Günümüz insanının yaşadığı en önemli sorunlarından biri olan stres, tüm vücudu olumsuz etkiliyor. Başa çıkılamadığı noktada da hayat kalitesini düşüren pek çok soruna, hatta hastalığa yol açıyor. Mide ve dolayısıyla sindirim sistemi stresin en fazla etkilediği bölgelerden biri.
Aşırı stres sindirim sistemini nasıl etkiliyor? Stres kaynaklı sorunların önüne geçmek için neler yapılması gerekiyor? Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Banu Kara merak edilen soruları yanıtladı.
“Acaba stresten mi?”
Stresin sağlık üzerindeki etkilerinin önceden sadece hekimler tarafından fark edildiğini ancak özellikle son dönemde hastaların da “acaba stresten mi?” diye düşünmeye başladığını ifade eden Prof. Dr. Kara, “Kişinin stresle baş etme yolları, vücudunun strese karşı verdiği fizyolojik yanıt önemli. Her bireyde mide rahatsızlığı gelişmiyor. Kişinin stresli dönemde edindiği birtakım alışkanlıklar ya da bu alışkanlıklardaki artış da buna zemin hazırlayabiliyor" diyor.
Prof. Dr. Kara, günlük hayatta yaşanan stresin vücuda yansımasına ilişkin şöyle konuşuyor:
“Tek başına stresin kişinin şikayetlerini artırdığını düşünmemeliyiz. Kişinin strese verdiği fizyolojik yanıtı ve altta yatan nedenleri bir bütün olarak düşünmek lazım. Çünkü bu sürece eşlik eden diğer alışkanlıklar, örneğin yoğun baş ağrısı nedeniyle fazla ağrı kesici kullanımı, sigara içmiyorken başlaması, düzensiz yemek yeme alışkanlığı edinmesi, hazır gıdaların tüketiminde artış gibi faktörler de etkili oluyor.”
Gastrointestinal sistem de etkileniyor
Stres midede tahrişlerden ülsere kadar uzanan çeşitli rahatsızlıklara sebebiyet verebiliyor. Ayrıca gastrointestinal sistemde stresin de etken olduğu bir hastalık grubunun olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kara, bu hastalıkların artışında stresin etkisi olduğunu ifade ediyor.
Stres kaynaklı ya da stresin tetiklediği hastalıklar sadece midede değil, tüm gastrointestinal sistemde kendini hissettiriyor. Bu noktada önemli olanın, stresin kişi üzerinde oluşturduğu fizyolojik değişimin düzeyi olduğunu belirten Prof. Dr. Kara şöyle konuşuyor:
“Burada biz hekimlere düşen görev, hasta bir şikayetle geldiğinde bu strestendir demeden önce, bulguları değerlendirmemiz. Alarm bulguları olarak tariflediğimiz istemsiz kilo kaybı, inatçı kusma, 55 yaş üzerinde yeni başlayan şikayetler, kansızlık gibi durumlar eşlik ediyorsa önce ciddi bir değerlendirmeye gitmek lazım. Önemli olan gerçekten ayırıcı tanıyı yaptıktan sonra elimizde sadece stres kaldıysa bunun üzerinden konuşup, bununla ilgili hastaya nasıl yardımcı olabileceğimizi planlamak.”
Stres kaynaklı olduğuna hekim karar vermeli
İşin bir de hasta boyutu var. Bu noktada hastaların bu durumlarda nasıl bir yol izlediği de önemli. Öncelikle her rahatsızlığı strese yormak uzmanlara göre doğru değil. Prof. Dr. Kara, yaşanan sağlık sorununun stres kaynaklı olup olmadığına hekimin karar vermesi gerektiği vurguluyor:
“Bazen şikayetlerimizi çok küçümseriz bazen de abartılı algılarız. Vücudumuzda eğer normalin dışında bir şeyler yaşanıyorsa, örneğin bağırsak alışkanlıklarında değişiklik başladıysa, kilo kaybı varsa... ‘Şuna kızdım, buna kızdım, işim çok yoğun, strestendir’ demek yerine bunu değerlendirmek adına hekime başvurmak, bir kereliğine bile olsa bu şikayetlerin farklı bir nedeni olmadığını öğrenip sonra yolumuza devam etmek daha doğru.”
Stresle bağlantılı hastalıklar yoğun olarak çalışma ve sosyal hayatın içinde olan kişilerde daha fazla görülüyor. Ancak yaşlılar ve çocuklarda da aşırı stres bulgularına rastlanıyor. Uzmanlar, sağlık sorunlarına yol açmaması için streslerini azaltacak hobiler edinmeleri gerektiğini ifade ediyor.