Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü izniyle Bergama Müzesi başkanlığında 2021 sonbahar döneminde Dikili'deki bir mağarada 6 haftalık bir kurtarma kazısı yapıldı.
Kazı çalışmalarına Alman Arkeoloji Enstitüsü ekipleri ile Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Taşkıran başkanlığındaki uzmanlar katıldı.
Türk ve Alman bilim insanlarından oluşan ekip, antik dönem tabakalarından elde ettikleri bilgilerle mağaranın, milattan önce 6. yüzyıldan Roma Dönemi'ne kadar ana tanrıça Kybele'ye adanmış bir kült merkezi olarak kullanıldığını ortaya koydu.
Alman Arkeoloji Enstitüsünün yürüttüğü Pergamon kazılarına paralel olarak gerçekleştirilen yüzey araştırmalarında da bölgede Epipaleolitik Dönem'e ait tabakalara rastlandı.
Bu tabakalarda taş aletler ve kemikler gün yüzüne çıkarıldı.
Laboratuvarlarda radyokarbon tarihleme yöntemiyle yapılan incelemeler sonucu taş aletler ve kemiklerin günümüzden 14 bin yıl öncesine ait olduğu tespit edildi.
Göbeklitepe'den de eski
Alman Arkeoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Felix Pirson, kurtarma kazısı kapsamında Batı Anadolu'da Epipaleotik Dönem'e ait ilk kalıntıların keşfedildiğini söyledi.
Anadolu'nun tarih boyunca kaydedilen gelişmelerde ve yaşanan olaylarda doğuyu ve batıyı kaynaştıran topraklar olduğuna işaret eden Pirson, şöyle konuştu:
"En son Göbeklitepe buluntularının yarattığı heyecan, bu bağlamdaki örneklerin başında gelmektedir. Göbeklitepe'de insanoğlu milattan önce 10 bin yılda ilk anıtsal mimari ve plastik eserler yaratmış. Erken evrelerine Göbeklitepe'nin de dahil olduğu Cilalı Taş Devri nispeten bilinmesine rağmen; insanoğlunun yaşamış olduğu daha önceki Yontma Taş Devri daha az bilinmektedir. Bugüne kadar Güney ve Güneydoğu Anadolu'da Yontma Taş Devri'nden birkaç buluntu yeri tespit edilmiş ve halen kazılmaktadır. Ancak Batı Anadolu'da, yani Ege kıyıları ve Avrupa'ya geçiş bölgesinde Paleolitik Çağ'ın bazı dönemlerine ait yüzey buluntuları bilinse de bugüne kadar Paleolitik Dönem veya Neolitik Dönem'e geçiş evrelerine ait arkeolojik bir dolgu içinde herhangi bir buluntu yeri tespit edilememişti." dedi.
Alman Arkeoloji Enstitüsünün yürüttüğü Pergamon kazılarına paralel olarak gerçekleştirilen yüzey araştırmalarında, Dikili ve Bergama arasında keşfedilen bir mağarada Geç Yontma Taş Devri'nden 14 bin yıllık tabakalara rastlanmasının büyük bir sürpriz olduğunu kaydeden Pirson, "Profillerin temizlenmesiyle ortaya çıkan tabakalarda taş aletler ve kemikler ele geçirilmiştir. Taş aletlerin uzmanlar tarafından incelenmesi ve kemik buluntuların laboratuvarlarda radyokarbon yöntemiyle tarihlendirilmesiyle günümüzden 14 bin yıl öncesine ait oldukları anlaşılmıştır." ifadelerini kullandı.
Çakmak taşından yapılmış aletler
Mağaranın Epipaleolitik Dönem'de sürekli bir yerleşimden ziyade kısa süreli bir yerleşim alanı ya da Epi-paleolitik avcı-toplayıcı grupları tarafından sezonluk olarak ziyaret edilen bir kamp yeri olarak kullanıldığına işaret eden Pirson, şu bilgileri verdi:
"Bu döneme ait çakmak taşından yapılmış aletler ele geçirilmiştir. Arkeolojik dolgular içinde ele geçen çakmak taşı çekirdekler, teknolojik parçalar ve üretim artıkları yongalama işleminin mağarada yapıldığını ortaya koymaktadır. Çakmak taşı ham maddenin mağara önündeki dere yatağından toplanmış olması olasılığı düşünülebilirse de insanların çakmak taşını tam olarak nereden sağladıkları sorusu henüz cevaplanamamıştır."
Kybele kült merkezi olarak kullanılmış
Pirson, mağaranın milattan önce 6. yüzyıldan Roma Dönemi'ne kadar ana tanrıça Kybele'ye adanmış bir kült merkezi olarak kullanıldığını, mağarada ele geçirilen en geç buluntuların da Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait olduğu bilgisini verdi.
Bergama Müzesi Müdürü Nilgün Ustura başkanlığındaki kazılarda ele geçirilen buluntuların incelenmesi, Alman Araştırma Kurumu (DFG) tarafından finanse edilen Pergamon mikrocoğrafyasının Hellenistik ve Roma Dönemleri arasındaki dönüşümü başlıklı uzun soluklu bir proje kapsamında yürütülüyor.
Kurtarma kazısı ve buluntuların değerlendirilmesinde Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Ankara Üniversitesinin yanı sıra Manisa Celal Bayar Üniversitesi ve Sinop Üniversitesi, ayrıca Berlin Frei Üniversitesi ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi'nden uzmanlar katılıyor.