FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde aileden üç can veren Gülşen ailesi, darbe girişiminin ikinci yılında şehitlerini özlem ve gözyaşıyla andı.
15 Temmuz gecesi darbeye karşı koymak için Kızılcahamam'dan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gelen Mehmet Gülşen, kardeşi Hakan Gülşen ile enişte Lütfi Gülşen, darbeciler tarafından F16'dan atılan bombayla şehit olmuştu.
İki oğlu ve damadı 15 Temmuz'da şehit düşen 88 yaşındaki anne Muzaffer Gülşen, darbenin ikinci yılında acılarının hala çok taze olduğunu anlattı.
Gülşen, acısını, "Çocuklarımın talihleri öyleydi demek ki. Toprak olaydık erirdik, taş olduk da dayandık. Kolay değil" sözleriyle dile getirdi.
"Bayramım ağlayarak geçti"
Çocuklarını çok özlediğini belirten Gülşen, "Şehit olacakları aklıma gelmezdi, şehit gittiler. Vatan sağolsun. Allah kimseye göstermesin. Acım çok büyük. Çocuklarım için dua ediyorum. O günden bugüne hayalleri karşımda. Acılı günlerle hayat devam ediyor. Her gün anarak, ağlayarak, resimlerine bakarak günlerimi geçiriyorum” dedi.
Gülşen, kalan üç çocuğunun ve torunlarının kendisini hiç yalnız bırakmadığını ve devletin kendilerine o günden beri sahip çıktığını belirterek, "Bayramım ağlayarak geçti. Torunlarıma belli etmemeye çalıştım. Torunlarım babalarının kabrine gittiler. Kızları kabirden ayıramamışlar. 'Baba biz kiminle bayramı geçireceğiz.' demişler, çok ağlamışlar" diye konuştu.
"Rabbim dayanma gücü veriyor"
Şehit Lütfi Gülşen'in eşi Menzile Gülşen de 15 Temmuz gecesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla kardeşleri ve eşinin helallik isteyerek evden çıktığını söyledi.
Uzun süre kardeşlerinden ve eşinden haber alamadığını, sabaha karşı bir kez konuştuğunu anlatan Gülşen, "Otobüsle gidenler gelmişti. Onlara da 'Gelin artık' dediğimde eşim, 'Gelemeyiz, buralar bildiğin gibi değil. Yaralılar var. Onlarla ilgileniyoruz' dedi. Sabaha karşı Külliye'nin önündeki son bombada şehit olmuşlar" dedi.
"Kardeş kardeşi vurdu"
Bu acıya çok zor dayandıklarını belirten Gülşen, şöyle konuştu:
"Onlar güzel bir mertebeye ulaştılar. Ona tutunarak dayandık. Müslüman Müslümanı öldürdü, biz onu kabullenemiyoruz. Ölümü kabulleniyorsun, şehitlik de güzel bir mertebe, ama bu ölüm şekli başka türlü. Kardeş kardeşi vurdu. Ama düğün oluyor, bayram oluyor, böyle günler çok zor geçiyor. Anne olmak çok zor bir şey. Gözünüzün yaşını çocuklarınıza göstermemeye çalışıyorsunuz. Hepimiz biliyoruz ama birbirimize belli etmemeye çalışıyoruz. İki yıl geçti ama yüz yıl da geçse yine böyle olacak.
Her birinin hikayesi var. Biz bilemedik, onlar hazırlık yapmışlar, helalleşerek gittiler. Hiçbir şey ilk günkü gibi değil. Rabbim dayanma gücü veriyor. Şehit eşiyim, şehit kardeşiyim, şehit ablasıyım. Hepsinin yükü ayrı ayrı çok ağır. Torunlarının gelinliğini göreceklerdi. Kardeşimin kızı üniversite sınavına girdi, babası götürecekti sınava. Böyle şeyler üzüyor. Bizden sonra gelen neslin bilmesini istiyorum. Çıkan yazıları saklıyorum, hatıra olarak. Biz nasıl tarih kitaplarından öğreniyoruz. Bu da bir savaştı. Onlar da öğrensin istiyorum."
"Çocuklarım için güçlü rolü oynuyorum"
Çocukları için yaşamak zorunda olduğunu belirten Gülşen, uykularının hep yarım kaldığını, gözyaşlarının dinmediğini, çocukları için güçlü rolü oynadığını söyledi.
Bir daha böyle bir olay yaşanmaması temennisinde bulunan Gülşen, kendilerine bu acıları yaşatanların da aynı üzüntüleri yaşamasını istedi.
Eşinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın isminin yazdığı şapkayı hiç çıkarmadığını, Erdoğan'ı çok sevdiğini anlatan Menzile Gülşen, "Çağrı yapılmadan önce eşim bahçede çalışıyordu, başında da bu şapka vardı. Yanından hiç eksik etmezdi. Acele evden çıkarken bunu unutmuş, ben de saklıyorum" dedi.
Kaynak: AA