Darbecilere karşı ellerinde Türk bayraklarıyla Külliye Kavşağı'nda bir araya gelen vatandaşların arasına karışan iki kardeş, helikopter ateşine rağmen gecenin ilerleyen saatlerine kadar darbecileri protesto etti.
Saat 04.00 sıralarında evine geçen Özgür Gençer, televizyonda olayların yatışmadığını, darbecilerin halkın üzerine ateş açtığı haberleri üzerine, eşiyle vedalaşarak yeniden Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gitti.
“Vatanı koruma vakti, uyumayın”
Bu esnada sosyal medya hesabından, "Vatanı koruma vakti, uyumayın" paylaşımını da yapan Özgür Gençer, Külliye'nin önünde buluştuğu ağabeyi Şenol Gençer ile darbecilerin işgal ettiği Jandarma Genel Komutanlığı Karargahı'nın önüne gitmeye karar verdi. Bu esnada pilot koltuğunda eski üsteğmen Müslim Macit'in olduğu uçaktan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Kavşağı'ndaki kalabalığın üzerine bomba atıldı.
Menfur saldırıda, 15 kişi şehit olurken, onlarca kişi de vücutlarına isabet eden şarapnel parçalarıyla yaralandı.
Gençer kardeşlerden Özgür, hastaneye kaldırıldıktan kısa bir süre sonra hayatını kaybetti, Şenol ise saldırıdan yaralı kurtuldu.
Şenol Gençer, patlamanın etkisiyle metrelerce savrulduğunu, gözlerini açtığında ortalığı toz bulutu kapladığını gördüğünü söyledi. Ayağa kalktığından göğsünün sağ tarafı, omzu ve bacağından yaralandığını fark ettiğini anlatan Gençer, kendisine geldikten sonra kardeşini aramaya başladığını belirtti.
Kardeşi Özgür'ü kanlar içinde yerde gördüğünü ifade eden Gençer, "Yanına gittiğimde büyük şarapnel parçalar isabet etmişti, öz kardeşim gözlerimin önünde kanlar içinde yatıyordu. Gömleğimle yarasına tampon yaptım. 'Ambulans' diye bağırdım. Bir minibüsle hastaneye götürdük. Gün boyu ameliyatta olduğunu düşünüyordum oysa ki hastaneye geldikten yarım saat sonra şehit olmuş" diye konuştu.
“Türk adaletine güveniyoruz”
Gençer, darbe girişiminin ardından başlayan Akıncı Üssü davasının bütün duruşmalarını izlediğini, ayrıca diğer darbe davalarına ise müşteki olarak katılma talebinde bulunduğunu aktardı.
Yargılama boyunca aralarında kardeşinin katilinin de bulunduğu sanıkların pişmanlık belirtisi göstermediğini, kamera ve ses kayıtlarına rağmen her şeyi inkar ettiğini hatırlatan Gençer, "Kendilerince bizimle dalga geçiyorlardı. Aslında böyle yaparak yaptıkları katliamlardan pişman olmadıklarını gösteriyorlardı" dedi.
"Yüreğimdeki yangın 4 yılın sonunda az da olsa dindi"
En başında beri adalete güvendiklerini, mahkemenin vereceği kararla darbecilerin hak ettikleri cezayı alacaklarına inandığını vurgulayan Gençer, şöyle devam etti:
"Sanıkların, mahkeme heyeti, şehit yakınları ve gazilere yönelik tahrik edici çirkin tavırlarına rağmen hukuka uygun bir yargılama yapıldı. Yaklaşık üç yıl boyunca duruşmaların yapıldığı Sincan'daki mahkeme salonu hayatımızın kendisi olmuştu. 15 Temmuz gecesi darbecilere karşı verdiğimizi haklı mücadelemizi mahkeme salonlarında da sürdürdük. Tek amacımız adaletti ve nihayet 26 Kasım'da görülen karar duruşmasıyla bu da gerçekleşti. Akıncı Üssü davası sanıkları hak ettikleri cezayı sonunda aldı. Kardeşimle birlikte o gece şehit edilenlerin yokluğunun neden olduğu yüreğimdeki yangın, 4 yılın sonunda az da olsa dindi."
15 Temmuz gazisi Şenol Gençer, 3 ve 8 yaşında iki çocuk babası olan kardeşinin şehit olduğunda henüz 31 yaşında olduğunu sözlerine ekledi.