Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, biyoteknolojik ajanların sağlığın koruyucu, tanı koydurucu ve tedavi edici alanlarında kullanılabilmesinin çok geniş yelpazeye yayılan bir çalışma alanı açtığını belirtti.
Koca, "Bu alanda öncülüğü yakalayabilen ülkeler, bilimsel avantajlarının yanında halk sağlığında merhale kaydedecek ve önemli ekonomik kazanımlar elde edecektir. Bunu kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak görüyorum" dedi.
Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Sağlık Bakanlığı ev sahipliğinde, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı'nın (TÜSEB) bilimsel desteğiyle gerçekleştirilen 6. Türk Tıp Dünyası Kurultayı'nın açılış töreninde konuşan Koca, altı yıldan beri kesintisiz düzenlenen kurultayla alanında saygın bilim insanlarının bilgi ve tecrübelerini paylaştığı bir ortam oluşturmayı amaçladıklarını söyledi.
Bakan Koca, Türk tıp dünyasının, akraba toplulukların yayıldığı bilinen geniş bir coğrafyadan öte, kendini insanlığa hizmete adamış, yurduna gönül bağıyla bağlı her meslektaşının katkı verdiği bir küresel güç olduğuna inandığını dile getirerek, bir araya gelmek, birlikte olmak, aynı hedefe koşmanın bu gücü görünür kılacağını kaydetti.
Bu kurultayların bilinçli olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıl dönümünde yapıldığını vurgulayan Koca, Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir. Bunun içindir ki milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan zekasını, bilime bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, milli birlik duygusunu, her zaman ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek milli ülkümüzdür" sözlerini hatırlattı.
Koca, "Terörle mücadele etme ve sınır güvenliğimizi sağlamak uğruna şehitler verdiğimiz bugünlerde, bu seçkin toplulukta vücuda geldiğini gözlediğim dayanışma ve iş birliğiyle geleceğimizin inşası için birlikte davranma azim ve heyecanına, her zamankinden daha fazla muhtacız. İhtiyacımız olan bu ruha kurultaylarımızın katkısı olduğuna inanıyorum" diyerek, katılımcılara teşekkür etti.
Sağlık Bakanı Koca, son 16 yılda sağlıkta yaşanan dönüşüme işaret ederek, bu konudaki gelişmelere ilişkin bilgi verdi.
Koca, Türkiye'nin ilaca erişimde neredeyse rakipsiz olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
"Bu alandaki birikimimiz sayesinde, ihtiyaç halindeki ülkelere sağlık hizmeti götürmek için tereddüt bile etmedik. Komşu ülkelerde yaşanan çatışma ve savaşlardan kaçan 4 milyon sığınmacıya ülkemizde aynı seviyede hizmet vermek için seferber olduk. Ateş altında kalan, güvenli bölgelerde konuşlandırılan bölge halkına, kurduğumuz hastane ve sağlık tesisleri ile sağlık hizmeti götürdük. Bu konuda başta gelişmiş ülkeler olmak üzere tüm dünyanın ülkemizden alacağı önemli dersler olduğuna inanıyorum. Bununla birlikte insanımıza daha kaliteli sağlık hizmeti sunmak ve sağlıkta dünyaya açılmak için önümüze koyduğumuz büyük hedeflerimiz var. Sağlık turizminde dünyanın en çok tercih edilen ülkesi olmamızın önünde engel olmadığını düşünüyorum. Kurduğumuz Uluslararası Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi (USHAŞ) ile bu alanda yeni bir ivme kazanacağımızı umuyorum. Sağlık hizmetlerimizi en nitelikli düzeye en uygun maliyetle çıkartabilmek için sağlık teknolojilerini üretebiliyor olmamız gerekiyor. İlaç, aşı ve tıbbi cihaz üretiminde yerlileşme yönünde büyük gayretlerimiz var. Geçen sene yaşanan dalgalı ekonomik ortam ve yakın zamanda yaşadığımız jeopolitik gerginlikler göz önüne alındığında bu hususun ne kadar önem arz ettiği kolayca anlaşılabilir."
