Ağır hastalık, kaza gibi olaylarda hastanın yakınlarının yolculuğu artık yoğun bakım ünitelerinin kapısında bitmeyecek. Sağlık kuruluşlarında en önemli problemlerden biri olan yoğun bakım kapısındaki bu gerilim, basit ancak etkili bir proje ile son buluyor.
Yoğun bakım alanında hem hastaların genel durumları hem de yüksek enfeksiyon riski nedeniyle hasta yakınlarının bu alana girmesi yüksek risk teşkil ediyor. Bu nedenle hasta yakınları sadece sağlık görevlilerinin vereceği bilgilerle avunmak zorunda kaldıkları hassas bir dönem yaşıyorlar.
‘Son bir veda edeyim’ diyen hasta yakını projeyi tetikledi
Esma Kabasakal, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde halk sağlığı hemşireliği alanında öğretim üyesi olarak çalışmalarına devam eden bir isim. Bu sıkıntıların üstesinden gelecek proje Kabasakal'ın.
Kendi yaşantısındaki bir deneyimden yola çıkarak projeye başladıklarını anlatıyor Dr. Kabasakal. Kanser hastası eşini yoğun bakıma yatıran bir hasta yakını ‘En azından eşimle son kez vedalaşayım’ demiş. Bu hasta yakının isteğini yerine getiren Kabasakal ‘Diğer hastalar için neler yapabiliriz?’ düşüncesiyle kolları sıvamış ve ortaya çok güzel bir proje çıkmış.
‘Dertlinin derdiyle dertlenmek öğretisi’ kültürümüzde var
Dr. Kabasakal, bir kar tanesinin kar topuna dönüşme sürecini ‘Dertlinin derdiyle dertlenmek öğretisi bizim kültürümüzde var. Sadece o hasta yakınını değil, diğerlerini de düşünmek zorundaydık.” diyor.
Hemen küçük bir proje ekip oluşturmakla işe başlamışlar. Hacettepe Üniversitesinden Halk Sağlığı Uzmanı bir öğretim üyesi, Sinop Üniversitesi’nden Psikiyatri Hemşiresi Öğretim Üyesi ve Polatlı Duatepe Devlet Hastanesi’nde çalışan yoğun bakım hemşiresiyle bir araya gelmişler ve yola koyulmuşlar.
Hasta haklarına hassasiyet en üst düzeyde
Hasta hakları tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de son derece hassas bir konu. Hele ki kişi yoğun bakımda ise bu hassasiyet zorunluluğa dönüşüyor.
Bu nedenle ilk olarak gerekli yerlerden etik ve resmi izinleri almışlar. Hasta hakları, özel hayatın gizliliği ve mahremiyeti gözeterek ülkemizin yasal ve etik mevzuatına uygun çözüm önerisi ilk çıkış noktalarından biri olmuş.
Gönderilmek istenen mesajlar onaydan geçiyor
Dr. Kabasakal anlatırken, projenin özüne biraz daha inmek ve sistemin nasıl işlediğini öğrenmek istiyoruz:
“Hasta yakınlarına bir liste veriyoruz. Aslında bu küçük bir yol haritası. Çekebilecekleri videoların ya da göndermek istedikleri mesajların nasıl olacağını anlatıyoruz. Sonrasında gelen mesajları direkt hastaya iletmek yerine önce ruh sağlığı alanında uzman ekip üyesiyle kontrolden geçiriyoruz.
Gönderilen mesajlarda hastaya olumsuz duygu durumu yaşatacak, motivasyonunu düşürecek, strese neden olabilecek herhangi kırgınlık ifadesi, eleştiri veya olumsuz bir jest, mimik, sözel ifadenin olmaması gerekiyor. Kontrolün temel sebebi bu.
Hastanın hazır ve istekli olduğu bir anda ilgili videoyu izletiyoruz. Hasta yakınlarına da hastadan aktarılmak istenen mesajları iletiyoruz. Böylece en başında sizin de bahsettiğiniz ‘iletişimsizlik’ sorununu büyük ölçüde ortadan kaldırıyoruz.”
Çok olumlu sonuçları oldu
Peki, projenin uygulandığı hastalar, bu uygulamaya nasıl tepki veriyorlar?
