İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesince Büyükçekmece'deki Mimar Sinan Spor Salonu'nda yapılan duruşmaya, 119 tutuklu sanık, çok sayıda müşteki ile taraf avukatları ve izleyiciler katıldı.
Duruşma müştekilerin ifadeleri alındı.
"'Uyudum', 'korktum', 'ağladım' diyen herkesten şikayetçiyim"
İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ın koruma ekibinden şehit Münir Alkan'ın eşi müşteki Aylin Alkan, konuşmakta güçlük çekerek verdiği ifadesinde, sanıkların hepsinin cezalandırılmasını talep etti.
Aylin Alkan, "O gece 'uyudum' diyen, 'havaya sıktım, ateş etmedim' diyen asker üniforması giyip 'korktum' ya da 'ağladım' diyen herkesten şikayetçiyim. Eşim buradaki sanıklar tarafından şehit edildi." ifadelerini kullandı.
"Elinde bayraktan başka birşey olmayan insanlara ateş ettiler"
Müştekilerden Gazi Hakan Keleş, olay günü saat 22.00 sıralarında televizyondan darbe girişimini öğrenmesi üzerine köprüye gittiğini anlattı.
Panzerin yanına gittiğini ve yanındakilerle birlikte Tekbir getirdiklerini söyleyen Keleş, "Birden ateş edildi ve yere yattım. Tarih tekerrürden ibarettir. Bir gün 15 Temmuz yeniden konuşulacaktır. Gaziler ve şehitleri tarih onurla anarken, haşhaşi tohumları olan bunlar hala kendi aralarında gülüşüyor, şehit eşini gördüklerinde hala aynaya iğrenmeden bakabiliyorlar. Bu bir bayrak ve vatan meselesiydi. Elinde bayraktan başka birşey olmayan insanlara ateş ettiler. Gece 02.30 civarında bacağımdan vuruldum. Bir polis elinde kalkanla gelip beni aldı. Ondan gördüğüm sıcaklığı ailemden görmedim." diye konuştu.
"Eşim her gün rızkını kazanmaya gittiği yolda bu kez şehadete erişmişti"
Şehit Mehmet Yılmaz'ın eşi müşteki Ayşegül Yılmaz, eşinin her zaman haksızlık ve kötülük karşısında tepki gösteren biri olduğunu belirterek, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Biz Güzeltepe'de oturuyoruz. Evimizle metrobüs durağı arası yürüyerek 1 saat sürer. Eşim her gün işe bu yolu yürüyerek giderdi. O gece de haberleri izleyince köprüye gitmeye karar verdi. Onu ben uğurladım. Kuru bir canıyla gitti. Savaşa gider gibi gitmedi ama köprüye gittiğinde kendisini savaşın ortasında buldu. Olaydan sonra izlediğim bazı görüntülerde eşimi teşhis ettim. Vurulmadan önce gömleğinde kan lekeleri vardı. Demek ki şehit düşmeden önce yaralılara yardım etmiş. Sabaha karşı telefonum çaldı, anlamıştım. Çengelköy'deki hastaneye gitmek için için yola çıktım, yollar kapalıydı. Eşim her gün rızkını kazanmaya gittiği yolda bu kez şehadete erişmişti. Ben canımın yarısını verdim. Hepsinden şikayetçiyim."
"Oğlumla gurur duyuyorum"
Şehit Kemal Ekşi'nin annesi müşteki Hayriye Ekşi gözyaşları içinde ifade vererek, "Oğlum göğsünden tek kurşunla vurularak şehit oldu. Vatan, millet, bayrak aşkına köprüye gitmişti. Hakkımı helal etmiyorum. Oğlumla gurur duyuyorum. Bana geride bir onur bıraktı. Burada şehit annesi olarak, bu sanıkların karşısında konuşmak çok ağır geliyor. Hem bu dünyada hem ahirette sanıklardan şikayetçiyim. Arkadaşları, oğlum vurulduğunda yanına gitmek istemişler. 15 dakika yanına gitmesine izin vermemişler. Hastaneye gitmesine bile izin vermemişler. Kan kaybından ölmüş benim oğlum. Benim ciğerimi aldılar. Hepsinden nefret ediyorum." dedi.
"Beni er Kurtuluş Kaya vurmuşsa hakkımı helal ediyorum"
15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde sağ ayak bileği ve diz kapağından yaralanan müştekilerden Gazi Soner Özen, köprüye çıktığında selaların okunduğunu anımsatarak, selaları duyunca Cumhurbaşkanının şehit edildiğini zannederek endişelendiğini söyledi.
"Ben bu vatan için bacağımı feda ettim. Çocuklarımla oynayamıyorum. Onların istediği şeyleri yapamıyorum" diyen Özen sanıklara dönerek, "Bin kez kendimizi feda ederiz. İstediğiniz kadar gelin, biz buradayız. Beni unutmayın. Beni unutmayın." diye seslendi.
Özen, sonradan öğrendiği kadarıyla kendilerine ateş edenler arasında, er Kurtuluş Kaya'nın bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Halka ateş etmekten pişman olmuş ve geri dönmüş, sanıklar da bunun üzerine onu öldürmüş. Eğer bu doğruysa Kurtuluş Kaya beni vuran kişiyse ben o ere hakkımı helal ediyorum. Ama gerçeği saklayan, memleketi bu hale koyan tüm sanıklardan şikayetçiyim. Bizim elimizde değil taş ve silah, çakıl taşı dahi yoktu."
"O kadar büyük bayrağı görmemek için kansız olmak lazım"
Müştekilerden Gazi İlyas Abuşoğlu ise ifadesinde, "Köprüye çıktığımızda büyük bir bayrak taşıyorduk. Bayrağı taşıyanlara ateş ettiler. Bayrağı delik deşik ettiler." dedi.
Sanıklardan biri ifadesini tamamlayan Abuşoğlu'na, "Bayrağı görmemiş olabilir miyiz?" diye sordu. Bunun üzerine Abuşoğlu, "O kadar büyük bayrağı görmemek için kansız olmak lazım." yanıtını verdi.
Abuşoğlu, sanık avukatlardan birinin, "Askerler karşıdan mı ateş ediyordu dediniz ama sırtınızdan vurulduğunuzu söylediniz? Nereden ateş ediliyordu?" sorusuna, "Çünkü askerler bayrağa ateş etmiş, bayrağı delik deşik etmişlerdi. Bayrak yere düşmesin diye eğildim, o sırada sırtımdan vuruldum." dedi.
424 müşteki yer alıyor
Darbe girişiminin ardından "15 Temmuz Şehitler Köprüsü" olarak adı değiştirilen Boğaziçi Köprüsü'nde, darbecilerin açtıkları ateş sonrası ikisi polis memuru ile aralarında reklamcı Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da olduğu 34 kişi şehit olmuştu. Davada 424 kişi müşteki olarak yer alıyor.
Kaynak: AA