Takdim yazısını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kaleme aldığı, Osmanlı Devletinden bugüne tütün mevzuatının, tütünle mücadeleye ilişkin 2008'de yürürlüğe giren kanunun mimari olarak görülen Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl tarafından aktarıldığı, "Geçmişten Günümüze Tütün ve Tütün Ürünleriyle Mücadele Yolculuğu" başlıklı kitap, okuyucuyla buluştu.
Sağlık Bilimleri Üniversitesinin ilk yayını olma özelliği de taşıyan, tütün ve tütün ürünleriyle mücadele mevzuatının kronolojik tarihçesinin ele alındığı eser, Başbakanlık Osmanlı Arşivindeki belgeler taranarak hazırlandı.
Kitabın takdim yazısında, dünyada ekonomik gelişmeyle bağımlılığa yol açan madde kullanımı arasında yakın ilişki olduğunun görüldüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu artışın en büyük sebebinin, her şeyi araçsallaştıran, maddeyi merkeze alan pozitivist anlayışın, insani ve vicdani değerlerin önüne geçmesi olduğuna işaret etti.
Erdoğan, günümüzde karşılıklı saygı, hoşgörü, diğerkamlık, yardımlaşma gibi insani ve ahlaki hasletlerin ciddi biçimde erozyona uğradığına, ihmal edildiğine şahit olunduğunu vurgulayarak, "Oysa toplumsal hayatın devamı, öncelikle o toplumu oluşturan fertlerin akıl, ruh ve beden sağlıklarının korunmasına bağlıdır. Bir ülkenin, milletin en büyük zenginliği beden ve ruh sağlığı yerinde nesillere sahip olmasıdır. Gençlerimiz, çocuklarımız ne derece zinde, sağlıklı olursa ülkemizin geleceği de o kadar parlak olur." ifadelerini kullandı.
Kadim devlet geleneğinin, Şeyh Edebali'nin "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" düsturu üzerine inşa edildiğini aktaran Erdoğan, bu anlayış doğrultusunda Anayasanın 58. maddesinin "Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır" hükmüyle devlet idaresine ağır bir sorumluluk yüklediğine dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek 12 yıllık Başbakanlığı döneminde, gerekse Cumhurbaşkanı olarak, anayasanın söz konusu maddesinin gereğini hakkıyla yerine getirmeye çalıştığını belirterek, 79 milyon vatandaşın tamamının bilhassa da bu ülkenin geleceğinin teminatı olan çocukların ve gençlerin, bedenen ve ruhen sağlıklı bireyler olarak yetişmeleri için büyük çaba gösterdiğini kaydetti.
"Geçtiğimiz 4 yılda, 15 yaş üzeri sigara kullanımı 2,2 milyon düştü"
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile gerçekleştirilen iş birliği sayesinde tütün kullanımının azaltılması konusunda önemli adımlar attıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu doğrultuda WHO'nun 2003'te Türkiyeyi "Tütün kontrolü politikalarında lider ülke" olarak ilan ettiğini hatırlattı.
Erdoğan, "Nitekim veriler tütün kullanma sıklığında toplamda yüzde 13,4'lük bir azalma yaşandığını ve sadece geçtiğimiz 4 yılda, 15 yaş üzeri nüfusta sigara kullanımının sayısının 2,2 milyon düştüğünü gösteriyor. Alınan bu başarılı sonuçta seferberlik ruhuyla yapılan çalışmalarının yanında, 2008 yılı Ocak ayında çıkardığımız 'Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesi Kanunu'nun da önemli payı vardır." değerlendirmesinde bulundu.
Tütün ve zararlı alışkanlıklarla mücadelenin, sadece idarecilerin vazifesi olmadığını ifade eden Erdoğan, takdim yazısını şöyle tamamladı:
"Bu aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarımızın, kamu kurumlarımızın, üniversitelerimizin, kanaat önderlerimizin, sanatçı ve sporcularımızın el ele sürdürmeleri gereken ortak bir mücadeledir. Bu konuda özellikle ailelerimize ve öğretmenlerimize özel bir sorumluluk düştüğüne inanıyorum. Ellerinden tutulmayan, başları okşanmayan, kendilerine bir istikamet, aydınlık bir istikbal çizilmeyen çocuklar ile kendilerine sahip çıkılmayan gençler, iç dünyalarında oluşan boşluğu maalesef çoğu zaman zararlı alışkanlıklarla kapatmaya çalışıyor. İnancından kopuk, tarihini bilmeyen, medeniyet değerlerinden bihaber nesillerin bu milletin kıyametinin işaretleri olduğunu unutmamalıyız. Bu düşüncelerle tütün ile mücadelenin tarihini inceleyen bu kitabın, tütün kullanımının azaltılması çabalarına katkı sağlayacağına inanıyorum. Sigaraya karşı yürüttüğüm mücadeleye en büyük desteği verenlerin başında gelen kitabın yazarı Prof. Dr. Cevdet Erdöl'ü tebrik ediyorum."
