ABD Başkanlık seçimleri, Lübnan’da yaşananlar ve son olarak Suriye’deki gelişmeler derken arka planda bazı detaylar gözden kaçabiliyor. Geçtiğimiz günlerde Paris’te düzenlenen uluslararası savunma sanayii fuarında ROKETSAN standındaki ayrıntı da bu örneklerden biri.
ROKETSAN standında sergilenen MAM-T mühimmatının menzilinin +65 km olarak güncellendiğini ilk kez orada gördük ki ilk çıktığı dönemlerde +30 km değere sahip olduğunu düşünürsek aslında yapılan güncellemenin küçük bir dokunuştan daha da öte olduğunu söyleyebiliriz.
MAM-T’nin sadece menzili artmadı. Zaman içinde diğer imkan ve kabiliyetleri de gelişti. Tüm bunların ne anlama geldiğini Savunma Sanayii Araştırmacısı Ahmet Alemdar ile konuştuk.
MAM-T’yi anlayabilmek için aslında biraz öncesine gitmek gerekiyor. Çünkü C ve L serilerini de düşünürsek aslında bir ‘aileden’ bahsetmek mümkün. Bu ailenin ismi MAM. Yani Mini Akıllı Mühimmat.
Roketsan, TUSAŞ ve Baykar’ın henüz milli İHA’lar envantere girmeden bu alana yoğunlaştığını söylüyor Alemdar. Ve üretilecek platformların ‘vurucu güç’ sahibi olması gerektiği konusunda hemfikir olduklarını anlatıyor. Yani henüz İHA-SİHA yolculuğu başlamadan platformda kullanılacak mühimmatlar için de bir yandan kollar sıvanmış.
“O dönemin yaygın yaklaşımı elimizdeki hazır mühimmatları İHA’lara entegre etmekti. Biz ise İHA’lara özel mühimmatlar tasarlayıp geliştirdik” diyor Alemdar. Zaten başarının altında da bu öngörü ve kabiliyetin yattığından bahsediyor.
Terörle mücadelede, sınır ötesi operasyonlarda, Azerbaycan, Libya ve Ukrayna gibi çeşitli harp ortamlarından bu ailenin ürünü olan MAM-C ve MAM-L’nin çok kullanıldığının altını çiziyor. Haliyle ciddi bir tecrübe elde edilmiş ve bu kazanımlar bir adım öteye taşınarak MAM-T ortaya çıkarılmış.
MAM-L ve MAM-C mühimmatları da zaman içinde farklı iyileştirilmelerden geçti. Ancak Ahmet Alemdar bir noktada ‘tasarım felsefesinin getirdiği kısıtlamalara’ takıldığımızı söylüyor. C ve L serisinin uzun menzilde angajman için tasarlanmadığının altını çiziyor.
Ayrıca, ilk başta da bahsettiğimiz üzere Türkiye bir yandan da milli SİHA’ları geliştirmeye devam etti. Haliyle daha uzak mesafeden vurma ihtiyacı hasıl oldu. Gelinen noktada TB3 SİHA, AKINCI TİHA, KIZILELMA ve ANKA III gibi çözümlerin operasyonel kabiliyetinin arttırılması için yeni mühimmat geliştirme projeleri hayata geçirildi. KGK-82 SİHA, TRG-230-İHA, TRG-122-İHA ve MAM-T bu noktada öne çıkıyor.
MAM-T’nin ortaya çıkışında öncelikle daha yüksek irtifalardan ve menzillerden hedeflere angajman sağlanması niyeti olduğunu anlatıyor Ahmet Alemdar. Ardından devam ediyor:
“İlk tanıtım videosunda MAM-T’nin bir hava savunma sistemini vurduğunu görmüştük. Demek ki amaçlardan biri de tehdit olan hava savunma sisteminin irtifa ve menzil olarak alanına girmeden bertaraf edebilmek. Bu noktada MAM ailesinin önceki üyelerinin kullanıcılarından sağlanan geri beslemeler, operasyonel ihtiyaçlara yönelik yeni çözümleri tetikledi.
Menzil meselesine geleceğiz ancak şunu unutmamak gerek… Bu tür mühimmatları hangi platformdan attığınıza göre menzil değişebiliyor. Paris’te ilk kez gördüğümüz +65 km değerinin hangi platform için geçerli olduğunu şimdilik bilmiyoruz.
MAM-T’nin ilk çıkan ile mevcut ürün kabiliyetleri arasında ciddi farklar var. Başlangıçta lazer arayıcı başlık ile güdüm kabiliyeti mevcuttu. Önümüzdeki süreçte lazer arayıcı başlığın yanında kızıl ötesi arayıcı başlık da eklenecek. MAM-T bu sayede lazer güdümünün aksine ikaz alıcılarını uyarmadan terminal safhada hedefine yönelebilecek. Ve birden fazla hedefe aynı anda angaje olabilecek.
Ayrıca TV özellikli arayıcı başlık da entegre edilecek. Bu sayede mühimmatın tüm uçuş ve angajman süreci operatöre gelen anlık görüntüler üzerinden yönetilebilecek. Dolayısıyla isabet oranı çok çok yüksek olacak.”
Türkiye’nin ürettiği bir S/İHA ya da milli mühimmattan bahsederken muhtemel ihraç senaryosuna değinmemek olmaz. MAM-T için de bir parantez açıyoruz. Ahmet Alemdar, özellikle AKINCI TİHA alan ülkelerin MAM-T’ye doğal bir ilgisi olduğundan söz ediyor.
Bu konuda somut örnekler olduğunu da öğreniyoruz… Alemdar’a göre Azerbaycan, Pakistan, Mali, Burkina Faso gibi kimi AKINCI TİHA kullanıcıları aynı zamanda MAM-T de satın almış.
Önümüzdeki süreçte MAM-T’nin hem AKINCI, Aksungur gibi insansız platformlar hem de diğer insanlı uçaklara entegrasyonları ile yeni ihracatlarını görebileceğimize işaret ediyor Alemdar. “Azerbaycan’ın tedarik etmeyi planladığı JF-17 Thunder savaş uçakları da MAM-T kuşanabilir. Belki JF-17 kullanan diğer ülkeler de bu yönde adım atabilir” diyerek sözlerini tamamlıyor.