Baharla beraber doğa uyanmaya başladı. Yeşermeye başlayan ağaçlar, bazıları için baharı müjdelerken, bazıları için alerjik sorunlar anlamına geliyor. Hayat kalitesini etkileyen bir sorun olan bahar ya da polen alerjisi, azımsanmayacak kadar çok insanı etkiliyor.
Türkiye’de sırasıyla ağaç, çayır, tahıl polenleri etkili oluyor. Bunlar en erken, ağaç polenleriyle ocak ayında başlıyor. Ardından sırasıyla devreye çayır polenleri ve tahıl polenleri giriyor. Tüm bu süreç boyunca insanlarda sayısız alerjik reaksiyon görülüyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Alerji ve İmmünoloji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İsmet Bulut, “Duyarlı insanlarda burunda dolgunluk, tıkanıklık, burun içerisinde kaşıntı, damakta ve boğazda kaşıntı, kulak içinde kaşıntı yakınmalarıyla seyreden alerjik nezle, alerjik rinite yol açıyorlar” şeklinde özetliyor.
Alerji, gözü de etkiliyor. Prof. Dr. İsmet Bulut, “Gözlerde kaşıntı, sulanma, akıntı gibi yakınmalarla seyreden alerjik konjoktivit, alerjik göz nezlesi dediğimiz tabloya yol açıyor. Bu ikisini tek tek olabildiği gibi sıklıkla birlikte de görebiliyoruz. Yani hastalar polen döneminde hem alerjik rinit, hem de alerjik konjoktivit tablosuyla kliniklerimize geliyor” diyor.
Önce teşhis sonra tedavi
Tedavi için öncelikle bir alerji polikliniğine başvurulması gerekiyor. Prof. Dr. Bulut, kendi kliniklerine alerjik yakınmalarla gelen hastalar için nasıl bir sürecin işlediğini şöyle anlatıyor:
“Hastaların duyarlı olduğu alerjenleri belirlemeye yönelik olarak, hazır alerjen solüsyonları ile alerji deri testi yapıp duyarlılıklarını belirliyoruz. Semptomları sorguladıktan hastalarımızın kanlarında, onlara has laboratuvar değerlendirmeleri yapıyoruz.”
Alerjiye neyin ya da nelerin sebep olduğunu saptamak, tedavi sürecinin ilk adımı. Prof. Dr. Bulut, tedavi süreci ile ilgili bilgiler de veriyor:
“Tespitin ardından alerjik ve göz nezlelerine yönelik ilaç tedavilerini düzenliyoruz. Onlara alerji önleyici ilaçlar reçete ediyoruz. Göz damlaları ve burun damlaları veriyoruz. Bunlar çoğu kez kortizon içeren ama uygulandığı alana etki eden, dolaşıma geçmeyen tedavi edici ilaçlar. Böylece yakınmalarını kontrol altına almaya çalışıyoruz.”
Alerji aşısı yapılıyor
Polene duyarlı olan hastalarda eş zamanlı olarak mevsimsel astım da görülebiliyor. Bu hastalara hava yolu üzerinde etkili olan ilaçlar uygulanarak alerjik durumları kontrol altına alınıyor.
Polen alerjisiyle baş etmek için ilaç tedavisi dışında seçenekler de mevcut. Bunun için öncelikle hastanın duyarlı olduğu alerjeni belirlemek gerekiyor. Prof. Dr. Bulut, “Alerjenleri duyarsızlaştırma, alıştırma tedavileri ve aşılar uygulayabiliyoruz” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
“Hastalar o mevsim geldiğinde bir daha aynı yakınmaları ya hiç yaşamıyor ya da minimal düzeyde yaşıyor. O dönemi semptomsuz geçirmelerini sağlayabiliyoruz. Bu şekilde her 100 hastanın 80’inde yakınmaları kontrol altına alabiliyoruz. Yine astım öncesi tabloyu yakalayıp, astım girişimini de tedavi edip önleyebiliyoruz. Bu çok önemli bir kazanım.”
Prof. Dr. Bulut, teşhis ve tedavi sürecini anlatırken bir noktanın altını çiziyor. Alerjinin, tedavi edilemez bir hastalık olmadığını söylüyor:
“Hastalarımız ‘Ben bu hastalığa mahkumum, bununla yaşayacağım’ diye düşünmesin. Alerji tedavi edilemez bir hastalık değil. Hastalıklarını kontrol altına alabiliyoruz. Alerjik rinitlerine astım eklenmesini engelleyebiliyoruz.”
Erken tedavi oldukça önemli
Alerjiler genellikle çok küçük yaşlarda ortaya çıkıyor. Bu hastalıkta genetik geçiş de söz konusu. Prof. Dr. Bulut, “Anne ve babanın her ikisinin alerjisinin olması, yüzde 60-80 oranında doğacak çocukların bu sorunla karşılaşacağı anlamına geliyor. Ebeveynlerden birinin alerjik olması da yine riski artırıyor” diyor.
Tedaviye erkenden başlanması son derece önemli. Prof. Dr. Bulut, bunun önemini şöyle anlatıyor:
“Erken çocukluk, genç erişkinlik, ergenlik sonrası dönemde tedavi edilmezse okul başarısızlığı, konsantrasyon güçlüğü, öğrenim güçlükleri, akademik başarıdaki yetersizlikler, yaşamın tümünü etkileyen olumsuz süreçlere etki ediyor. Hem çocuklarda hem de yetişkinlerde uyku problemlerine sebep oluyor. Sabahları yorgun kalkmak, işte başarısızlık ve üretkenliğin azalmasına yol açabiliyor.”