İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sakarya'nın Sapanca ilçesinde gerçekleştirilen AFAD İl Başkanları Toplantısı'nda konuşarak, devletin çok kıymetli, çok yüce, insanlar tarafından korunması gereken bir şey olduğunu, aynı zamanda insana hizmet için var olduğunu söyledi.
Şeyh Edebali'nin "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" sözünden gelindiği için devlete "baba" olarak bakıldığını ve güven duygusunun hiç eksilmeyeceğini dile getiren Soylu, "Ancak öyle konular vardır ki oralarda bir aksama olduğunda, vatandaş başını çevirip devleti göremediğinde devlet algımızda travmalar yaşarız. Biz 1999'da böyle bir travma yaşadık. Çok büyük krizlerle uğraşıyorduk, siyasi istikrarsızlıklarımız vardı, terör, altyapı sorunlarımız vardı ama sanıyorduk ki acil durumlarda tüm imkanlar seferber edilir devlet gerçek gücünü ortaya koyar ve her şey olması gerektiği gibi yapılır" ifadelerini kullandı.
Soylu, 1999 depreminde depoların boş olduğunu, acil durum senaryolarının olmadığını, devletin hem maddi kaynak hem de zihniyet bakımından hiçbir hazırlığının olmadığını, deyim yerindeyse 45 saniyelik depremden sonra ilk 45 saniyede bunu hemen anlayıverdiklerini vurgulayarak, belki de milletçe ilk defa devlet algısıyla ilgili ciddi bir travma yaşandığını, herkesin kazma küreğe sarıldığını, eldeki imkanlarla kendi başının çaresine bakmaya çalıştığını anlattı.
O zamanlar İstanbul'da il başkanı olduğunu dile getiren Soylu, gecenin geç saatlerinde eski başbakanlardan Tansu Çiller ile Gölcük'e gelebildiklerini aktardı.
Bakan Soylu, şöyle devam etti:
"İstanbul'dan arabalarımızın arkalarına koyduğumuz erzaklar indiğimiz andan itibaren bitmişti zaten. Binlerce araba Sakarya, Kocaeli, Yalova, bu hattın üzerine Türkiye'nin her tarafından akın akın gelip bir plan dahilinde olmadan, bir program dahilinde olmadan bir şekilde ulaşmaya çalışıyordu. Ortaya konulan bu kaotik durum aslında bizim her birimizin belki de bugün içinde bulunduğunuz kurumun yeniden ihdas edilmesinin, oluşturulmasının, her birimizin düşüncesinin kaynağının yeniden filizlenmesine sebebiyet verdi. Çok büyük bir travma geçirdik ve devletin nasıl hazırlıksız yakalandığını nasıl imkansızlıklar içerisinde kıvrandığını vatandaşına nasıl mahcup olduğunu ve vatandaşların nasıl hayal kırıklığına uğradığını bizzat yaşadım ve şahit oldum."
"Millet bunun bedelini ödetti"
Bakan Soylu, ardından da siyasi olarak da sonuç oluşturan bir süreç meydana geldiğini, milletin bunun bedelini ödettiğini, bugün de olsa bugün de ödeteceğini vurgulayarak, çünkü vatandaşın ne zaman istense sorumluluğunu yerine getiren bir vatandaş olduğunu, devletin sahibinin millet olduğunu, eğer devlet devletin sahibiyse ve böyle düşünülüyorsa sonucun 1999 gibi olacağını belirtti.
Türkiye'nin 1999'a anlayış olarak da hazır olmadığını aktararak, şunları kaydetti:
"1999 depremi bize çok acılar yaşattı ama çok da dersler verdi. Bugün Türkiye'de bin 56 gözlem istasyonu var, 1999'da bu rakam sadece 50'ydi. Oysa Anadolu toprakları tarihi boyunca bir deprem bölgesiydi ve buna dair çok acılar yaşandı. Yani biliyorduk, tecrübe etmiştik, bu bizim için sürpriz değildi. Bu itibarla 2002'den sonra Türkiye'de özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde yaşanan değişimi sadece rakamlar ekonomik büyüklükler, yapılan otoyol uzunluklarıyla hastanelerle yatak sayılarıyla tarif etmek bana göre eksik bir tarif olur. Esasen ciddi bir zihni dönüşüm, bir mantalite dönüşümü gerçekleşmiştir. Yeni bir şey de keşfetmedik sadece kültürümüzün temel kodlarında var olan ve insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışına dönülmüştür. İnsan yaşamalı, insanca yaşamalı ihtiyaç duyduğunda da devletini tüm gücü ve varlığıyla yanında durmalı."
