Bugün 10 Kasım 2019.
96 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 81’inci yıl dönümü.
10 Kasım 1938’de ülkeyi yasa boğan haber, Dolmabahçe’den İstanbul’a, İstanbul’dan tüm Türkiye’ye yayılırken, bir ulus Ata’sını son kez görebilmek için Beşiktaş’ta bulunan Dolmabahçe Sarayı’na akın etti.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Dolmabahçe Sarayı’nda vefat ettiği o oda, bugün hala aynı haliyle muhafaza ediliyor.
71 numaralı oda
71 numaralı oda olarak bilinen Atatürk’ün vefat ettiği yatak odası, sarayda yaşayan padişahlar tarafından da yatak odası olarak kullanıldı.
Odadaki yatak üzerinde bulunan, ipek atlas üzerine dival ile işlenen Türk bayrağı, Olgunlaşma Enstitüsü tarafından Dolmabahçe Sarayı’na hediye edildi.
Yine odadaki saat, Atatürk’e çocukluk arkadaşı olan Nuri Conker’in hediyesiydi.
Yatağın tam karşısında bulunan ve Atatürk’ün en sevdiği tablo olarak bilinen “Dört Mevsim”, dönemin Moskova Büyükelçisi Zekai Apaydın tarafından yapılarak Atatürk’e armağan edilmişti.
Atatürk’ün çalışma odası
Yatak odasının hemen yanında bulunan ve Atatürk’ün çalışmalar yaptığı oda da, padişahlar tarafından kullanılmıştı.
Padişahların odayı kullanmadığı zamanlarda hazinedar kalfalar bu odada hünkâr dairesinin güvenliğini sağlamak amacıyla nöbet tuttukları için bu odaya “Nöbet Odası” da deniliyor.
Atatürk’ün devlet meselelerine yoğunlaştığı bu odada İngiliz Sheraton tarzı bir çalışma masası ve Hereke yapımı özel perdeler ziyaretçilerin dikkatini çekiyor.
Atatürk’ün ilaçları bugün hala görülebiliyor
Atatürk’ün vefat ettiği odanın tam karşısında bulunan banyo ise Ulu Önder’in hastalığı zamanında kullandığı banyo olarak biliniyor.
Sarayın kullanılmaya başlandığı ilk zamanlar Sultan Reşad tarafından yaptırılan banyo, 1923 yılında Halife Abdülmecid Efendi tarafından Bauhaus tarzından yenilendi.
Osmanlı padişahları tarafından yine lavabo ve tuvalet olarak kullanılan banyo, aynı zamanda Harem bölümündeki hamama geçişi sağlıyordu.
Banyo girişinde bulunan dolapta ise Atatürk’ün hastalığı zamanında tedavisi için kullanılan ilaçların bir kısmı bugün hala görülebiliyor.
Kurgu: Cihan Karaahmetoğlu