"Çırpınırdı Karadeniz,
Bakıp Türk’ün bayrağına.
'Ah' diyerdin, hiç ölmezdin
Düşebilsem ayağına!"
Çırpınırdı Karadeniz şiirinin yazılış ve besteleniş hikâyesi, Türkiye ve Azerbaycan’ın tarihi kardeşliğinin belgesi niteliğinde.
Gelin bu şiirin yazılışına giden sürece birlikte bakalım.
Ahmet Cevad, 1912’de Balkan Savaşı’na katılabilmek için İstanbul’a geldi ve “Kafkas Gönüllü Kıtası”na katıldı.
Trakya’da Osmanlı askerleriyle birlikte Bulgar ordusuna karşı savaştı. İstanbul’da Mehmet Emin Yurdakul’la tanıştı. Yurduna dönünce Gence’de öğretmenliğe başladı.
Ahmet Cevad, duygularını şiire dökerek halka moral vermeye çalışıyordu.
"Çırpınırdı Karadeniz” şiirini, Gence’de 15 Kasım 1914’te Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na girişinin heyecanıyla yazıldı.
Gence’de yazılan bu şiir Türkler için bir umuttu…
Yıllar geçmişti…
15 Eylül 1918’de Kafkas İslâm Ordusu komutanı Nuri Paşa’nın Bakü’yü Bolşevik ve Ermeni çetelerin işgalinden kurtardı.
Azerbaycan Türk’ü ünlü besteci ve fikir adamı Üzeyir Hacıbeyli, Kafkas İslam Ordusu’nun fedakârlığına ve kahramanlığına ithafen Çırpınırdı Karadeniz’i besteledi.
"Kafkaslardan esen yeller
imdi sana selam söyler
Olsun bütün Turan eller
Kurban Türk'ün bayrağına."
110 yıl önce bir hayal ve heyecanla yazılan Çırpınırdı Karadeniz artık bir hayal değil.
Ermenilerin, 1988’den beri devam eden 32 yıllık işgali, Azerbaycan ordusunun başarılı operasyonuyla son buldu.
Karabağ, 2020 yılında özgürlüğüne kavuştu. Aradan 32 yıl geçse de Azerbaycan hiç vazgeçmedi ve topraklarını alarak “Karabağ Azerbaycan’dır” ülküsünü tüm dünyaya kabul ettirdi.
Türk’ün şanlı bayrağı Karabağ’a asıldı.
Osmanlı Devleti, Azerbaycan Türklüğünün güvenliğinin sağlanmasını, Ermenilerin Karabağ'da Zenzegur'da ve diğer bölgelerde Azerbaycan Türklüğüne saldırmaktan vazgeçmesini, demir yollarının kontrolünün Osmanlı Devletine verilmesini istiyordu.
4 Haziran 1918'de Azerbaycan lideri Mehmet Emin Resulzade, Enver Paşa'ya müracaat ederek yardım istedi.
Mehmet Emin Resulzade Enver Paşa'ya, "Bizim ordumuz yok, bizim gücümüz yok biz kendimizi koruyamayız. Bakü'de Bolşevik Sovyetler var onları temsil eden Ermeniler var ve Bakü'ye İngilizler girdi. Hatta Gürcüleri de Almanlar destekliyor. Bizi kim destekleyecek" dediğinde, Enver Paşa derhal bölgede bir yeni ordu kurulmasını emretti.
Enver Paşa kardeşi Nuri Paşa'yı ordunun komutanı yaptı. Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'nın sonlarına gelindiğinde zor durumda olmasına karşın, Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu'nu yardım için kardeş ülkeye gönderdi.
25 Mayıs 1918’de Gence’ye ulaşan Nuri Paşa, dağınık birlikleri toplayarak Kafkas İslam Ordusu’nu kurdu.
Gence, Göyçay, Salyan, Ağsu ve Kürdemir’i Bolşevik ve Ermenilerden temizleyen Kafkas İslam Ordusu, 30 saatlik muharebeden sonra Bakü’yü kurtardı.
Kafkas İslam Ordusu, 1130 şehit verdi.
Bugün Azerbaycan'da sadece Bakü'de değil Şamahı'da, Şeki'de, Gence'de Türk şehitlikleri bulunuyor. Bu şehitlikler Azerbaycan Türkleri tarafından birer kutsal emanet olarak görülüyor ve şehitliklerin bakımını Azerbaycan Hükümeti yapıyor.
Azerbaycan'daki ünlü şiir Laleler de Kafkas İslam Ordusu için yazılmıştı.
Osmanlı askerlerini Türk bayraklarıyla karşılayan Azerbaycanlılar, onların gelişi için kurban kesti.
Gence’ye giriş yapan binlerce Osmanlı askerinin başındaki kırmızı fesleri ve püskülleri ise uzaktan gelincik tarlasını andıran bir görüntü oluşturuyordu.
Şair Telman Haciyev, bu askerler için "Yazın evvelinde Gence çölünde" şeklinde başlayan Laleler şiirini yazdı.