Akdeniz’de uzun süredir irili ufaklı çok sayıda sarsıntı meydana geliyor. Bu sabah saatlerinde Antalya’nın Kaş ilçesi açıklarında meydana gelen 6 büyüklüğündeki deprem de bunlardan biri…
Endişe yaratan depremin ardından akıllara bölgede daha büyük ve yıkıcı bir deprem beklentisi olup olmadığı sorusu geliyor. Olası bir depremden Güneybatı Anadolu kıyılarının nasıl etkileneceği de merak uyandıran bir başka konu. Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, bölgede yaşanan deprem hareketliliğini TRT Haber’e değerlendirdi.
“Bugünkü deprem tehlikeli”
Akdeniz’de birkaç yıldan beri sürekli sarsıntılar olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ersoy, depremin meydana geldiği yere göre büyüklüğünün de değiştiğini ifade ediyor. Prof. Dr. Ersoy, “Güneybatı Anadolu’da, özellikle Yunan karasularında Girit Adası ve Rodos Adası’nın kuzeyinde farklı büyüklükte depremler gelişiyor. Bugünkü deprem tehlikeli bir yerde” diyor. Bunun sebebini de şöyle açıklıyor:
“Çünkü, Girit ve Rodos adalarının güneyinde, Akdeniz’e bakan yakasında bir dalma batma zonu ya da yitim zonu dediğimiz bir zon var ki, çok tehlikeli. Burada 9’un üzerine çıkan depremler meydana gelebilir. Şili’deki, Japonya’daki, Hindistan’daki en büyük depremlerin mekanizması var. Burada Afrika kıtası aşağı doğru, -mağmanın içine doğru- daldığı için yüksek büyüklükte depremler meydana gelebilir.”
Tarihsel dönemde de büyük depremler oldu
Nitekim tarihsel süreçte de bu bölgede çok sayıda 8-9 büyüklüğünde yıkıcı deprem görüldü. “365 ve 1303 depremleri bunun en büyük kanıtı. Üstelik bu depremlerde, tüm Akdeniz’de etkili olan yıkıcı tsunamiler de meydana geldi” diyen Prof. Dr. Ersoy, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bu tsunamiler medeniyetleri etkilemiştir. Meşhur Atlantis hikayesi buradaki depremler sonucunda doğmuştur. Depremlere tsunaminin yanı sıra eşlik eden bir başka şey de volkanlar olmuş. Girit ve Rodos’un kuzeye bakan, Ege Denizi içerisinde Türkiye’ye çok yakın volkanlar var. Bizim sahillerimizde, kumsallarımızda bunların geçmişteki patlama, püskürme ve küllerinin izleri hala duruyor.”
Zeminin jeolojik yapısı etkili
Bu depremlerin Türkiye topraklarında ve kara sularında olmasa da şiddetli oldukları için etkileri olacağının altını çizen Prof. Dr. Ersoy, şunları anlatıyor:
“Nitekim bugünkü 6 büyüklüğündeki deprem Denizli’den de hissedilmiş. Girit’in doğusunda deniz içinde olan bir deprem de İzmir’den hissedilmişti. Eğer zeminin jeolojik yapısı kötüyse uzaktakilerde depremlerden etkilenebiliyor. Bu tür zemin üzerindeki yapılar sallanabiliyor, sarsılabiliyor hatta yıkılabiliyor. İzmir’deki deprem Sisam Adası’nda oldu. Ama İzmir’in zeminin kötü olması nedeniyle binalar yıkıldı. Yani 70 km uzaktaki bir deprem gelip sizin şehrinizdeki yapıları yıkabiliyor. O bakımdan bir şehrin, bir yerleşim yerinin altından mutlaka fay geçmesi gerekmiyor. Yapacağımız yapıları mutlaka zemine uygun olarak yapmamız gerekiyor. Aksi taktirde uzak depremlerden bile etkilenirsiniz. Bunun tek çaresi sağlam güvenilir binalar yapmaktır.”
Daha büyük bir depremin habercisi mi?
“Bu sabah meydana gelen deprem daha büyük bir depremin habercisi olabilir mi?” sorusuna Prof. Dr. Ersoy’un yorumu ise şöyle:
“O bölgenin son kapasitesi 6 büyüklüğündeki deprem değil. Bugünkü depremin yeri Akdeniz’in içinde olduğu için kritik. 6’dan daha büyük bir deprem teorik olarak gelebilir. 'Gelir' demek mümkün değil. Çünkü büyük depremleri önceden söyleyemiyoruz. Biz sadece varsayımları, teorik açıdan yaklaşımları ifade edebiliriz. Bugünkü depremin haberci olduğu elbet söylenebilir ama aradaki periyodun ne kadar süre olduğunu kestirmek zor. İki gün içinde de 50 yıl içinde de olabilir. Bölgenin şiddetli depremselliği olduğunu düşündüğümüzde bu periyodların çok uzun olmaması gerekir.”
Güneybatı Anadolu etki alanında mı?
Bölgede meydana gelen olası bir depremden Güneybatı Anadolu’nun fazlasıyla etkileneceğine işaret eden Prof. Dr. Ersoy, “Hatta bu etki Aydın’a, Denizli’ye, İzmir’e kadar sarkabilir zeminden kaynaklı olarak. Böylelikle her ne kadar bizim depremimiz olmasa da biz bu depremden etkilenebiliriz” ifadesini kullanıyor.
Tarihsel dönemde meydana gelen tsunamilerin tekrar görülüp görülmeyeceği de ayrı bir merak konusu. Prof. Dr. Ersoy bu noktada, “Denizin içinde olan her depremde tsunami meydana gelebilir. Çünkü bu bölgenin tsunami geçmişi de sabıkalı" yorumunda bulunuyor.