BASIN BÜLTENİ 1 ŞUBAT 2017
“Griptendir” sandığınız aslında...
SES KISIKLIĞINA YOL AÇAN 7 NEDEN
Ses kısıklığı sosyal yaşamı,hatta bazen profesyonel hayatı önemli derecede etkileyen ve herkesin hayatı boyunca en az bir kez yaşadığı bir problem. Kış mevsiminde genellikle üst solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle geliştiği için “griptendir” denilerek hafif alınabiliyor. Ancak “grip” gibi basit sebeplerin yanı sıra bazen yaşam kalitesini düşüren, hatta hayatı tehdit eden gırtlak kanseri gibi bazı hastalıkların ilk belirtisi de olabiliyor. Bu nedenle ses kısıklığının iki haftayı aşması durumunda mutlaka bir hekime başvurmak çok önemli. Acıbadem Taksim Hastanesi Kulak Burun ve Boğaz Uzmanı Dr. Ahmet Erdem Kılavuz, ses kısıklığının 7 nedenini anlattı, önemli önerilerde bulundu.
1.Üst solunum yolu enfeksiyonu
Üst solunum yolu, burun ve ağız girişinden soluk borusuna kadar olan geniş bir alanı kapsıyor. Bu bölgenin grip ve nezle gibi viral enfeksiyonları ya da bunların üzerine gelişen ikincil bakteriyel enfeksiyonlar, üst solunum yolunu döşeyen ve mukoza adı verilen özelleşmiş dokusunda ödem ile akıntılara sebep olabiliyor. Bu akıntılardan ses telleri dolaylı olarak etkilenebiliyor. Ayrıca bu enfeksiyonlar bazen “larenjit” adı verilen ve ses tellerinin kendisini doğrudan etkileyen bir tablo şeklinde ortaya çıkabiliyor. Bu durumların tümünde değişik şiddette ses kısıklığı gelişebiliyor. Üst solunum yolu enfeksiyonları komplike olmadığı durumlarda bir kaç gün içinde tedaviyle düzeldiğinde ses kısıklığı sorunu da ortadan kalkıyor.
2. Reflü
Reflü mide içeriğinin mide alt kapağındaki zayıflıktan dolayı yukarı yemek borusuna ve boğaza doğru çıktığı duruma deniyor. Mide içeriğindeki kuvvetli asit genellikle yemek borusuna doğru çıkıp bu bölgeyi rahatsız ediyor. Ancak bazen larengofarengeal reflü denilen durumda bu asidin daha yukarıya, gırtlak bölgesine ulaştığı da oluyor. Bu durumda asit maruziyetine alışık olmayan gırtlak ve ses telleri ciddi olarak etkilenip zarar görebiliyor. Bu da ses tellerinin yapısında bozulmalara yol açarak ses kısıklığı oluşturabiliyor. Yemek sonrası artan ses kısıklığı ve boğazda temizleme ihtiyacı geliştiğinde mutlaka Gastroenteroloji ve Kulak Burun Boğaz uzmanlarına muayene olmak gerekiyor.
3. Geniz akıntısı
Geniz akıntısı boğaza doğru inip rahatsızlık yaratabiliyor. Bu akıntıların altında yatan nedenler kronik sinüzit, sigara kullanımı veya allerjik burun iltihabı gibi durumlar ise hayat kalitesinde ciddi düşüşe sebep olabiliyor. Geniz akıntısı, boğazda takılma hissi, sürekli yutkunma ve boğaz temizleme alışkanlığına sebep olduğu gibi, bu akıntının daha aşağıya inmesi durumunda ses tellerini de etkileyip ses kısıklığına yol açabiliyor. Özellikle sabahları yoğun boğaz temizleme ihtiyacı duyulduğunda, boğazda takılma hissi ile beraber ara ara ses kısıklıkları yaşandığında, geniz akıntısının varlığı ve altta yatan sebebin tedavisi için mutlaka kulak burun boğaz uzmanına başvurmalı.
