Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı'nın amacının, siber güvenliğin, ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası olduğu anlayışının tüm kesimlerde yerleşmesini sağlamak olduğunu söyledi.
Arslan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın da katıldığı e-Devlet Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı'nın tanıtım toplantısında, büyüyen ve gelişen sektör çerçevesinde amaçlarının kamu kurum ve kuruluşlarının eşgüdüm içinde üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, özel sektörle ortak hareket etmeleri olduğunu belirtti.
Türkiye'de ilk defa ve milli kaynaklarla hazırlanan 2016-2019 Ulusal e-Devlet Stratejisi ve Eylem Planı'nın 18 ayda tamamlandığını ifade eden Arslan, çalışmalar sonucunda “etkin e-Devlet ile toplumun yaşam kalitesini artırmak” vizyonu ortaya konularak, 4 stratejik amaç, 13 hedef ve 43 eylemden oluşan strateji ve eylem planının ortaya çıktığını dile getirdi. Arslan, "Belirlenen amaç, hedef ve eylemler doğrultusunda Türkiye’nin dijital dönüşümüne yön verme, sosyal, ekonomik, çevreci gelişimine ivme kazandırma, Türkiye’nin 2023 ulusal hedefleri doğrultusunda gerekli kabiliyetleri oluşturma ve ülke refahı için kaldıraç etkisi yaratmasını sağlamak olarak tanımlanabilir. Hazırlanan strateji ve eylem planı ile 2019 sonunda dijital dönüşümde önemli bir aşamaya gelinmesi amaçlanmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
e-Devlet Kapısı'nın her geçen gün geliştirildiğini bildiren Arslan, kullanıcı sayısının 30 milyona ulaştığını, hizmet veren kurum ve kuruluş sayısının 263’e, kamu kurum ve kuruluşları tarafından sunulan hizmet sayısının bin 572’ye, mobil hizmet sayısının 421’e, belediye hizmet sayısının bin 27’ye ulaştığını kaydetti.
Arslan, e-Devlet ile temel hedeflerinden birinin hizmetleri, bütünleşik hale getirerek kırtasiyeciliğin ve özellikle kamu hizmetlerindeki bürokratik engellerin ortadan kaldırılması olduğunu bildirdi.
Siber saldırıların ülkelere maliyeti
Sanal ortamda kötü niyetli kullanımlar sonucunda siber güvenlik konusunun sadece bireylerin değil, kurumların, ülkelerin ve uluslararası kuruluşların en önemli gündem maddelerinden biri haline geldiğine dikkati çeken Arslan, şöyle konuştu:
"Siber saldırılarla bir bilgisayar kullanıcısı, banka hesap bilgileri elde edilebileceği gibi bir ülkenin askeri ve politik sırlarına ulaşılması, finans merkezleri, elektrik ve nükleer santraller, ulaştırma ve iletişim sistemleri ile hastanelerin çalışamaz hale getirilmesi de mümkündür. Daha önceleri bireysel olarak yapılan saldırıların yerini günümüzde örgütlü saldırılar almış ve her geçen gün sayıları artmaktadır. Keza bu durumu 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında da gördük. Bu tarihten itibaren kamu kurumlarımıza yapılan siber saldırılar, 2,5 kat artmıştır. Şu anda bir yılda ortalama 90 milyon siber saldırı teşebbüsü yaşanmaktadır. Giderek artan siber saldırıların ekonomiye verdiği zarar çok yüksektir. Forbes Business'ın araştırmasına göre, bu saldırıların ülkelere yıllık maliyeti toplamda 400 milyar dolar. 2019 sonrasında ise bu maliyetin 2 trilyon dolara erişmesi beklenmektedir. Siber güvenlik konusuna daha çok önem vermemiz, farkındalığı artırmak gerektiği bilincindeyiz, çalışmalarımızı bu yönde yürütüyoruz."
Türkiye'nin 4 yıllık süreçte siber güvenlik konusunda izleyeceği yolu belirleyen 2016-2019 Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı'nın amacının, siber güvenliğin, ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası olduğu anlayışının tüm kesimlerde yerleşmesi, ulusal siber uzayda bulunan sistem ve paydaşların tamamının güvenliğini sağlamak üzere idari ve teknolojik önlemlerin alınmasını sağlayacak yetkinliğin eksiksiz bir şekilde kazanılması olduğunu anlatan Arslan, söz konusu strateji ve eylem planının, 5 ana eylem ve 41 alt eylemden oluştuğunu kaydetti.
TÜBİTAK'ta dönüşüm
TÜBİTAK Başkanı Arif Ergin de TÜBİTAK'taki dönüşümü hızlı bir şekilde gerçekleştirmek için gayret sarf ettiklerini söyledi.
Ulusal e-Devlet Stratejisi ve Eylem Planı'nda süzülmüş bir şekilde 43 eylem maddesinin bulunduğunu ifade eden Ergin, bu sürecin, bundan sonraki etkisinin yukarıdan aşağıya tam bir organizasyon içinde gerçekleşeceğine inancının tam olduğunu kaydetti. Ergin, "Özel sektörün yüklenmesi gereken işlerde, TÜBİTAK kamu olarak yer alıyor. Haksız rekabet oluşuyor" eleştirisini anımsatarak, hazırlanan 43 eylem maddesinden sadece birisinde TÜBİTAK'ın direkt görev aldığını bildirdi.