Çubuklu Tenis Kulübünün milli sporcusu olarak İstanbul'da yaşamını sürdüren bir çocuk annesi Sulak, 2001'de balkondan düşmesi sonucu omurilik felci oldu. Uzun süre gördüğü tedavilere rağmen yeniden ayağa kalkamayacağını öğrenen Sulak, bu duruma çok üzülse de yaşama azmini hiç yitirmedi.
Spora ilk olarak 2009'da golfle başlayan milli sporcu, bir yıl ilgilendiği bu branşın ardından "kalbimde yatan spor" olarak nitelendirdiği tenise geçti.
Tenisle adeta bütünleşen Ebru Sulak, kortlarda rakiplerine karşı mücadele veriyor. Başarılı sporcu, 2010-2020 yılları arasında uluslararası müsabakalara da katılırken, yaşanan Kovid-19 salgın dönemi ve ardından da sponsor bulamaması nedeniyle yurt dışındaki organizasyonlara gidemedi.
Marmara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Spor Yöneticiliği son sınıf öğrencisi olan Sulak, bir gün bu branşı bırakması gerekirse, eğitimin önemli olduğunu düşünüp okulunu da tamamlamaya çalışıyor.
Bodrum ilçesinde Türkiye Tenis Federasyonu tarafından düzenlenen Tekerlekli Sandalye 100. Yıl Tenis Turnuvası'nın çift kadınlar kategorisinde birincilik elde eden Sulak, 2010'dan bu yana tenis oynadığını söyledi.
Sulak, tekrar yürüme şansı olmadığını fark ettikten sonra sadece elindekinin değerini bilip daha kötü olmamak için var olan sağlık durumunu korumaya çalıştığını belirterek, haftanın 2-3 günü de fizik tedaviye devam ettiğini dile getirdi.
"Yine ülkemi başarıyla temsil etmeyi gönülden istiyorum"
Tenisin hayatında önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan başarılı sporcu, 2020'de salgın döneminde spora ara verdiğini, daha sonrasında bebeğinin olduğunu kaydetti.
Sulak, yaklaşık 2 yıl aradan sonra tekrar geri döndüğünü ifade etti.
"Klasman turnuvaları, Türkiye şampiyonları gibi ülkemizde gerçekleştirilen turnuvalara katılım sağladım. Sponsor bulamadığımız için şu anda yurt dışı biraz uzak görünüyor. Eğer sponsorluk bulursak, yurt dışında yine ülkemi başarıyla temsil etmeyi gönülden istiyorum."
"Bu spor; çoğu engelli arkadaşım evinden dışarı çıkamazken benim yurt dışında ülkemi temsil etmeme, kimsenin yardımına ihtiyacım olmadan bağımsız şekilde sandalyemi sürüp İstanbul şartlarında çok güçlü şekilde hayatımı devam ettirmeme olanak sağladı. Eğer bacaklarımı kullanamıyorsam, güçlü kollara ihtiyacım var. O nedenle spor hayatımda çok önemli bir faktör oldu. En büyük hedeflerimden birisi, hiçbir spor yapmayan engelli çocukları spora yönlendirerek onların hayatına anlam katmak. Onun için mücadeleme devam ediyorum. Sporun bir şekilde engellilerin hayatını değiştirecek bir olgu olduğunu biliyorum. Onun için de hep hayatımın içinde. Diğer engelli arkadaşlarımı gördüğümde, güçlü karakterlerinden dolayı mutlu oluyorum."