"Türkiye Genom Projesi resmen başladı"
Koca, ülkenin 21. yüzyıla birçok yönden hızlı değişimlerle girdiğini dile getirerek, demografik yapının hızla değiştiğini, kent nüfusunun arttığını, doğum hızının başta batı illerinde olmak üzere düşüşe geçtiğini, çok yakın geleceğin kendilerini önemli bir yaşlı ve bağımlı nüfus sorunuyla baş başa bırakacağını aktardı.
Bakan Koca, sağlık sisteminin önceliklerini ve kaynak tahsislerini bu değişime paralel olarak hızla dönüştürmek zorunda olduklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Artık önümüzde mücadele etmemiz gereken metabolik hastalıklar, kanser ve çeşitli organ sistemlerinin kronik hastalıkları bulunmaktadır. Maalesef bu hastalıkların çoğunun tedavisinde günümüz tıbbı aciz kalmaktadır. Ancak bulaşıcı olmayan hastalıklardan korunabileceğimizi, önleyemesek de daha ileri yaşlara taşıyabileceğimizi ve kontrol altına alabileceğimizi biliyoruz. Bulaşıcı olmayan hastalıkların yanı sıra viral enfeksiyonlar ve antibiyotiklere dirençli bakteri enfeksiyonları da toplum sağlığına tehditlerini giderek artıran durumlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Modern anlamda tıbbın gelişmesinde önce kimyasal ilaçlar mucize olarak sunulmuştu. Daha sonra ilaçların ve dezenfeksiyon tedbirlerinin kullanıma girmesiyle muhtelif girişimler ve cerrahi müdahaleler ümit veren yöntemler olarak lanse edildiler. Teknolojinin ilerlemesi ile fiziksel ajanlarla yapılan tanı ve tedaviler mucizeymiş gibi sunuldular. Günümüzde ise bütün bunların kıymetini bir kenara itebileceği iddiası ile biyoteknolojik çalışmalar ümit vadetmektedir. Biyoteknolojik ajanların sağlığın koruyucu, tanı koydurucu ve tedavi edici alanlarında kullanılabilmesi çok geniş yelpazeye yayılan bir çalışma alanı açmaktadır. Bu alanda öncülüğü yakalayabilen ülkeler, bilimsel avantajlarının yanında halk sağlığında merhale kaydedecek ve önemli ekonomik kazanımlar elde edecektir. Bunu kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak görüyorum. Öncelik verdiğimiz bu alanda, TÜSEB çatısı altında başlattığımız çalışmaların yarışta ön almamıza büyük bir yarar sağlayacağına inanıyorum."
TÜSEB'in Ar-Ge projeleriyle dışa bağımlılığı en aza indirerek ülke ekonomisine ve toplum sağlığına güçlü katkılar sağlamayı hedeflediğini vurgulayan Koca, metabolik hastalıklar, kişiselleştirilmiş tıp, ilaç geliştirme, aşı geliştirme alanlarında biyoteknoloji çalışmalarından beklentilerinin çok yüksek olduğunu anlattı.
Kurultayda yürütülecek çalışmaların bu beklentinin karşılanmasına yardımcı olmasını umduğunu söyleyen Koca, "Toplumsal ve teknolojik dinamiklerle sağlık hizmetlerinde oluşan ihtiyacın hızlı giderilmesi, biyoteknoloji alanındaki yatırımların artırılması ve bunların sonucu olarak ürüne dönüşebilen Ar-Ge çalışmalarının gerçekleşmesiyle mümkün olabilecektir. Bu nedenle gelişmiş ve gelişmekte olan diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de biyoteknoloji alanında yapılan Ar-Ge çalışmalarına ayrılan bütçeler her sene artmaktadır. Önümüzdeki yıllarda ise Ar-Ge çalışmalarına ayrılan payın artmasıyla geri dönüş hızının da artacağını öngörüyoruz" ifadelerini kullandı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bugün önemli bir çalışmanın başladığını iftiharla duyurmak istediğini belirterek, "Türkiye Genom Projesi 29 Ekim 2019 itibarıyla kapsamı genişletilerek resmen başlamıştır. Başta muhtelif kanser türleri ve nadir hastalıklar olmak üzere pek çok durumun koruyucu, teşhis koydurucu ve tedavi edici yönüne dair sonuçlar elde etmeyi hedefliyoruz" şeklinde konuştu.
Kaynak: AA