Takıma verilen 3 günlük izinde İstanbul'dan arabasıyla Hatay'a giden ve 7. günde kurtarma çalışmalarına katılan Shukurov, yaşadığı duygu dolu anları anlattı.
Hatay'a gittiğini kimseye söylemeyen, Özbekistan'dan gelen kurtarma ekiplerinin yeleklerinden giyerek enkazlarda çalışan Shukurov, İstanbul'a döndükten sonra bunu kulüp yetkilileriyle paylaştı.
Fatih Karagümrük’ün iletişim ekibi, Özbek oyuncunun enkaz bölgesindeki kurtarma çalışmalarından video yayımlayarak kendisine teşekkür etti. Bu video sosyal medyada da büyük beğeni kazandı.
Kardeşlerimiz için burdayız. Acınız acımızdır!
— Otabek Shukurov (@OShukurov29) February 19, 2023
We are here for our relatives. Your pain is our pain! pic.twitter.com/m5VPF467Oj
"Ben bir Müslüman olarak böyle bir durumda oturup bekleyemezdim"
Türkiye halkına başsağlığı dileyerek sözlerine başlayan Shukurov, çok üzgün olduğunu belirtti. Özbek futbolcu, depremlerin ardından internette görüntüleri izlediğini ve herkesin bölgeye yardım gönderdiğini söyledi.
"Ben bir Müslüman olarak böyle bir durumda oturup bekleyemezdim. Bu duruma normal bir şekilde bakamazdım. Sıradan bir durum değildi ve bunu Allah için yapmam lazımdı. Bunu yapmam gereken bir görev olarak gördüm. Böyle bir durumda dışarıdan bakamazdım."
"Oraya gittiğimi çok kişiye de göstermedim ve yayınlamak istememiştim"
Shukurov, takıma verilen izinde Hatay'a gittiğini belirtti.
"İstanbul'dan akşama doğru arkadaşımla yola çıktık ve oradaki vaziyeti öğrenmek için Özbekistan Başkonsolosluğuyla irtibat kurdum. Özbekistan Büyükelçiliğinin orada yardım ettiğini ve çadır kurduğunu biliyordum. Onlarla sürekli temas halindeydim. Yaptığımın doğru olup olmadığını bilmediğim için kulübe haber vermedim. Belki izin vermeyebilirler diye düşündüm. Oraya gittiğimi çok kişiye de göstermedim ve yayınlamak istememiştim. Gittiğimde oradaki kurtarma ekiplerinin kıyafetlerinden giyip, maske taktım. Kafamda da başlık vardı. Tanımasınlar diye böyle giyindim."
Shukurov, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in depremin birinci gününde 100 kişilik kurtarma ekibi, 100 kişilik de içinde doktorların bulunduğu askeri ekip gönderdiğini hatırlattı.
"Ben gidip kendileriyle görüştüm ve durumu kendi gözümle gördüm. Cumhurbaşkanımız, gittiğim gün 5. uçağı göndermişti. Gıda malzemeleri, hastalar için malzemeler ve kıyafetler benim gittiğim gün gelmişti. Gece İstanbul'dan yola çıktık, sabah Hatay'a vardık. Oradaki elçilik görevlileri, askerler ve kurtarma ekipleriyle görüşüp, bilgi aldım. Özbek arkadaşlarım da yemek yapıp dağıtıyorlardı. Onlarla da konuşup vaziyeti öğrendim."
"Gittiğim an şok geçirdim"
Otabek Shukurov, bölgeye gittiği andaki duygularını da aktardı.
"Gittiğim an şok geçirdim. Düşünün, 100 kilometre geride hayat devam ediyor, 100 kilometre gittiğinizde hayat durmuş gibiydi. Çok kötü bir durumdu ve gördüğümde kendime gelemedim. Hatay'a gittiğim ilk saatte şok geçirdim. Bölgeye bir arkadaşımla gittim. Sabah ilk olarak depremzedeler için pilav yaptım, sonra da kurtarma ekiplerinin yanına gittim. Bir canlı kurtarmak için caddenin içinde gezdim."
"Bir hayat kurtarmak için ben de yardıma gittim ve çalıştım"
Otabek Shukurov, deprem bölgesinde hemen her enkazın başında, "Burada abim yatıyor, burada kızım var." diyen vatandaşların olduğunu söyledi.
"Bu durumu kolay kolay anlatamıyorum. Ben bunları görünce enkazda kurtarmalara yardım ettim. İlk gün sabah namazında kurtarma çalışmalarına başladık, saat 16.00’ya kadar canlı kimseyi kurtaramadık. Sonrasında bir enkazda anne ve çocuğu kalmış. Yerini de tarif etmişler. Bizim kurtarma ekibimiz onu kurtarmak için çalışıyordu. Bir hayat kurtarmak için ben de yardıma gittim ve çalıştım. Kurtarma ekiplerinin kıyafetlerinden giydiğim için kimse bana 'Sen kimsin, çık buradan' demedi. Kurtarma ekibinden olduğumu düşündüler. Ben de yardıma devam ettim. Oradan birini canlı çıkarmayı çok istedim. Tam anlamıyla kıyamet gibiydi. Sonrasında bir ses geliyor, 'canlı var' diyorlar ve 1 dakika bile önemli hale geliyordu.” dedi.