Burada önemli bir detay daha veriyor Dr. Kabasakal ve “Yoğun bakım hastalarında, ‘Korkuyorum, buradan çıkabilecek miyim, çocuklarım hiç gelmiyor, beni burada bıraktılar mı?’ gibi cümleleri çok duyarız. Yakınlarından gelen bir ses kaydını dinleyen ya da videoyu izleyen hastaların daha o mesaj bitmeden ‘Size söz veriyorum buradan çıkacağım’ dediğine çok sık şahit olduk. Hastaların bu süreçte yakınlarına yönelik ‘İyileşeceğim, kendime daha iyi bakacağım, aranıza döneceğim’ diye sözlü bildirimlerle kendi kendini motive ettiğini bizzat gördüm. Yemek yemeyen, artık kendini bırakmış hastaların videolardan sonra iyileşme sürecine tutunduğu durumları da yaşadık.” diyerek süreci özetliyor.
Yoğun bakımın kötü izlerini silmek için de önemli!
Yoğun bakım süreci her ne kadar ‘orada olduğunuz süre boyunca’ sıkıntılı gibi görünse de Dr. Esma Kabasakal bunun sadece o ortamla kısıtlı kalmadığının altını çiziyor. Yoğun bakım hastaları taburcu olduktan sonra travma sonrası stres bozukluğu yaşayabiliyor. Bu da aslında yoğun bakımların insan yaşamında kalıcı izler bırakabildiğinin bir göstergesi.
“Dolayısıyla ‘Biz bu süreci en az hasarla nasıl atlatabiliriz?’ sorusunun çözümüydü ortaya koyduğumuz proje” diyor Dr. Kabasakal ve son derece kritik bir noktaya daha işaret ediyor.
Sağlıkta şiddetin azalmasına katkı sağlayabilir
Her ne sebeple olursa olsun asla onaylanamayacak ‘sağlıkta şiddet’ olaylarında genelde en çok sığınılan gerekçe ‘Hasta hakkında tatmin edici bilgi alamama’ iddiası oluyor. Dr. Esma Kabasakal, ortaya koydukları projeyle bu sıkıntının da önüne kısmen de olsa geçilebileceğini anlatıyor:
“Projeyi uyguladığımız hastaların yakınları bize ‘Hastamızı kapalı kapılar ardında bir bilinmeze bırakmış gibiydik. Bu proje sayesinde bizimle onun arasında iletişimin canlı kalmasın sağladığınız. Bizim hem sesimiz hem gözümüz oldunuz. Hastamızdan haber alabilmek bizi çok rahatlattı’ şeklinde dönüş yaptı.
Bu bizim için önemli bir çıkış noktası. Projeyi denediğimiz hasta yakınları söz konusu yaklaşımın Türkiye genelinde uygulanmasını istiyor. Ayrıca biz bu proje de en azından kaybettiğimiz hastaların sözlü vasiyet olarak son mesajlarını, son dileklerini, aileye, yakınlarına, sevdiklerine aktarabildik. Yine Kanada'dan, Fransa'dan normalde gelip ziyaret edemeyecekleri hasta yakınlarının mesajlarını iletebildik. Dolayısıyla bu bile bir insanın hayatına dokunmak bağlamında baktığımızda çok insani.”
Projenin dijitalleşmesi ve yaygınlaşması bekleniyor
Dr. Esma Kabasakal'ın geleceğe dair beklentileri de var. Projeden oldukça umutlu Dr. Kabasakal. Zaten Sağlık Bakanlığı’na da projeye başladıkları andan itibaren gerekli bilgilendirmeleri yapmışlar. Söz konusu iletişim şeklinin Türkiye genelinde yaygınlaşmasına yönelik girişim ve taleplerinin devam ettiğini belirtiyor Dr. Kabasakal.
Projenin pilot uygulamasında sadece hasta yakınlarının sesli-görüntülü mesajlarının yoğun bakım hastalarına ulaştırıldığını anımsatan Dr. Kabasakal, “Mahremiyet konusunda mevzuatla ilgili düzenlemeler eşliğinde çift taraflı sesli ve görüntülü iletişime imkan veren dijital alt yapı sağlanırsa süreç çok daha konforlu ve sağlıklı bir şekilde ilerlemiş olur” diyor.