İlçeye 17 kilometre uzaklıktaki manastırın kapısını sabah erkenden açarak yerli ve yabancı konukları bekleyen Coşkuner, eşi Ayşe Coşkuner ile bahçeyi temizliyor.
Bir otelde çalışırken 2001 yılında emekli olan Coşkuner, 20 yılı aşkın süredir yürüttüğü rehberlik faaliyeti sayesinde turistlerle iletişim kurabilecek kadar İngilizce, Fransızca ve İtalyanca öğrendi.
Coşkuner, manastır ve içindeki diğer alanları gezdirdiği konuklarına farklı dillerde bilgi aktarıyor.
Cabir Coşkuner, manastırın çevresindeki arazilerin 1935 yılında devletin düzenlediği ihalede dedesi tarafından satın alındığını, geçmişte büyükleri tarafından bahçesi ekilen alandaki manastırın, sonraki süreçte turizme kazandırıldığını belirtti.
Coşkuner, milattan sonra 3. yüzyılda kayaların oyulması ile yapılan manastırda, freskleri 9'ncu yüzyılı işaret eden iki ayrı kilise ile bezirhane, mutfak, yemekhane, okul, toplantı salonu, keşiş ve rahiplerin konakladığı odaların bulunduğunu söyledi.
Keşiş yetiştirildiği için "Keşlik Manastırı" olarak adlandırılan yapının, zamanla bugünkü halini aldığını anlatan Coşkuner, yıllar içinde yıpranan bazı alanların, geçen yıl Nevşehir Valiliği İl Özel İdaresi koordinatörlüğünde restore edildiğini kaydetti.
Manastırı gezen turistlere bahçede yetişen meyveler ikram ediliyor
Coşkuner, manastırdaki tarihi değerlerin gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için çaba gösterdiğini dile getirerek, köye hizmet amaçlı düzenlenen giriş biletinden elde edilen gelirin Ürgüp Kaymakamlığı, Cemil köyü muhtarlığı ve kendisine pay edildiğini ifade etti.
Geçmişte bazı fresk örneklerinin tahrip edildiğini aktaran Coşkuner, "Bizler bu mülklerden herkesin faydalanmasını istiyoruz. Özellikle yaz günlerinde bahçede meyvelerimiz olur. Buraya masalar koyarız, misafirlerimiz çayını içer, meyve, sebze ikram ederiz. Burası bizim olduğu kadar misafirlerimizindir de." dedi.
Manastırın kapıları akşamları güvenlik amaçlı kilitleniyor
İnsanların genellikle yaz ve bahar aylarında manastıra geldiğini belirten Coşkuner, diğer zamanlarda da turistlere eşlik eden rehberlerin kendisini telefonla aradıklarında manastıra gelip kapıları açtığını anlattı.
Turizm acentesi ve rehberlerin de manastırın tanıtımına önemli katkı sunduğunu kaydeden Coşkuner, şöyle konuştu:
"Akşamları anahtarla kilitliyor, sabah gelip açıyoruz. Tabii ki kilitlenip korunması lazım, günümüzde artık eskisi kadar pek tahribat olmuyor ama yine de her ihtimale karşı tedbir almak durumundayız. Sezonun açık ya da kapalı olması pek önemli değil. İnsanlara buranın tanıtımını yapıyoruz. Burayı ziyaret edenlere, İngilizce Fransızca ve İtalyanca anlatım yapıyorum. Daha önce otellerde çalıştım, yoğun Fransız turist gelirdi, oralarda Fransızca pratik yaparak bir şeyler öğrenmiştim. Buraya da İtalyan ve Fransız turistlerin daha çok ilgi göstermesi beni dil öğrenmeye yönlendirdi. Sözlüklerden açıp kelimeleri öğreniyorum, notlar alıyorum, profesyonel rehberlerimize sorarak daha iyi anlatmaya çalışıyorum. Böylelikle turistler hoşnut oluyor, biz de mutlu oluyoruz."