Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl, İstanbul Türk Ocağı tarafından düzenlenen Cuma Sohbetlerinde yaptığı "Sağlıkta Dönüşüm" başlıklı konuşmasında, TÜİK verilerine göre, insanların en çok mutlu olduğu şeyin sağlık olduğunu belirterek, toplumsal olaylarda kişilerin en çok ilgi duyduğu alanların başında da sağlığın geldiğini söyledi.
Erdöl, 2002'deki sağlıktaki dönüşümün başlangıcında, dört stratejinin hedef belirlendiğini, bunların eğitim, adalet, emniyet ve sağlık olduğunu, üniversite olarak hem eğitim hem de sağlık alanında bulunduklarını ifade ederek, bu nedenle kendilerini biraz daha farklı gördüklerini kaydetti.
Sağlıktaki dönüşümün çok kolay olmadığını dile getiren Erdöl, şunları kaydetti:
"Toplumun tümünü ilgilendiren, tümünün mutluluk kaynağı olan, tümünün konuştuğu birinci iş olan sağlık alanında verilecek kararlar, sadece sağlıkla da ilgili değil. Bunun sosyal güvenlik ayağı da var. Bir ülkede sağlık sistemi kötü, sosyal güvenlik de kötü. Afrika ülkelerine bakın çoğu böyledir. Sağlık kötü ama sosyal güvenlik iyi, bunun için da petrol zengini Arap ülkelerine bakın. Milyarlarca paralarını sağlık hizmeti satın alabilmek için yabancı ülkelere öderler. Tersini düşünün sağlık hizmeti çok iyi ama sosyal güvence yok. Amerika Birleşik Devletleri... O zengin, şaşalı hastanelerin hemen yanında, varillerin dibinde insanlar ölür. Hastanenin dibinde, hastaneye fakir olduğu için ulaşamaz. Hem sağlığın hem sosyal güvenliğin çok iyi olduğu çok az ülke var. İşte onlardan biri elhamdülillah Türkiye. Bu kadar geniş kapsayıcı sosyal güvenlik hemen hemen hiçbir ülkede yok. Amerika'dan insanlar Türkiye'ye geliyor, diş ya da başka bir tedaviyi olup geri dönüyor. Bu ülkemizin son 17 yıldaki sağlıkta dönüşümünün çok önemli bir meyvesidir."
"Hastalar hastanelerde rehin kalıyordu"
Bu dönüşümün çok kolay bir şey olmadığını, bunu yaparken, zihinsel bir dönüşüme ihtiyaç olduğunu aktaran Erdöl, "Sağlıkta değişim, yıllarca 'Yapılamaz, olmaz' denilen şeyler bu dönüşümün düşünülmesiyle başlamıştır. Önce bu dönüşüme inanmanız lazım. Bu mantıkla bakıldığında zihinsel dönüşüm esastır" dedi.
Erdöl, 2000'li yılların başında her kurumun kendi hastanesi olduğunu, bunun da çok büyük kargaşaya sebep olduğunu, bu durumda bütünsel sağlık hizmet sunumu yapabilmenin mümkün olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Bu hastanelerin birleştirilmesiyle ilgili kanun görüşmelerinde, neler çektiğimizi, buna ne kadar direncin olduğunu tahmin edemezseniz. Anayasa Mahkemesine iptal ettirmek için müracaat ettiler. Sonra baktılar ki çok hayırlı bir iş olmuş. Önceden mesela, acil müracaatlarda Yeşil Kartı olmayanlar sıkıntılar çekiyordu. Hekim olarak ben yaşıyordum. Hastalar hastanelerde rehin kalıyordu. Kişiler cenazelerini hastane parasını ödeyemediği için alamıyordu. Bunlar 15 sene öncenin gerçekleri. Dönüşüm böyle oldu. Kanun toplumun ihtiyaçlarına uygun hale getirildi. Emekli sandığı mensupları yurt dışında gerektiğinde hastalarını tedavi ettirebiliyordu ama SSK'lılar ettiremiyordu. Yani bir tren kompartımanı gibi. Herkes ayrı şartlara tabiydi. Bağkur'lular dahil herkes bu imkanlardan yararlanır hale geldi. Sağlıktaki o güzel dönüşümden sonra bizim yurt dışına giden hastamız neredeyse hiç yok ama binlerce, yüz binlerce hasta Türkiye'ye geliyor. Neden geliyorlar? Kaliteli ama ucuz sağlık hizmeti sunabildiğimiz için. Hastanelerimizi dünya standartlarına ve onun üzerine çıkarabildiğimiz için. Bizim devlet, şehir hastanelerimiz şu anda pek çok otelden daha konforlu."
Bütün sosyal güvenlik hizmetlerinin SSK şemsiyesi altında toplandığını hatırlatan Erdöl, Türkiye'nin, genel sağlık sigortasında çok geniş bir yelpazeye sahip olduğunu aktardı.
Erdöl, "Pek çok ülkeden şu anda biz uçakla, helikopterle hasta naklini yapabilmekteyiz. Ülke içinde de bir yerden bir yere acil nakil durumunda helikopter ve uçakları ciddi şekilde kullanan ülke haline geldik. Biz bunlarda modern ülkelerinin seviyesine çıktık, bazılarını da geçtik" diye konuştu.
Program, Erdöl'ün katılımcıların sorularını yanıtlamasının ardından sona erdi.
Kaynak: AA