"Demirle duvarı kırdım ve çocuğun ayağında taş vardı. Taşı kaldırdım ve çocuğu çıkardık"
Shukurov, kurtarma çalışmalarında enkazdan canlı birisinin çıkması için çok çalıştıklarını da söyledi.
"O akşama doğru başında çalıştığımız enkazda anne ve çocuğun cansız bedenini aldık. Konuşamadım. Dilimi kaybettim diyebilirim. Akşama kadar çalıştık ama cansız bedenlerinin çıkması çok ağır geldi. Sonrasında yemek yapılan yere dönerken bir enkazda 8 ve 15 yaşlarında iki çocuk olduğunu duyduk. 8 yaşındaki çocuğu bir kişi, 'Allah-u Ekber' diyerek kucağında taşıyordu. Şok durumundaydım. Sonra abisinin de olduğunu söylediler ve ben de arkasından koştum. Spor yapmanın faydasını orada gördüm ve 15 yaşındaki çocuğu kurtardık. Ayağında taş vardı ve taşı kaldırdık. Gözü biraz açıktı. Taşları çıkardıktan sonra çocuğu da çıkardık. Sonra kendi kendime, 'Allah beni boşuna buraya çağırmamış. En azından 1 çocuğa yardımcı oldum.' dedim. Kampa geri dönerken bir anda oldu. Oradaki kurtarma ekiplerini tanımıyordum. Çocuğu kurtarmaya çalışıyorlardı. Elleriyle kazımışlar orayı. Orada bir demir verdiler bana. Demirle duvarı kırdım ve çocuğun ayağında taş vardı. Taşı kaldırdım ve çocuğu çıkardık. Biz onu aldık ve doktorlara verdik. Anne ve babası ağlıyordu, biz onlardan daha çok ağladık."
"Sizin derdiniz bizim derdimizdir, sizin mutluluğunuz da bizim mutluluğumuzdur"
Özbek futbolcu, oradaki hislerini tam anlamıyla anlatmanın mümkün olmadığını vurguladı.
"Önce anne ve çocuğun cansız bedenine ulaştık. Sonra canlı birini kurtardık. Bu yaşıma kadar böyle bir durum yaşamamıştım. Şoktaydım, bu durumu anlatamam. Sadece ağladık. Orada elinizden başka bir şey gelmiyor. Çünkü yolda her yerde vefat edenleri görüyorduk. Kurtardığımız çocuğu, doktorlara verdikten sonra başka bir yere daha yardım ettim ama orada canlı bulamadık. Bir dakika içinde biri canlı kurtarılıyor, diğerinin cansız bedeni çıkarılıyor. Bunu sözle ifade etmemiz mümkün değil."
"Bir aileyi görünce para vermek istedim ama 'parayı ne yapacağım.' dedi"
Otabek Shukurov, Hatay’da depremzedelerle de görüştüğünü dile getirdi.
"Depremzedeler için çadırlar kuruldu. Çadırlarda görüştüklerim oldu. İnsanlar akrabalarını, dostlarını kaybetmiş ve yüzlerinden şokta oldukları belliydi. Çocukları görüp ağladım. Orada bir aileyi görünce para vermek istedim ama 'parayı ne yapacağım.' dedi. Onlar her şeyini kaybetmişti, yakınlarını kaybetmişti. Onlar için paranın bir önemi yoktu, şok durumdaydılar. Hala depremlerin devam ettiğini görüyoruz. Onlar için elimizden sadece dua etmek geliyor. Türkiye’ye çok geçmiş olsun. Özbekistan ve Türkiye her zaman dosttur. Cumhurbaşkanımız da bu konuda büyük işler yapıyor. Sizin derdiniz bizim derdimizdir, sizin mutluluğunuz da bizim mutluluğumuzdur."
"Allah benim rızkımı geniş verdi. Belki ben bu rızkla sınanıyorum"
Otabek Shukurov, Özbekistan'da yaptığı yardımlar nedeniyle devlet üstün hizmet nişanı da aldı.
"Özbekistan'ın Kaşkaderya şehrinin Çırakçı ilçesinde doğdum ve köy hayatında büyüdüm. Pandemi tüm dünyada çok zor geçti. İnsanlar çıkıp, çalışamadı. Günlük çalışıp yalnızca bu kazandıklarını yiyerek geçinen tanıdığım çok insan var. Ben futbolcu olduğum için Allah benim rızkımı geniş verdi. Belki ben bu rızkla sınanıyorum. Böyle durumlarda ben dışarıdan bakıp duramam. Elimden gelen yardımı yapmalıyım. Zorlu günlerde gıda, ilaç yardımı yaptım. Köyde yetiştim ve orada işi olmayan insanlar vardı. Oraya bir çocuk yuvası yaptırdım, 15 mağazası olan bir iş merkezi kurdum. İnsanlara iş vermek için restoran, spor salonu gibi yerler açtım. İşlerimi gören Cumhurbaşkanımız da bana üstün hizmet nişanı verdi. Her gittiğimde buraları ziyaret ederim. Orada neler yaptıysam hepsini tek tek gezip görüyorum. Her hafta orada çalışanlardan da rapor alıyorum."