Dünya harp tarihinin belki de en dikkate değer savaşlarından biri Rusya ve Ukrayna arasında yaşanıyor. Gelişen teknolojinin ne denli farklı etkiler üretebileceğinin en net örneklerini burada gördük, görmeye de devam ediyoruz. Diğer yandan çok sayıda seri üretim yapabilmenin ve bunu sürdürülebilir kılmanın ne denli hayati olduğunu da.
Ancak bu savaşta kimi ilginç ve aslında çağımıza uymayan denemeler de yok değil. Tankların üzerine eklenen tahtalar, zırhlı askeri araçların tepesindeki kafesler akla ilk gelen örnekler. Geçtiğimiz günlerde yine ilk kez gördüğümüz bir yöntem karşımıza çıktı. Rusya’ya ait askeri helikopterin içindeki personel, Karadeniz üzerine Rus kamikaze dronları elleriyle dışarıya atıyordu.
Rusların helikopterden attığı dronlara geleceğiz ama öncesinde yakın geçmişe bir parantez açalım. Hatırlanacağı üzere savaşın başlamasından itibaren Rusya’nın en ağır kayıplarını verdiği alanlardan da biri de donanma unsurları oldu.
Yüzlerce milyon dolar değerindeki askeri gemileri Ukrayna’ya ait insansız deniz araçları tarafından vuruldu. Kimi Karadeniz’in derin sularına gömüldü kimi çok ciddi hasar aldı ve denklem dışına çıktı.
Tüm bunlar yaşanırken Rusya’nın etkin bir çözüm üretemediği ve Ukrayna’nın SİDA saldırılarına karşı koyamadığı görüldü. Moskova sonunda farklı bir yol izledi ve Kırım Sivastopol Limanı’ndaki askeri unsurları başka yere taşıdı. Böylece Ukrayna unsurlarının çok kısa mesafe kat ederek Rus gemisi vurma imkanı pek kalmadı.
Sivastopol yerine Rusya’ya daha yakın yerlere konuşlanan Rus Donanma unsurları için tehdit tamamen bitmiş değil. Ukrayna’nın Batı’dan aldığı destekle çok uzaklara gidebilen insansız deniz araçlarına kavuştuğu tahmin ediliyor.
İşte bu noktada geçtiğimiz günlerde ilk kez gördüğümüz video anlam kazanıyor. Rus helikopterden atılan kamikaze dronlar, Karadeniz üzerinde gözetleme yapmak ve muhtemel bir hedef görülürse doğrudan vurmak için kullanılmak isteniyor.
Bu yöntemin ne denli başarılı olacağı konusu şimdilik muamma. Ancak burada asıl dikkat çeken konulardan biri de Rusya’nın İHA ve SİHA konusunda bir türlü atamadığı adımların bugün dahi onu nasıl zorladığı.
Bu noktada Türkiye’nin yerli/milli imkanlarla geliştirdiği insansız hava araçlarının ne denli önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. Bilindiği üzere Türkiye, son yıllarda ciddi krizlere de sahne olan üç büyük denizle çevreli.
Envanterdeki silahlı ya da silahsız hava araçları ile bahsettiğimiz bu büyük alan sürekli izleniyor. Olası bir tehdit sadece karadaki merkeze aktarılmıyor, çevredeki diğer uçar ve yüzer platformlarla da paylaşılıyor.
Tespit ve teşhis safhası son derece hızlı ve bir o kadar da isabetli yapılıyor. Eğer tehdidin vurulması gibi bir ihtiyaç duyulursa da MAM-L ve MAM-T başta olmak üzere hava aracındaki en uygun mühimmatla gerekli adım atılıyor.