"Bir gün oranın belediye başkanı olayım bak nasıl yıkıyorum orayı"
Soylu, bugün gerek imkan ve teknik kapasite olarak gerekse mantalite olarak 1999'un şartlarından çok daha ileride olunduğunu, sadece deprem değil afet ve acil durum tanımına giren konuda hazırlık yaptıklarını söyledi.
Bu noktada oluşabilecek zararları azaltmak için sürekli yeni adımlar attıklarına işaret eden Soylu, AFAD Başkanlığı'nın, temelde bütünleşik afet yönetim sistemiyle tehlikeli ve risklerin önceden tespit edilmesi, olası zararların önlenmesi, afet anında koordinasyonun ve hızlı müdahalenin sağlanması ve afet sonrası iyileştirme çalışmalarının bütüncül bir yaklaşımla yürütülmesini sağlayan bir taraftan esnek bir taraftan da dinamik yapıyla çalıştığını vurguladı.
Bakan Soylu, afetin öncesini, afet anını ve afet sonrasını en iyi şekilde yönetmeyi hedeflediklerini belirterek, "Yani ellerimiz birbirine karışmayacak, telaş etmeyecek. Herkes telaşlı olabilir, şuradaki 91 kişinin telaşlı olmaya hakkı yok, herkes soğukkanlılığını kaybedebilir ama sizin soğukkanlılığınızı kaybetmeye hakkınız yok. Herkes birini düşünebilir sizin kimseyi düşünmeye hakkınız yok, siz milleti düşüneceksiniz" diye konuştu.
AFAD'ın sadece bir acil malzeme deposu olmadığını aktaran Soylu, afet noktasında da Türkiye Afet Yönetimi Stratejik Belgesi ve Eylem Planı olduğunu bildirdi.
Soylu, "Sabah gelirken bir gazetede okudum. Muhtarlar bir belediye başkanına diyorlar ki şuradaki metruk binaları yık. Kanun çıkması lazım yıkamam diyor. Bir gün oranın belediye başkanı olayım bak nasıl yıkıyorum orayı. Böyle bir şey var mı? Bir gün ya. Topu hep birbirimizi atmak konusunda nasıl bir irade sahibiyiz ya. Kanun var, yasa var, idari kararlılık da var ama biz prosedürü beklemek zorundayız. Peki idari işlem bunun neresinde. Yeni bir tartışma başlatmak istemem. Eğer idari işlemde kararsızlık varsa hiçbir iş yürümez" değerlendirmesinde bulundu.
"AFAD, devletin 1999'da zedelenmiş itibarını yeniden tesis etti"
Afet öncesi, afet müdahale ve afet sonrası olmak üzere birçok alt planlar bulunduğuna değinen Soylu, afet yönetiminin temelde 4 aşamada gerçekleştiğini, bunların planlama ve risk azaltma, aynı zamanda hazırlık, müdahale ve iyileştirme olduğunu dile getirdi.
"Türkiye bugün Avrupa'nın ikinci büyük deprem gözlem ağına sahiptir" diyen Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçen yıl 38 bin 287 depremi kaydettik. Bu yıl ilk 10 ay itibarıyla 19 bin 446 deprem kaydımız oldu. Sadece deprem değil bugün depremin yanı sıra heyelan, sel, su baskını, orman yangınlarını kapsayan risk haritalarımız ve buna ilişkin tedbirlerimiz de söz konusudur.
AFAD Başkanlığı'mız kurulduğu 2009'dan bugüne kadar afet yönetimi konusunda Türkiye'de hem bir açığı kapattı hem moral zemini oluşturdu hem de sürekli kendini geliştirerek birçok hayatın kurtulmasına vesile oldu. Devletin bu konuda 1999'da zedelenmiş itibarını yeniden tesis etti. Şu anda mevcut 5 bin 947 personelinin ve buradaki sorumlu arkadaşımızın ve 81 il müdürümüzün, 11 il birlik müdürümüzün bu başarının her alanında payı vardır."
Halihazırda ülke genelinde 25 lojistik, 30 da merkez lojistik deposu olduğunu aktaran Soylu, buralarda 82 bin 823 çadır, 143 bin 172 battaniye ve diğer ihtiyat malzemeleri bulunduğunu, toplam 773 müdahale aracı, bin 812 arama kurtarma personeli, koordinasyon tırı, 103 amfibi aracın olduğunu bildirdi.
