Açık 4.1ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Sağlık
TRT Haber 22.03.2022 09:11

Uyku düşmanı ekranlar

Yoğun geçen bir günün ardından eve geldiniz. Günün yorgunluğunu atmak, belki bütün gün izlemek için beklediğiniz diziyi veya filmi açıp koltuğa kuruldunuz. Sahneler akarken gözleriniz ağırlaştı ve uykuya daldınız… Film aslında burada kopuyor.

İyi ve kaliteli bir uykunun insan vücudunda oldukça olumlu etkileri var. Zira uykuya daldığınızda vücut sistemli yavaşlayarak rahatlar, uyku vücuda canlılık, zindelik katar. Fiziksel olarak iyi hissedersiniz ve bu tüm sosyal hayatınıza etki eder. Peki, bu kadar önemliyken uykuya hak ettiği değeri veriyor muyuz?

Eğer ekran başında uyumak gibi bir alışkanlığınız varsa bunun yanıtı olumsuz.
Yani bir şeyler izlerken uykunuz gelirse bir tercih yapmanız gerekiyor. Uzmanlara göre tercihinizi kaliteli uyku için uygun ortamı sağlamaktan yana kullanmanız hayati önem taşıyor. 

Kaliteli uyku yoksa sağlık sorunları var

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Nilüfer Kale İçen, uykunun nörolojide ayrı bir şekilde incelenen, bir kişinin sağlığını hemen hemen her alanda etkileyen, bu sebeple son derece özen gösterilmesi gereken bir ihtiyaç olduğunu söylüyor.

“Televizyon karşısında uyumak bizim biyolojik saatimizi bozan bir etken. Çünkü sürekli bir ses kirliliği, bunun dışında da sürekli bir ışık ortamı içerisinde belki uykuya dalmada o kadar sorun olmasa bile, uyku düzeninin devamlılığında problemler ortaya çıkacaktır.”

Çevrenizde şöyle şeyleri sıkça duyuyorsunuzdur: “Ses olması uyumama yardım ediyor”, “Bir şey izlemeden uyuyamam”, “Televizyon karşısında kestirmek çok keyifli”… Ya da belki siz de böyle düşünenlerdensiniz. Ancak İçen’e göre bu davranışın bir bedeli olabilir.

“Bu kişilerde gün içerisinde sürekli bir yorgunluk, bunun sonucunda da performansta düşme, dikkatte azalma, hafıza sorunları gelişebiliyor. Bunlar da sonunda bazı psikolojik depresyon gibi sorunlarla karşımıza gelebilmekte. Bunun dışında yeterince karanlık olmadığı için beynin salgıladığı çeşitli kimyasal maddeler, bunların içinde özellikle melatonin gibi çeşitli maddeler var çok önemli, bunların salınımında sorunlar ortaya çıkmakta.”

Bu sorunlar kendisini psikolojik ve bedensel rahatsızlıklar olarak gösterebiliyor.

“Bu sorunlar ortaya çıktığında ve  melatonin salınımıyla ilgili hormonel dengesizlikler geliştiğinde, obezite ve kilo alma ortaya çıkabiliyor. Tabii bunların hepsi bir zincir... Tansiyon yükselmesi, kalp hastalıkları, inme gibi çeşitli risk faktörleri yine ortaya çıkabiliyor hastalarda.”

“Biyolojik saat içerisinde melatonin hormonu salgılanıyor.”

Peki, uykusuzluk bunca sağlık sorununa neden olabilir mi? Vücudumuzun, durmadan çalışan zihnimizin, organlarımızın biraz mola vermesi oldukça hayati. Uyku da bu mola için tek fırsat. Uyku neden hafife alınmamalı? Prof. Dr. İçen şöyle anlatıyor:

“Bizim bir saatimiz var, biyolojik saatimiz var sirkadiyen ritim dediğimiz. Bu saatin içerisinde özellikle karanlıkta ve gecenin ilerleyen saatlerinde melatonin salgılanıyor. Bu büyüme hormonuyla ilişkili olup, aslında antioksidan etkileri de olan vücudumuz için önemli bir madde. Bunun salınımında bozukluklar olduğunda o zaman tabii ki bunun yansımaları olacak.”

Televizyon karşısında iyi bir uyku mümkün mü?

Bu sorunun kısa yoldan cevabı; hayır. Bu alışkanlığın size bir zararı olmadığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Uzmanlar, uykuya dalmayı başarsanız bile ekran karşısında oldukça bunun düzenli bir uyku olmayacağı görüşünde.

“Eğer biz salonda, koltukta işte elimizde ipadimiz, telefonumuz, televizyonumuz açık bir şekilde uyumaya çalışırsak, uykuya dalmamız sorun olmasa bile, yine düzenli bir uyku olmayacak. Sık sık uyanacağız. Bunların hepsi uyku kalitemizi bozacak. Uykunun gerçekten bölümleri var. İlerleyen dönemlerde derin uykuyu yaşıyoruz. REM uyku problemleri ortaya çıkabiliyor. Hastaların rüyalarını gördüğü dönemleri oluyor. Daha sonra yavaş yavaş tabii insanlar belirli bir saat uyku aldıktan sonra uyanıyorlar. Uyanıklığa geçiyorlar.”

Nasıl uyumalıyız?

Sıralanan sağlık problemlerine davetiye çıkarmak istemiyorsanız, yapılması gerekenler aslında belli:

“Genellikle uyku erişkinlerde 7-8 saat, çocuklarda da 9-10 saat gibi olmalı. Yani düşünüldüğü kadar basit bir durum değil uyku. Çok önemli ve bizim hayatımızı etkileyen, bizim dinlenmemizi sağlayan, organlarımızı yavaşlatarak sakin bir şekilde onların da dinlenmesini sağlayan bir dönem aslında. Uyku kalitemiz bozulduğu sürece, bazı hastalıklar, psikolojik sorunlar devreye girecektir. Kişinin yaşam kalitesi bozulacaktır. Bu açıdan uyku kalitesini sağlamak için uyku hijyeni dediğimiz bu koşulları sağlamamız lazım.”

Uyku için gerekli koşulları sağlamaya öncelikle ışık ve gürültü kaynaklarından kurtularak başlamak gerekiyor. Yani uyurken bir şeyler izlemek yerine yapılabilecekleri Prof. Dr. İçen şöyle sıralıyor:

“Pijamalarımızı giyeceğiz, yatağımıza uzanacağız, öncesinde belki ılık bir süt içebiliriz. Kitap okuyabiliriz, loş bir ışıkta hafif bir müzik dinleyebiliriz. Ama muhakkak perdelerimizi kapatacağız. Karanlık bir ortam sağlayacağız. Bu şekilde uykuya dalacağız. Televizyon karşısında, koltukta, soğuk bir ortamda, üşüyeceğimiz bir ortamda, sık sık uyanacağımız bir ortamda uykuya dalmak gerçekten, belki dalmayı sağlayacaktır ama uykunun devamlılık ve düzenini sağlamayacaktır. Yeterli karanlık bir ortam olmayacağı için, melatonin gibi maddelerin salgılanması olmayacaktır. Gürültü olduğu için beynimiz hala alarmda olacaktır ve yeterince uykuya dalmamız sağlanamayacaktır. Bunlar da bize çeşitli psikolojik ya da bedensel hastalıklarla dönecektir. Bu açıdan uyku kalitemize dikkat etmemiz gerekiyor.”

Kurgu: Cihan Karaahmetoğlu
 

ETİKETLER
Sıradaki Haber
Aortu yırtılan hasta yapay damarla yaşama tutundu
Yükleniyor lütfen bekleyiniz