"Tütünle mücadele insanlık tarihi kadar eski"
Kitabın yazarı Prof. Dr. Erdöl de kaleme aldığı Ön söz bölümünde, insanoğlunun kullandığı geçici keyif verici maddelerin tarihinin insanlık tarihi kadar eski ve alkol, uyuşturucu gibi çeşitli maddelerin yanında tütünün de bunlardan biri olduğunu aktardı.
Prof. Dr. Erdöl, "Kendisi keyif alırken etrafındaki kişileri de dumana ve dumanın sebep olduğu kanser, kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere pek çok menfi etkiyle karşı karşıya bırakma, şüphesiz bir hak ve özgürlük olarak tanımlanamaz. Kapalı mekanlarda tütün kullanılmasının yasaklanmasının kanuni bir düzenleme olarak, TBMM'ye sunan ve bu kanunun uygulanmasındaki süreçleri düzenleyen bir kişi olarak, toplumda bu tür düzenlemelerin nasıl bir dirençle karşılaştığını gayet iyi bilmekteyim. Bu direncin ana sebebi, tütün kullananların burada bencilliğinden çok tütün tüketiminden nemalanan kesimin ve endüstrinin ekonomik kayıpları için duyduğu kaygıdır." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Erdöl, sözlerini "Tüm dünyada tütün ile mücadele denildiğinde akla gelen ilk lider olan Cumhurbaşkanımıza insanlığa yaptığı sayısız katkının yanında, tütünle mücadelede bizlerle beraber olduğu ve bu kitaba takdim yazma lütfunda bulunduğu için minnettarlığımı ifade ederim." sözleriyle tamamladı.
İlk yasak Sultan I. Ahmed döneminde getirildi
Kitapta yer alan bilgilere göre, tütünle hemen hemen Avrupa ile aynı tarihlerde tanışmış olan Osmanlı coğrafyasında tütün yetiştirilmeye, tüketilmeye ve ticari bir araç olarak kullanılmaya başlandı.
Osmanlı Devletinde, ülkeye girişinden kısa bir süre sonra Sultan I. Ahmed tarafından bazı gerekçelerle tütün üretilen bölgelerde ekilmesi ve kullanılması yasakladı. Osmanlı döneminde bilinen en büyük yasaklama ise 1631'de Sultan IV. Murad tarafından yapıldı. Arşiv kaynaklarına göre, Sultan IV Murad, bu tarihten öncede tütünün yasaklanmasını öngören birkaç ferman daha çıkardı.
Toplu taşıma vasıtalarında seyahat eden ve tütün içmeyen yolcuların haklarını korumak için hazırlanan ilk ve en kapsamlı düzenleme de yine 1872'de yapıldı.
Bunların ardından 1934'te doktorlara sigara reçete etme yetkisi veren "Sigara için hastalara tabibin yazdığı sayıda sigara verilir" kanunu 2007'de yürürlükten kaldırıldı.
Öte yandan, "Tütün içenlere günde 10 gramı geçmemek üzere tütün istihkakı ilave edilebilir" başlıklı kanunla, daha önce tütün içen askerlere günlük 10 grama kadar tütün verilebilmesini, başkumandanın inisiyatifine bırakan bu kanun, bilahare değiştirilmek suretiyle askerlerin tümüne günde 10 gram tütün veya 10 adet sigara verilmesini adeta mecburi hale getirdi.
Cumhuriyet dönemi ilk kanun 1996'da yürürlüğe girdi
Tütün kontrolü amacıyla Kırklareli mebusu Dr. Fuat Bey tarafından 1926'da TBMM'ye sunulan teklif çeşitli gerekçelerle kabul edilmedi. Aynı teklif, 1929'da yenilenerek yeniden sunuldu. Ancak bu teklif de reddedildi.
Türkiye'de tütünle mücadele amacıyla hazırlanan ve kanun haline gelen ilk metin ise üç ayrı teklifin birleştirilmesi suretiyle oluştu. Teklifin TBMM'de 1991'de kanunlaşmasının ardından, dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından veto edilerek, onaylanmadı. Daha sonra 1992'de yeniden hazırlanarak Meclise sunulan teklif de görüşülmeden rafa kaldırıldı.
Bunun ardından, 1996'da yeni bir kanun teklifi daha verilerek, "Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun" başlığıyla 4207 sayılı kanun yürürlüğe girdi.
Bu anlamda atılan en önemli adımlardan WHO'nun 56. Asamblesinden Tütün Kontrol Çerçeve Sözleşmesinin kabul edilmesi oldu. Bu sözleşmenin 2004'te TBMM'de kabul edilmesiyle Türkiye'de de yeni bir dönem başlamış oldu. Bundan alınan cesaretle, milletvekilleri Cevdet Erdöl, Atilla Başoğlu, Sedat Pekel tarafından 2005'te sunulan teklif yine kanunlaşamadı.
Daha sonra dönemin Başbakanı Erdoğan'ın Ulusal Tütün Kontrolü Programında yaptığı konuşmadan kısa bir süre sonra Erdöl tarafından TBMM'ye sunulan kanun teklifi yasalaşarak, Türkiyeyi tütünle mücadelede dünyada örnek ülke konumuna getirdi.