Prof. Dr. Yılmaz, her yıl kasım ayında, akciğer kanseri konusunda toplumda farkındalığı artırmak amacıyla dünya çapında çeşitli çalışmalar yürütüldüğünü söyledi.
Bu çalışmalarda sigara ile mücadelenin çok önemli olduğunu vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Akciğer kanseri hakkında doğru bilinen yanlışlar da var. Bu yanlışlardan biri akciğer kanserinin sadece sigara içenlerin hastalığı olarak bilinmesidir. Tanı konan hastaların yüzde 50'si daha önce sigara içip bırakmış ve hiç sigara içmemiş bireyler. Bu grubun büyük çoğunluğunu sigarayı bırakan hastalar oluşturuyor. Bu yanlış algı tanı ve tedavi arayış sürecinde gecikmeye, sonuçta hasta, hasta yakınlarının yaşam kalitesinde bozulmaya neden oluyor. İnatçı öksürük, yorgunluk, nefes darlığı, iştahsızlık gibi belirtilerin göz ardı edilmemesi gerekiyor."
"Elektronik sigara riski artırıyor"
Akciğer kanserinin çağın diğer bir pandemisi olduğunu belirten Yılmaz, "Akciğer kanseri gelişimine neden olan en önemli risk faktörü sigara" dedi.
Prof. Dr. Yılmaz, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında akciğer kanser insidansı ve demografik verileri arasında belirgin farklılıklar gözlendiğini aktararak, şöyle devam etti:
"Gelişmekte olan Çin, Endonezya, Doğu Avrupa, Kuzey ve Doğu Afrika'da bildirilen sigara içme prevelansında artışa paralel olarak akciğer kanser insidansında artış bekleniyor. Tüm dünyada en yüksek sigara içme oranları gelişmekte olan ülkelerden bildiriliyor ve akciğer kanserine bağlı ölümlerin yarısından fazlası da bu bölgelerde meydana geliyor. Akciğer kanserinin etiyolojisinde başta sigara, tütün kullanımı ve pasif maruziyeti olmak üzere akciğerin inflamatuar, enfeksiyon hastalıkları, HIV enfeksiyonu, çevresel ve mesleki ajanlara maruziyet gibi çeşitli risk faktörleri rol oynuyor.”
Sigara ve pipo kullanımının da önemli risk faktörleri arasında olduğuna dikkat çeken Yılmaz, elektronik sigaranın, sigara bırakmada bir çözüm olmadığını hatta riski artırdığını bilmek gerektiğini belirterek, “Elektronik sigaraya bağlı akut akciğer hasarı, oldukça ağır, solunum yetmezliğine neden olan bir hastalık olup son yıllarda oldukça sık karşılaşılıyor" şeklinde konuştu.
"Sigaradan sonraki 5'inci yılda risk grafiğinde belirgin bir iniş oluyor"
Dernek olarak öncelikli hedeflerinden birinin sigara ile mücadele olduğunu dile getiren Yılmaz, "Bu anlamda sigaraya erken yaşlarda hiç başlanmaması ve içenlerin bırakması doğrultusunda çalışmak en önemli misyonumuz" dedi.
Yılmaz, pasif sigara maruziyetinin de önemli etmenler arasında yer aldığının altını çizerek, sigara içen bir bireyin tüm yaşamı boyunca sigara içmemiş bireye oranla akciğer kanseri geliştirme oranının 10 ila 30 kat daha fazla olduğunu söyledi.
Prof. Yılmaz, sigarayı bırakmanın kanser riskini düşürdüğü belirterek, “Ağır sigara içen bir bireyin riski yüzde 30'lara çıkarken, hiç sigara içmeyen bir bireyin akciğer kanserine yakalanma riski yüzde 1'den daha düşük. Kanser riski, sigara sayısı, sigara içme süresi ile de yakın ilişki gösteriyor. Sigarayı bırakmayı takiben 5'inci yılda risk grafiğinde belirgin bir iniş gözlenirken, 15'inci yıldan sonra yüzde 80-90 risk azalması söz konusu oluyor. Bu riskin sigara içmemiş bir bireyin grafik özelliğine hiçbir zaman gerilemeyeceği de akılda tutmak gerekiyor. Bu nedenle bu ölümcül hastalıktan korunmakta en önemli adım sigaraya hiç başlamamak, eğer kullanım söz konusu ise bırakmaktır" dedi.