Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gayri milli oluşumlara dur demesi ve milli değerlerin istismar edilmesine izin vermemesi gerektiğini söyledi.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, genel merkez binasında düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Türkiye ASTANA sürecinde belirlendiği üzere Cerablus, Azez, Mare, El-Bab bölgeleri ve İdlib’de askeri güvence sorumluluğu üstlendiğini söyleyen Destici, “Türk Silahlı Kuvvetlerimiz (TSK) bu istikamette geçen Ekim ayında İdlib’e intikal etti. Harekât başladığı zaman Büyük Birlik Partisi olarak TSK tarafından düzenlenen bu harekâtın basit bir intikalmiş gibi gösterilemeyecek derecede önemli olduğunun altını çizmiştik.
Yine o günlerde altını çizdiğimiz bir nokta vardı ki, o da TSK’ ya yönelik hasmane bir tutum sergileyecek unsurların sadece bölgedeki sekter örgütler değil, beraber yola çıktığımız, Türkiye’nin İdlib'deki duruma istikrar getirmesini umuyoruz. Rusya ve İran’a da dikkat etmemiz gerektiğini özellikle vurgulamıştık. Bugün gelinen aşamada çekincelerimizde haklılığımız, açık ve beyan bir şekilde ortaya çıktı.
3 milyona yakın bir nüfusa sahip İdlib’te ateşkesin sürdürülmesi için gözlem noktası inşâ eden TSK, bir yandan oradaki bazı radikal örgütlerin saldırısına maruz kalırken, diğer yandan da o radikal örgütleri bahane eden Rusya ve İran destekli Esad güçlerinin saldırılarına maruz kalıyorlar. Bunların özellikle Rusya’nın bilgisi, kontrolü dışında olduğunu düşünemiyoruz ve bunu kabul etmiyoruz. Rusya’nın buna göz yumduğunu düşünüyoruz” dedi.
‘Muhtemel bir göç dalgasına karşı tedbirimizi almalıyız’
Türkiye’nin bu konuda da tedbirli olması gerektiğini vurgulayan Destici, şöyle devam etti:
“Sadece sınırlarımızı ve sınır güvenliğimizi sıkılaştırmakla yetinilmemelidir. Suriye’de iç savaş başladığından beri söylüyoruz. Göç dalgası, göç kaynağının olduğu ülke içinde, yani ihdas edilen bir ‘tampon bölge’ içerisinde karşılanmalıdır. Aksi durumlarda, müthiş ve telafisi çok zor olan tehdit ve krizlerle boğuşmak zorunda kaldık ve yenileri ile de karşı karşıyayız. Bunu geçmişte yaşadık. Bugün daha hacimlisini bize yaşatmak istiyorlar. Türkiye’yi bununla uğraştırıp zor duruma düşürmek istiyorlar. Şu anda konjonktür lehimize imkânlar üretiyor. Çünkü askerî olarak Suriye sınırları içerisindeyiz. Muhtemel bir göç dalgasını, göç kaynağının olduğu ülke içinde, yani Suriye içerisinde, oluşturulacak ‘güvenlikli cepler’ veya ‘güvenli bölgeler’ ihdas ederek yapabilecek imkân ve avantajlara sahibiz. Bu yüzden geçmişte yaşadığımız ve dış müdahalelere de açık hale gelen sorun ve krizlerle tekrar karşılaşmadan, muhtemel bir göç dalgasına karşı her türlü askeri ve istihbarı güvenlik tedbirlerini önceden almalıyız.”
‘Onlara tavsiyemiz akıllarını başlarına almalarıdır’
Ülke içindeki terör sempatizanların olduğunu dile getiren Destici, sözlerine şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin Afrin’e yönelik başlattığı Zeytin Dalı Harekâtına karşı olumsuz haince, alçakça ve kahpece açıklamalar var. Bunların kabil edilmesi bizim tarafımızdan hiçbir zaman kabul olmamıştır. Bundan sonrada olmayacaktır. Bunları fikir hürriyeti, basın hürriyeti, düşünce hürriyeti, insan hakları çerçevesinde de değerlendirmemiz mümkün değildir. Bir tarafta bölgeye adalet, barış, istikrar götürmek için, oradaki savaşı dindirmek için, teröristlerden temizlemek için gayret eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onun kahraman ordusu vardır.
Öbür tarafta da 30 seneden fazla bir süredir, Türkiye’nin içerisinde terör eylemleri gerçekleştiren binlerce askerimizi, polisimizi, korucumuzu, öğretmenimizi, imamımızı, kundaktaki bebeğimizi katleden, şehit eden teröristler var. Birileri burada teröristlerden yana taraf oluyorsa, ya da bunu normal bir savaş olarak adlandırıp teröristlere karşı yapılan harekâtın durdurulmasını istiyorsa bunu asla ve kat’a iyi niyetli bir açıklama olarak değerlendiremeyiz. Onlara tavsiyemiz akıllarını başlarına almalıdırlar. Devletlerinin ve Milletlerinin yanlarında olmalıdırlar. Barıştan yana durmaları gerekir. Terörden ve teröristten yana durmamaları gerekir. Teröristlere destek niteliğinde açıklama yapanlarla ile ilgili başlatılan hukuki süreçleri de doğru buluyoruz.”
‘Gayri milli oluşumlara dur demeli’
Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) ismindeki 'Türk' ifadesinin kaldırılmasıyla ilgili olarak açıklamada bulunan Destici, “Türk başlığı altında terör gruplarının propagandasını yapanlara geçit verilmemesi konusunda hükümetle aynı düşünüyoruz. Yine devletimiz gayri milli oluşumlara ‘dur’ demeli ve milli değerlerin istismar edilmesine izin verilmemeli. Bu konularda farklı bir düşüncemiz yok. Adı geçen kurumlara doldurulan ‘Türk’ düşmanlarını vatan, millet, devlet düşmanlarını temizlemek yerine, kurumların künyesinde yer alan ‘Türk’ adının kaldırılmasının çözüm olabileceği konusunda ciddi endişelerimiz vardır. Birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyaç duyduğumuz bu zamanlarda, kutuplaştırma ve ayrıştırmaya neden olacak hamlelerden mümkün oldukça uzak durmamız gerektiği düşüncesindeyiz” diye konuştu.
DHA