Bakan Soylu, 2017 yılında toplam bin 465 olaya müdahale edildiğini, bu yılın ilk 10 ayında ulaşılan müdahale sayısının ise bin 281 olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Önemli bir yenilik afet ve acil durum toplanma alanları noktasında yaşanmıştır. Bu da Türkiye için çok önemli gerekli stratejik Allah muhafaza ihtiyaç olduğu zamanda yerine başka bir şey koyamayacağımız bir tedbirdir. Ülke genelinde acil durum toplanma alanlarını belirledik. 13 Kasım itibarıyla AYDES'e giriş yapılmış toplam 11 bin 528 adet acil durum toplanma alanımız vardır. Bu alanların nereler olduğuna artık e-devlet üzerinden bakabiliyoruz. Buna bir kamu spotu hazırlamamız lazım. Bunu sosyal medya üzerinden yaymamız gerekir. Siz il müdürleri ve birlik müdürlerisiniz... Burada iki gündür kamp yapıyorsunuz çadırlarda kalıyorsunuz, şimdi bütün bu zihniyetinizi ve mantalitenizi yeni yetişen neslimize aktarmalısınız. İlkokuldan, ortaokula liseye kadar çocuklarımıza bu zihniyeti tamamen yerleştiren, bunu sürekli bir eğitime döndüren, onların kollarından tutup yarın Allah korusun ülkemizin başına böyle bir durum geldiğinde yapmanız gereken bunlardır diye teker teker kendilerine belletmeniz lazım."
"Sürekli iyileştirme içerisinde olmalıyız"
Bakanlık bünyesinde sadece terörle mücadele etmediklerine değinen Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Teknoloji altyapımızda özellikle son yıllarda büyük sıçramalar gerçekleştirdik, büyük koordinasyonlar, büyük entegrasyonlar ortaya koyduk. Hiç durmuyoruz. Daha bugün Nüfus İdaresi'nde yeni bir randevu sistemi başlatık. Daha modern, daha müdahale edilebilir, verimliliği arttıran, oysa vardı randevu sistemimiz ama vatandaşımızın daha iyi istifade etmesini sağlayan bir randevu sistemini başlattık. Pazartesiden itibaren inşallah çok daha iyi bir noktaya taşınacak. Her gün binlerce insanın daha hizmet alabileceği, vatandaşımıza çok daha iyi bir hizmet verebilecek bir anlayışı ortaya koyduk. Onunla bırakmadık, bin 170 eleman daha verdik, onunla da bırakmadık ALO 199 Çağrı Merkezini güçlendirdik. (Kimseye söylemeyin) çağrının yüzde 50'sini karşılıyormuşuz. Bir vesileyle öğrendim, şimdi dün akşam aldığım rakam yüzde 97, bize yeterli değil yüzde 100'ünü karşılamamız lazım. Sürekli iyileştirme içerisinde olmalıyız."
Soylu, her insanın eksiklerinin olabileceğini ancak kendini yenileştirme, iyileştirme, takviye etme, tahkim etmenin temel düsturları olduğunu anlatarak, hayatın sonuna kadar sürekli tamamlaya tamamlaya gitmek durumunda olduklarını ifade etti.
AYDES'in Afet Yönetim ve Karar Destek Sistemi dijital platformunun adı olduğunu dile getiren Soylu, bu sistemle afet öncesi, müdahale ve afet sonrası iyileştirme süreçlerini bir arada görme ve bu sayede süreçleri daha etkin biçimde yönetme imkanına kavuşmuş olacaklarını vurguladı.
Toplanma yerlerini belirlediklerine değinen Soylu, "Soru şudur, siz oturduğunuz yerdeki toplanma merkezini biliyor musunuz? Nereden öğreneceksiniz? e-Devletten ama sadece bu yeterli mi? Hayır, bir taraftan muhtarlarımız, bir taraftan toplanma alanlarının en iyi öğretilebileceği okullar, broşürler, kaymakamlarımız, valilerimiz bu konuda biz de İçişleri Bakanlığı olarak valilerimize, kaymakamlarımıza belediye başkanlarımıza bir genelge göndererek bu konudaki kampanyada AFAD'a yardımcı, destek olacağız" şeklinde konuştu.
"Kendi toprağımızda bizi işgalci olarak nitelendirdi"
Soylu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki sözleri nedeniyle HDP'li vekil Ebru Günay'la tartışma yaşadığını anımsattı.