4. Ses tellerine ait nodül ve polipler
Sesin yanlış ve yoğun kullanımı ile sigara gibi sebepler ses tellerinde uzun vadede nasırlaşma (nodüller) ile lokal ödemin ilerlemesine bağlı küçük yumrular (polipler) oluşturabiliyor. Kulak Burun ve Boğaz Uzmanı Dr. Ahmet Kılavuz bu nodül ve poliplerin ses tellerinin titreşimlerini engelledikleri için ses kısıklığına neden olabildiklerini belirterek, “Bu durum özelikle sesini yoğun kullanan ses ve performans sanatçıları ile öğretmenler gibi meslek gruplarında daha sık görülüyor. Nodül ve poliplerin gerekli durumlarda cerrahi olarak tedavi edilmesinin yanı sıra, daha öncelikli olarak altta yatan yanlış ses kullanımını düzeltmek için ses terapistleri ve kulak burun boğaz uzmanları beraber çalışarak çözüm üretiyor” diyor.
5. Yanlış ses alışkanlıkları
Yanlış ses alışkanlıkları ses yapısının oturduğu ergenlik dönemi de dahil olmak üzere ses tellerinin fonksiyonel hareketlerini bozabiliyor. Ses tellerinin doğru kapanmasını ve titreşimlerini engelleyebileceği gibi ciddi durumlarda ses tellerinin yapısında da değişiklik oluşturarak ses kısıklığına yol açabiliyor. Ayrıca maç gibi ortamlarda sürekli bağırmanın veya konserlerde şarkılara yüksek sesle iştirak etmenin neden olduğu ses tellerindeki travma da ses kısıklığı oluşturabiliyor. Yanlış ses kullanımının öncelikli sebep olduğu bu durumlarda doğru ses terapisi sorunun üstesinden gelmede yardımcı olabiliyor.
6. Ses tellerine ait hareket bozuklukları
Ses tellerinin hareketini sağlayan kasları, bunun için özelleşmiş sinirler çalıştırıyor. Her iki ses teli için ayrı olan bu sinirleri etkileyen çeşitli durumlar ses tellerinin hareketlerini kısıtlayıp ses kısıklığına yol açabiliyor. Bu durumlar arasında çeşitli nörolojik bozukluklar, sinirin uzandığı yol boyunca siniri etkileyen çeşitli hastalıklar ve kitleler sayılabileceği gibi, bazen bu bölgeye yapılan, özellikle tiroid ameliyatı gibi cerrahi işlemler de etken olabiliyor. Ses tellerinin sinirine ait bozukluklardan şüphelenilmesi durumunda Kulak Burun Boğaz uzmanı, Nöroloji ve Göğüs Hastalıkları uzmanlarının ortaklaşa değerlendirilmesi sonucu tanı ve tedaviye ulaşılabiliyor.
7. Gırtlak kanseri
Gırtlak bölgesinin kanserleri genellikle sigara kullanımı, eşlik eden alkol kullanımı, genetik sebepler ve bazı viral hastalıkların etkisiyle oluşuyor. Gırtlak ve ses tellerini tutan bu tümörler ses tellerinin hareket ve titreşimlerini etkiledikleri gibi gırtlağın kas, sinir ve eklem yapısını da tutması durumunda da ses kısıklığına neden olabiliyor. Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Ahmet Erdem Kılavuz gırtlak kanserinin erken dönemde de belirti vermesi sayesinde erken tanı ve tedaviye olanak sağlayabilen nadir kanserlerden olduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor: “Dolayısıyla uzun süren ses kısıklıklarında özellikle yoğun sigara kullanımı öyküsü olan kişilerin hiç ertelemeden bir kulak burun boğaz uzmanına başvurmaları yaşamsal önem taşıyor. Erken dönemde tespit edilen gırtlak kanseri uygun tedaviyle tamamen iyileşebiliyor. Erken tanı ve tedavi ayrıca gırtlağın korunmasına ve kişinin sesini koruyabildiği tedavi çözümlerine de olanak verebiliyor. Bunların yanı sıra hastalığın erken tespiti kanserin bölgesel yayılımının ve akciğer gibi uzak organlara sıçrayabilmesinin de önüne geçiyor.”