Türk bilim insanlarınca, tüp bebek tedavisinde embriyonun sağlıklı olup olmadığını anlamak için yapılan fiziki müdahalede oluşabilecek hasarı önlemeye yönelik yeni teknik Türkiye'ye taşındı.
Yeni uygulamayla, embriyodan beşinci günde alınan sıvıdan DNA incelemesi yapılarak, mekanik hasar etkisi nedeniyle embriyonun anne rahmine tutunma aşamasındaki olumsuz etki ortadan kaldırılmaya çalışılacak.
Ankara Üniversitesi (AÜ) Kadın Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Sönmezer ile Gazi Üniversitesi Tıbbı Genetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Ergün çalışmaya ilişkin bilgi verdi.
Prof. Dr. Sönmezer, genetik, kan ve bağışıklık sistemini ilgilendiren birçok hastalığın tanı ve tedavisinde, genetik teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte önemli ilerlemeler elde edildiğini söyledi.
Birçok çiftte giderek artan oranda görülen ve önemli bir sorun olan kısırlıkta (infertilite) genetik tanı yöntemleriyle başarılı sonuçlar elde edildiğini dile getiren Sönmezer, bu şekilde sağlıklı embriyoların saptanması ve bu embriyoların transferiyle sağlıklı nesiller yetiştirmenin mümkün olduğunu belirtti.
Tüp bebek yöntemiyle oluşturulan embriyoların sağlıklı olup olmadığının, döllemeden sonraki üçüncü ya da beşinci günde alınan örneklerle tespit edilebildiğini söyleyen Sönmezer, "Bu işlemlerin pratikte gösterilememiş olmasına karşın, özellikle deneyim eksikliği söz konusu olduğunda teorik olarak mekanik hasar etkisi nedeniyle embriyonun anne rahmine tutunma aşamasında olumsuz bir etkisi ortaya çıkabiliyor." dedi.
Türk bilim insanlarından yeni çalışma
Bu süreçlerde embriyonun mekanik zarar görmesinin azaltılabilmesi için son yıllarda bilimsel çalışmalar yapıldığını aktaran Sönmezer, bunlardan birisini de Türk hekimlerinin Türkiye'ye taşıdığını söyledi.
Gazi Üniversitesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergün, uzman embriyolog Gamze Bilgili ve embriyolog Aykut Gürel ile çalışma yaptıklarını anlatan Sönmezer, çalışmanın ilk sonuçlarının başarılı olduğunu aktardı.
Sönmezer, "Preimplantasyon Genetik Tanı Amacı ile Blastokist Sıvısından DNA Analizi" başlıklı uygulama hakkında şu bilgileri verdi:
"Dondurma teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte embriyo ve yumurta dondurma işlemleri son yıllarda oldukça sık ve başarılı bir şekilde uygulanıyor. Beşinci güne ulaşan ve 'blastokist' adı verilen embriyoların dondurulması sırasında standart olarak öncelikle embriyo içerisindeki sıvı alınıyor ve daha sonra bu embriyolar özelleşmiş teknolojiler kullanılarak donduruluyor.
Atılan bu sıvı içinde de embriyoya ait DNA materyali olduğu ve bu materyalin incelenmesinin diğer standart tekniklerle benzer sonuçlar verebileceği gösterildi. Bu çalışma henüz standart tekniğin yerini almayan öncül bir çalışma olmakla birlikte, benzerleri dünyada bazı ileri merkezlerde de yürütülüyor. Tekniğin geliştirilerek standart hale gelmesiyle, genetik hastalıklar, kan hastalıkları veya bağışıklık sistemi hastalıkları taşıyan ailelerin tüp bebek yöntemleri ile daha güvenli bir şekilde sağlıklı bebeklere sahip olabilmeleri sağlanacak."
Prof. Dr. Sönmezer, bunun yanı sıra preimplantasyon genetik tanı teknolojilerinin, standart kısırlık tedavisinde ikiden fazla tüp bebek başarısızlığı olan çiftlerde veya 38 yaşının üstündeki kadınlarda tüp bebek başarısının arttırılması amacıyla ve bazı tekrarlayan gebelik kayıplarının tedavisinde kullanıldığını da ifade ederek, "Bu grup hastalarda da teknoloji geliştirildiğinde, embriyonun daha az etkilenme olasılığı nedeni olan bu yöntem kullanılabilecek." diye konuştu. AA