilmiş çaresizliğe daha çok maruz kaldığını bildirdi.
Bu tür durumlarda sonucun karamsarlık, tembellik ve pasiflik olacağına işaret eden Selvi, şunları kaydetti:
"Bütün bunların sonunda isteksiz, ilgisiz, merak etmeyen, baştan yenilgiyi kabul eden toplumlar oluşturulur. Bu toplumlar kendini büyük olarak gösteren ülkelerin sosyal, sportif, ekonomik anlamda esiri olur. Öğrenilmiş çaresizliği yenmenin basit uygulanabilecek temel yolları vardır. Bunlardan biri kritik ve analitik düşünebilmektir. Öğrenciler ve toplumun küçük de olsa başarıları ödüllendirilmeli, her öğrenci ayrı ayrı motive edilmelidir. Gelecekte oluşabilecek olumsuzluklar, karşılaşılacak güçlükler yerine olumlu gelişmelerin, planların, projelerin gündeme getirilmesi gerekir. Çok çalışma ve motivasyonla insanın, çevrenin, toplumun değişebileceğine dair düşüncelerin ifade edilmesi, yazılması, paylaşılması, öğrenilmiş çaresizliğin kırılmasını sağlar."