COVID-19 pandemisi boyunca uygulanan sıkı tedbirlerin gevşetilmesi ve kış aylarının gelmesi, mevsimsel hastalıkları beraberinde getirdi. Birçok virüs aynı anda kendisini göstermeye başladı. Haliyle hastanelerde de yoğunluk var. Özellikle de acil servislerde. Nüfus bakımından İstanbul’daki hastaneler iş yükünü sırtlar vaziyette.
“Acil servislere başvurular yüzde 100 arttı”
Avrupa yakasının büyük hastanelerinden Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Gökhan Tolga Adaş, mevsimsel hastalıklardan kaynaklı bu tabloyu kasım ayından öngördüklerini söylüyor. Bu nedenle ek klinikler açtıklarını belirtiyor. Bu düzenlemelerle yoğunluğun olumsuzluk yaşatmadığını vurguluyor.
Başhekim Prof. Dr. Adaş, solunum yolu enfeksiyonlarının acil servislere başvuru sayısını arttığını şu sözlerle aktarıyor:
“Örneğin yazın çocuk dahil tüm acil servislere başvuru ortalama bin-bin 500 kadarken bugün 3 bin’i bulabiliyor. Yani yüzde 100 bir artış oluyor. Bizde 3 bin 200, 3 bin 300’lere kadar çıktığı oldu. Tabii burada hem erişkin acile gelen enfeksiyon hastalıkları hem de çocuk bölümüne gelen çocuk enfeksiyonu hastalıkları bunu artırıyor.”
“Gözlemlerimiz üst solunum yolu enfeksiyonu 4-5 virüsten yayıldı”
Anadolu yakasının en büyük hastanelerinden Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Alpaslan Tanoğlu, hem yetişkin hem çocuk acil servislerinde büyük yoğunluk olduğunu söylüyor. Tanoğlu, “Son iki aydır 3’lü bir salgın gibi bahsediyoruz ama yakın zamandaki gözlemlerimiz aslında bu üst solunum yolu enfeksiyonunun sadece 3 virüsten kaynaklanmadığı, 4-5 virüse de çıktığı yönünde” diyor.
Başhekim Doç. Dr. Tanoğlu, yetişkin ve çocuk olmak üzere günlük ortalama 3 binin üzerinde hastanın acil servislere başvurduğunu belirtiyor. “Bu hastaların büyük çoğunluğunu solunum yolu hastalıkları şikayetiyle gelenler oluşturuyor. Yaz aylarına göre hasta sayımızda yüzde 40 civarında bir artış olmuştur” şeklinde konuşuyor.
“Başvurularda yüzde 20 artış var”
İstanbul’un köklü hastanelerinden Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Özgür Yiğit, kasım ayı ile birlikte yoğunluğun başladığını belirtiyor. “Üst solunum yolu enfeksiyonları şikayetiyle gelen hasta sayısında yüzde 20 civarında artış var. Hastaların durumu ağır olduğu için poliklinik randevusu bekleyemiyorlar ve acil servise koşuyorlar” diyor.
Hastanenin yeni yerleşkesi şehir merkezinden uzak. Bu nedenle acil servise başvuru sayısı diğerlerine kıyasla daha az. Ancak hasta sayısındaki artış yine yüksek. Başhekim Yiğit artışı şöyle anlatıyor:
“Yazın acil servise 40-50 hasta gidiyorsa, şimdi 100-200 civarında üst solunum yolu şikayetiyle başvuran hasta var. Sayı artmış durumda. Yaza göre 2-3 kat daha fazla tabii.”
En çok hangi virüs görülüyor?
Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Adaş, sevindirici bir gelişme olarak COVID-19’un eskisi kadar ağır görülmediğini ve ölüme yol açmadığını ifade ediyor. Onun dışında görülen iki virüse dikkati çekiyor:
“Nezle yapan rinovirüs (rhinovirus) dediğimiz virüs ailesi var. Bu eskiden beri bilinen bir şey. Bir de influenza yani bildiğimiz grip var. Bunun A ve B formu var. İkisini de biz şu an görüyoruz. Şimdi bizim belki burada biraz daha farklı gördüğümüz bunların birleşik bir şekilde de karşımıza çıkması.”
Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Tanoğlu da COVID-19’da anlamlı bir artış görülmemesini sevindirici bir gelişme olarak nitelendiriyor. Mevsimsel olaraksa influenza A ve B virüsünün ön planda görüldüğünü,, daha sonra ise RSV virüsü ile rinovirüs (rhinovirus) ile karşılaştıklarını söylüyor.
Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Yiğit ise kendilerine en çok rinovirüs (rhinovirus) şikayetiyle gelen hastalar olduğunu söylüyor. Ardından en çok influenza A ve B hastalarının başvurduğunu belirtiyor. COVID-19 vakalarının ise üçüncü planda yer aldığını dile getiriyor.
Mevsimsel salgının seyri ne olacak?
Solunum yolu hastalıklarının önüne geçmenin başlıca yolu da tedbirlerden geçiyor. Adaş’a göre salgın bir plato çizdi. “İnsanlar tedbirlere dikkat etse o plato otomatik olarak düşer. Bu hasta grubu yüzde 47 azalır” diyor ve şubat ayını işaret ediyor.
Tanoğlu’na göre de şubat ayından itibaren rahatlama olabilir.Onun için de ocak ayında kişisel tedbirlerin gözden geçirilmesinde fayda var.
Yiğit ise hastalığın süresine dikkati çekiyor. Önceki yıllarda 5 gün ila 1 hafta süren hastalığın bu sene 2 hafta sürebildiğini vurguluyor. “Çok daha kötü olacağını zannetmiyorum ama yine de tedbirli olmak, önlem almak lazım” diyor.