İkiz çocuk sahibi 41 yaşındaki Sevil Ayça Taşçı, koronavirüs nedeniyle Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alındı. Taşçı'nın eşi ve kayınpederi de aynı hastalıktan eş zamanlı tedavi gördü.
Eşi hızla iyileşen Taşçı'nın kayınpederi bu sırada koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. Kendisi ise aynı hastanede 35 gün yoğun bakımda yaşam savaşı verdi. Yoğun bakımdan sağlık görevlilerinin alkışları eşliğinde çıkan Taşçı, bir süre normal serviste takip edildi.
Taşçı, tahlil sonucunun negatif çıktığını ve taburcu edileceğini öğrendiğinde gözyaşlarına hakim olamayarak, doktorlarına "Bana ikinci bir hayat verdiniz" dedi.
5. günde solunum yetmezliği ağırlaştı
Hastanenin Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nesrin Öcal, hastanın, akciğerlerinde belirgin bir tutulum olması nedeniyle, uygulanan tedavilere rağmen 5. günde solunum yetmezliğinin ağırlaştığını söyledi.
Öcal, radyoloji kontrollerinde de akciğerindeki durumun ağırlaşmaya başladığının tespit edilmesi üzerine hastayı hemen yoğun bakıma aldıklarını anlattı.
"Bizim için en önemli umut kaynaklarıydı"
Yoğun bakımdaki Taşçı'ya özel tedavi yöntemleri uygulandığını belirten Öcal, şu bilgileri verdi:
"Akciğerde oluşan yoğun iltihabi hasarlanmaya yönelik özel bazı tedaviler uygulandı. Tüm bunlara rağmen yoğun bakıma yatışının 5. gününde solunum makinesine bağlanma endikasyonu doğdu. Yaklaşık 10 gün yoğun bakımda uyutarak takibine devam ettik. Bu süreçte çok ağırlaşan bir tabloyla karşı karşıya kaldık. Solunum yetmezliği çok dirençliydi. Eşlik eden organ bozuklukları da özellikle böbrekler başta olmak üzere organlarda çıkmaya başladı. Umudumuzu hiç kaybetmedik. Genç bir hasta, eşlik eden kronik bir hastalığı yoktu. Bunlar bizim için en önemli umut kaynaklarıydı."
"Bizim için en büyük mutluluk, hastamızın gözlerinin ışıl ışıl bakması"
Solunum makinesine bağlandıktan 10 gün sonra hastanın başarılı şekilde mekanik ventilatörden ayrıldığını anlatan Öcal, "Uzun süren yoğun bakım ve solunum makinesinden sonra bazı metabolik dengelerde, solunum kaslarında etkilenmeler ve kas gücünde kayıp kaçınılmaz oluyor. Bu noktada hastamıza iyi bir rehabilitasyon uyguladık. Beslenme, fizik tedavi ve solunum rehabilitasyonuyla, hastamız artık oda havasında solunum ihtiyacı olmadan tüm fiziksel aktivitelerini tek başına yapabilecek noktaya geldi. Diğer COVID-19 hastalarının da taburcu olmalarını diliyoruz" dedi.
Öcal, Taşçı'nın iyileşmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Bizim için en büyük mutluluk, hastamızın gözlerinin ışıl ışıl bakması. Bundan daha güzel bir motivasyon olamaz" sözlerini kullandı.
"Kendimi çok ağır geçirecek bir grupta görmüyordum"
Tedavi sürecinde çocuklarından ayrı kalan Sevil Ayça Taşçı ise yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Bu hastalığı böyle geçireceğimi hiç düşünmezdim. Kendimi çok ağır geçirecek bir grupta görmüyordum. Kader diyelim, nasipte bu varmış. Burada gördüğüm ilgiyi anlatamam. Doktorundan, hemşiresinden hasta bakıcısına herkes iyileşmeme çok sevindi. Her gördüğüm bana o kadar yakın davrandı ki sadece iş olarak yapılan bir yer değil burası. Sevgiyle, insan canına değer verilerek yapılıyor. Burada yaşadığım deneyim çok başka bir şey."
Taşçı, sağlık çalışanlarının kendisine yaklaşımını, hayatı boyunca unutmayacağını belirtti. Sevil Ayça Taşçı, 35 gün önce geldiği hastaneden, doktor ve sağlık görevlilerinin alkışları eşliğinde taburcu edildi.