Ankara Mamak'ta ailesiyle birlikte yaşayan 30 yaşındaki Burak Kaan Öz, COVID-19 aşısı olan anne ve babasının 'aşı ol' ısrarına rağmen 'ben gencim, bana bir şey olmaz' diyerek aşı olmadı.
Burak Kaan Öz, tat ve koku kaybının ardından yüksek ateşinin de çıkmasıyla 10 Temmuz’da Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi'ne başvurdu.
Öz, PCR testinin pozitif çıkması üzerine hastanede tedaviye alındı.
Bir haftanın ardından göğüs ağrısı ve oksijen yetersizliği şikayeti artan Öz, COVID-19 Yoğun Bakım Servisi'ne sevk edildi ve akciğer fonksiyonlarını gerçekleştiremeyecek duruma gelince entübe edildi.
Burak Kaan Öz, 38 günü yapay akciğer cihazına bağlı yaklaşık 3 ay süren tedaviyle mucizevi bir şekilde hayata tutundu.
"Ölümle kalım arasında"
Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Zekai Tahir Burak ek binasındaki COVID-19 Yoğun Bakım Ünitesi Sorumlusu Prof. Dr. Ayşe Özcan, Öz'ün hastalığının çok hızlı ilerlediğini söyleyerek, şöyle konuştu:
"Ateşi ve şikayetleri daha da artınca 3'üncü basamak yoğun bakıma aldık. 15 günün sonunda Burak artık akciğer fonksiyonlarını gerçekleştiremeyecek durumdaydı. Hemen entübe ettik. Suni solunum cihazı ile gerekli olan tüm solunum desteğini yaptık; ama 15 günün sonunda karbondioksit ve oksijen değişimlerini sağlayamayan akciğere yapacak tek şeyimiz kalmıştı, suni akciğer cihazına geçmek. Bu hastalarda bu bizim son tercihimiz 'son basamak' diyebilirim. Ölümle kalım arasındaki bir hastadan bahsediyoruz. Genç ve sağlıklı, ama 15 gün içinde çok ağırlaşmış bir hastaydı. Hastamızı ECMO cihazına bağladık. 38 gün boyunca da ECMO’da takip ettik."
"Bizim için mucizeydi"
Bu dönemde hastada böbrek yetmezliği de geliştiği için yapay akciğer tedavisi ile devam ettiklerini anlatan Prof. Dr. Özcan, "Tüm tedavilerimizi yapmamızın ardından Burak’ın akciğeri 38 günün sonunda artık 'yapay akciğere ihtiyacım yok' dedi ve biz ayırmaya karar verdik. Ardından suni solunum cihazından da ayırdık. Ve son olarak nefes borusuna tüp yerleştirmek için açtığımız deliği de kapattık. Hastamız şu anda oda ortamında nefesini gayet rahat alıyor. Önümüzdeki günlerde de fizik tedaviye başlanacak. Burak’ı yapay akciğerden ayırdığımız gün bizim için bir mucizeydi. Her gün 'Hastayı kaybedecek miyiz' korkusunu yaşayarak başına geldik. Ama genel durumu her gün biraz daha iyiye gittikçe biz de biraz daha ümitlendik. Sonuç olarak kliniğimiz için bir mutluluk ve gurur kaynağı, bizim için de mucize bir sonu oldu" dedi.
"Her gün bin kere pişman oldum"
Sağlık durumu her geçen gün iyiye giden Burak Kaan Öz, yoğun bakımda entübe halde çekilen fotoğrafına bakarak hayatta olduğuna şükretti.
Çok zor bir süreç geçirdiğini anlatan Öz, şunları söyledi:
"Yoğun bakımda zaman zaman kendime geldiğim anlarda başka koronavirüs vakalarının geldiğini hatırlıyorum. Oksijen cihazına bağlandıkları halde gerçekten de 30-40 yaşlarında insanlar en fazla 2-3 gün yaşıyorlardı. O insanları görüp aşı olmadığım için her gün bin kere pişman oldum. Nefes alamıyordum. Oksijen yetersizliği nedeniyle bilincimi kaybetmişim. Şans bu, hatta şans bile değil mucize eseri ölümden döndüm. Doktorlarımın üstün başarı ve gayretlerinden dolayı hayata döndüm. Ben kendime 'onların başarısı' diyorum. Gerçekten de özveri ile yaptıkları işleri sayesinde ben şimdi hayattayım. 10 Eylül’de kendime gelmeye başladığımı hatırlıyorum. 3 aydır hastanedeyim. Ailemi çok özledim. Anne, baba sizleri çok seviyorum; siz bana çok söylediniz ‘aşı ol’ diye ve ben olmadığım için çok pişmanım."
"Keşke aşı olsaydım"
Aşı çağrısında bulunan Öz, "Etrafıma baktım. 'Ben gencim, bana bir şey olmaz' dedim. İnsanlardan duyduklarıma güvendim. Ama hata etmişim. Şimdi çok pişmanım. ‘Keşke aşı olsaydım’ diyorum. Buradan çıktıktan sonra hemen aşı olmak istiyorum. Kesinlikle aşı olmalısınız. Aşı olmak için harcayacağınız 10 dakika size bir ömür kazandıracak. Lütfen aşı olun. 'Gencim, bana bir şey olmaz' demeyin. Aşı olun, hem kendinizi hem ailenizi hem de devleti ve milleti koruyun" dedi.