Kış kurak geçiyor. Yağış azlığı ve mevsim normallerinin üzerindeki sıcaklık kuraklık endişesini iyice artırdı. Kuraklık riski en net şekilde barajlarda kendisini gösteriyor.
Şubat ayında olmamıza rağmen beklenen yağmurun yağmaması barajlardaki doluluk oranını ciddi şekilde etkiliyor.
İstanbul'un doluluk oranı en düşük üçüncü barajı olan Alibeyköy’de su seviyesindeki azalma net bir şekilde görülüyor.
Yağışlar yüzde 40 azaldı, barajlar dolmadı
Türkiye genelinde yağışlar önceki yıllara göre yüzde 40 azaldı. İstanbul'da geçen yıl bu dönemlerde barajların doluluk oranı yüzde 80 seviyelerindeyken, bugün yüzde 35'lerde. Uzmanlar, bu karamsar tabloyu yeni bir faktörün daha etkileyeceği görüşünde.
"Göç su tüketimini artıracak"
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, deprem bölgelerinden büyükşehirlere göçün su tüketimini artıracağı görüşünde:
“Kısa vadede hangi bölgelerin ne kadar göç aldığı ve su durumlarının değerlendirilmesi gerekiyor."
Tolunay, depremin sarstığı bölgelerde, yakın dönemde baş gösterecek bir sorunun da kuraklık olduğuna dikkati çekiyor:
“Bu bölgeler kırsal bölgeler tarımın çok ön planda olduğu alanlar. Buradaki çiftçiler zaten depremden olumsuz olarak etkilendiler. Yeterince suya ulaşılmazsa buradaki köylüler ürün ekemedikleri için geçim sorunları ile karşı karşıya kalabilirler.”
"Yer altı su kaynakları en büyük varlığımız olacak"
Su ihtiyacının ilerleyen yıllarda daha önem arz edeceğini vurgulayan Tolunay, yer altı su kaynaklarının çok dikkatli kullanılmasını öneriyor:
“Kuraklık artı su tüketimine bağlı olarak, gelecekte çok daha şiddetli su sorunları yaşayacağız. İşte bu gibi durumlarda yer altı su kaynakları bizim en büyük varlığımız olacak. Belki o kurak dönemleri atlatmamızı sağlayacak."
"Deniz suyu arıtılarak kullanılsın" önerisi
Uzmanların bir diğer önerisi ise deniz suyunun arıtılarak kullanılması. İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Dabanlı ise deniz suyunun arıtılarak kullanılmasının önemine dikkati çekti:
“Biz 3 tarafı denizlerle çevrili bir ülkeyiz. Özellikle Karadeniz’in tuzluluk oranı da diğer denizlerimize göre az. İstanbul'un için de olsun… Büyük bir metropol olduğu için söylüyorum. Eninde sonunda biz bu sistemlerimizi bir emniyet sibobu olarak deniz suyundan arıtma teknolojileriyle de kapatmamız lazım, geliştirmemiz lazım.”