Koronavirüs pandemisinin başlamasıyla evlerden çıkamadığımız günlerde, ekmeğimizi, suyumuzu, önemli evraklarımızı kapımıza kadar getirdiler. Yağmurda, karda, soğukta şehrin bir ucundan bir ucuna taşıdılar siparişlerimizi.
Pandemi sürecinde, vatandaşların ihtiyaçlarını gidermek ve mağdur etmemek için canhıraş şekilde çalışan motorlu kuryeler saygısızlığa mağruz kalmaktan şikayetiçi...
“Ben senin işini yaparken ıslanıyorum…”
“Tatlı bir telaş halindeyiz. İnsanlara hizmet vermekten gayet mutluyuz” diyen motorlu kurye Gökhan Canbaz, bağajında biriktirdiği kırgınlıkları tek tek paylaşıyor:
“Araçla siteye girebiliyorsunuz ama motorla giremiyorsunuz. Çünkü dışarda bırakmamızı söylüyorlar. Birçok plazada ikinci sınıf vatandaş olarak görünüyoruz. Asansörleri kullanmamıza izin vermiyorlar. Tabi bu, site ya da plaza yönetiminin kararı ve güvenlikteki kişilerde uygulamak zorunda ama biz de sonuçta insanız ve evimize ekmek götürmeye uğraşıyoruz.
"Biz yağmur çamur demiyoruz, hep yollardayız. Üstümüz başımız su içerisinde kalıyor. Bir iş yerine gittiğimizde de içeri alınmıyoruz. Ben senin işini yaparken ıslanıyorum. Bana saygı duy yeter.”
“Bu insanların kaportaları kendi vücutları”
24 yıldır kuryelik yapan Serkan Karabulut da, salgın sürecinde birçok sektörün yükünün üzerlerinde olduğunu ve insanların bunu hafife aldıklarından yakınıyor:
“Siparişleri taşırken hızlı olmamız gerekiyor. Çünkü yetiştirmemiz gereken yerler var. Toplumdan beklediğimiz şey, motorlu kuryelere sağduyuyla bakması ve anlayışla yaklaşması."
"Biz zevk olsun diye motor kullanmıyoruz. Burada her birey bir aile. Bu insanların kaportaları kendi vücutları, bedenleri… Herkesten duyarlı olmalarını bekliyorum."
“Bize vebalıymışız gibi davranıyorlar”
25 senedir motorlu kuryelik yapan 3 çocuk babası Mustafa Özdemir ise insanların motorlu kuryelere yaklaşımından memnun olmadıklarını anlatıyor:
“İnsanlar pandemi döneminde evden çıkmaya korkarken, biz 7/24 dışarda onlara hizmet verdik. Bir plazaya girip evrak aldığımızda ya da bıraktığımızda, vebalıymışız gibi mal kabulden veya yük asansöründen içeri sokuyorlar. Bu bizim hoşumuza gitmiyor."
İnsanlar sipariş ettikleri şeylerin daha hızlı olmasını istiyorlar. Bizlerde elimizden geldiğince hızlı olmaya çalışıyoruz ama yaklaşımları bizi üzüyor. Bazı sitelerin girişinde ‘moto kuryeler giremez’ ve ‘köpek giremez’ yazınca bizleri öyle bir duruma sokuyorlar ki psikolojimiz bozuluyor. Günün yarısından fazlasını çalışarak geçiriyoruz. Evimize döndüğümüzde çocuklarımız uyumuş oluyor. Yarım saat bile göremediğimiz zamanlar oluyor. Bu kadar özverili çalışıyorsak, karşılığında saygıyı ve bir teşekkürü hak ettiğimizi düşünüyorum.”
“Teşekkür etmeseler de rencide etmesinler yeter”
23 senedir bu meslekte olan Fikret Şen de trafikte yaşadıkları sorunların yanı sıra insanların tepkilerinin çoğu zaman kırıcı olduğunu ve bunun kendilerini üzdüğünü söylüyor:
“Çok zor bir işimiz var. Her türlü tepkiyle karşılaşıyoruz. Bizlere iyi davranan da var kötü davranan da. Bizleri ne olarak görüyorlar bazen anlayamıyoruz."
Davranışlarında kırıcı olanlar oluyor. İnsancıl ve samimi olmak her şeyin üzerinde bence. Bir şey söylemeseler bile vücut dilleri bile belli edebiliyor. Teşekkür ederlerse o kendilerinin insafına kalmış ama en azından rencide etmeseler, o bile yeter."