Ankara Garı önündeki terör saldırısını gerçekleştiren teröristleri otomobille Ankara'ya getiren ve polisin düzenlediği operasyon sırasında üzerindeki bombayı patlatarak ölen Halil İbrahim Durgun'un tutuksuz yargılanan eşi Esin Altıntuğ'un tutuklanmasına karar verildi.
Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015'te gerçekleştirilen terör saldırısıyla ilgili 19'u tutuklu 36 kişinin yargılandığı davanın görülmesine devam ediliyor.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, Halil İbrahim Durgun'un tutuksuz yargılanan eşi Esin Altıntuğ savunma yaptı.
Eşinin terör örgütüne üye olduğunu bilmediğini savunan Altıntuğ, Durgun'un evlendiklerinde "böyle birisi olmadığını, gece hayatına düşkün birisi" olduğunu belirtti.
Eşinin son bir yılda değiştiğini, namaza başladığını, kendisinden de kapanmasını istediğini anlatan Altıntuğ, ailesinin de telkiniyle evliliği için bunu kabul ettiğini söyledi.
Altıntuğ, eşinin eğitim alacağını söyleyerek üç ay Mısır'a gittiğini, daha sonra davanın diğer sanıklarından Resul Demir, Halil Alçay, Yakup Karaoğlu'nu dini sohbetler için eve getirdiğini ancak kendisinin "haremlik-selamlık" düzen nedeniyle onları görmediğini ifade etti.
Durgun'un olaydan önce İstanbul'a gideceğini söylediğini ancak belirttiği tarihten iki gün önce Gaziantep'e döndüğünü aktaran Altıntuğ, "Eve geldi çok rahattı, duş aldı. Tekrar şehir dışına çıkacağını söyledi. Yine gitti. Günlerden Pazartesi oldu. Nerede olduğunu öğrenmek için aradım. Akşam geleceğini söyledi. Beni alışveriş merkezine götürdü. Farklı kıyafetler almaya başladı. Kendi tarzının dışında. 'Artık böyle giyineceğim' dedi. Çok sakindi, normal haliydi. Yemek yedik, alışveriş yaptık. Ertesi gün kaçtı, akşamüstü beni aradı 'Şehir dışına gidiyorum, bana ulaşamayacaksın, ben seni ararım' dedi. O gece saat 1-2 gibiydi. Polisler geldi. Herkes gibi medyadan öğrendik, inanmadık." dedi.
Eşinin polis baskınından önce yanında çalışan bir kişiyle kendisine mektup gönderdiğini, bu şekilde onunla buluştuğunu ve bir motorla Metin Akaltın'ın evine gittiklerini belirten Altıntuğ, "Beni Hatice Akaltın'ın yanına koydu, kendisi gelmedi. Ancak sabah namazından sonra geldi. Haremlik selamlık takıldıkları için odadan çıkmana izin vermiyorlardı. Sabah ezanında geldi. 'Halil sen mi yaptın' dedim. 'Sen bilmen gereken kadarını biliyorsun, fazlasına karışma, bana kimlik, pasaport çıkıyor' dedi. Hamileydim, doğumdan sonra beni yanına aldıracağını söyledi." ifadelerini kullandı.
"Teslim olması için ayaklarına kapandım"
Kaldıkları evin çok ıssız bir yerde bulunduğunu, bir hareketlenme yaşanınca eşi ve Metin Akaltın'ın telaşlandığını anlatan Altıntuğ, polislerin geldiğini, teslim olması için eşinin ayaklarına kapandığını, kızına bir şey olacağı korkusuyla odaya girdiği sırada patlama olduğunu kaydetti.
Altıntuğ, Durgun'un örgüte girdiğini kendisine hiç söylemediğini, kendisine son olarak "yapmam gerekirdi" dediğini aktardı.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın, Hatice ve Metin Akaltın'ın evinde, içinde çok sayıda silah ve patlayıcı bulunan büyük bir valiz olduğunu belirterek, bunu görüp görmediğini sorması üzerine Altıntuğ, kendisinin bunu görmediğini, o eve motorla gittiklerini, yanlarında bir şey taşımalarının da mümkün olmadığını savundu.
Üzerinde taşıdığı flaş bellekte örgüt üyelerinin resminin bulunduğunun hatırlatılmasına karşılık Altıntuğ, kızının fotoğraflarının bulunması nedeniyle bunları kocasının bilgisayarından aldığını bildirdi.
Altıntuğ, daha sonra müşteki avukatlarının sorularını yanıtladı.
Avukatların soruları sırasında sanık Altıntuğ’un bazı şeyleri hatırlamadığını, zor şeyler yaşadığını söylemesi üzerine salondaki izleyicilerden bazıları sanığa, "Biz kolay şeyler mi yaşadık" diye seslendi.
Altıntuğ'un sorularını yanıtlamasının ardından Avukat Ahmet Özdel, sanığın her şeyden haberdar olduğunu ancak kısıtlı bilgi verdiğini savunarak, tutuklanmasını istedi.
Talebi değerlendiren mahkeme heyeti, üzerine atılan suçun niteliği, kuvvetli suç şüphesinin varlığı, sanık savunmalarının tamamının alınmamış olması, kaçma şüphesi nedeniyle sanık Esin Altıntuğ'un tutuklanmasına karar verdi.
Bu arada, müşteki avukatları, heyetin karar için salondan çıktıkları sırada, sanığın telefonuyla mesajlaştığını belirterek, telefona el konulmasını talep etti. Bunun üzerine de telefona el konulması ve bilirkişi incelemesi yapılması kararlaştırıldı.
Duruşmaya öğle arası verildi.