Komisyon toplantısında HDP'li Günay'ın, iç güvenlik harekatında öldürülen terörist sayısının açıklandığı sırada kendisine "Siz işgalcisiniz." dediğini aktaran Soylu, "Kendi toprağımızda bizi işgalci olarak nitelendirdi. Edepsizliği ahlaksızlığı ve ihaneti görüyor musunuz? Yetmedi, aynı zamanda bu kadar terörist etkisiz hale getirdiğimiz zaman, 'Siz muhalifleri öldürdünüz.' dedi. Siyasal bir meşruiyet sağlamaya çalışıyor. Onun için bu topraklarda hep uyanık olmalıyız. Cümleyi bile aradan kapmalıyız, kimseye fırsat vermemeliyiz. Kimseye böyle bir meşruiyet alanı bu topraklarda sağlamamalıyız" ifadelerini kullandı.
"Bakan olsam da konuşurum olmasam da konuşurum"
Bakan Soylu, Günay'ın kendisine "Sen bakansın, burası yasama, sen yürütmesin burada konuşamazsın" söylemi üzerine, "Bakan olsam da konuşurum olmasam da konuşurum. Ben bu memleketin evladı değil miyim? Memleket hepimize gazilerimiz şehitlerimiz tarafından emanet edilmiş. Her karış toprağında kan üzerinden özgürlük sağlanmış, kanla sulanmış bir millet ama fırsat bulsalar istediklerini orada söyleyebilecekler" dediğini aktardı.
Günay'ın komisyon toplantısı sırasında cep telefonununu kullanarak sosyal medya üzerinden Kandil'e yayın yaptığını dile getiren Soylu, "Demek istiyor ki, 'Beni buraya gönderdiniz atadınız sizin adınıza buradaki görevi yerine getiriyorum.' Aziz milletimiz hiç merak etmesin. Kandil'dekilerin leşlerini milletimizin önüne getirip sermek bizim boynumuzun borcu. Hiç merak etmesinler. Bu konuda hepimizin sorumluluğu var, herkes kendi işini yapacak. AFAD müdürlerimiz, doktorlarımız işini en iyi şekilde yapacak. Öğrencimiz en iyi şekilde hazırlanacak. Yoksa bu coğrafyada bize adım attırmamak için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Bugün ayakta duruyoruz etrafımız yangın ama Türkiye, istikametine hedeflerine birçok saldırıya rağmen Allah'a hamdolsun ki yürüyüp devam ederek gidiyor" şeklinde konuştu.
"Turizmde tarihi rekor kırıyoruz"
Turizmde tarihi rekor kırıldığını, Antalya'nın 12,5 milyon turistle tarihinin en üst noktasına geldiğini vurgulayan Soylu, "Engellemek, bozmak için her şeyi yaptılar. Şu anda 35 milyon 600 bin Türkiye'de turist sayısı. Bu huzuru hep beraber sağlamalı, Türkiye'yi güvenli ülke haline getirme konusunda irademizden de hiç taviz vermemeliyiz. Burada en önemli alan da sizin alanınızdır" dedi.
AYDES'ten bahseden Soylu, içinde üç alt modül bulunan sistemin, hem afete ait doğru bilgileri hem mekan bilgilerini hem de yapılan çalışmaları bir paket halinde karar mercilerine sunduğunu aktardı.
AFAD Başkanlığı'nın, 2017 yılında bin 294 afet konutunu tamamladığını, bu yıl ise ilk on ay itibarıyla 269 afet konutunun bittiğini, halen 5 bin 83 afet konutunun da inşaatının devam ettiğini bildiren Soylu, sözlerini şöyle tamamladı:
"AFAD Başkanlığı'mız sadece yurt içinde değil yurt dışında da küresel başarılara imza atmaktadır. 5 kıtada 50'den fazla ülkeye yardım gönderen Türkiye, 2018 küresel insani yardım raporuna göre 8 milyar dolar ile 2017 yılında küresel anlamda en çok insani yardım gönderen ülke konumundadır. Bu ülkelerden Filistin, Somali ve Sudan öne çıkmaktadır.
Bana AFAD için bir slogan bul deseler veya bir motto söyle deseler söyleyeceğim bir tek ifade var, 'Hazır ol...' Bizim sizden tek beklentimiz budur, hazır olun. Hazır olmanın tanımına dahil olabilecek ne varsa her şeyi hazır edin. Bu ülke çok güzel bir ülke, çok kıymetli bir ülke ama kolay bir ülke değil. Fırsatı fazla, göz koyanı da fazla. İşte biz bu risklerin önemli bir kısmını AFAD Başkanlığı'mızla aşıyoruz."
Kaynak: AA