1922, Anadolu topraklarının kader yılıydı. 7'den 70'e bağımsızlık ateşi tüm yüreklerde alev alev yanıyordu.
Sıra en son Sakarya'da durdurulan düşman ordusunu artık tamamen Türk yurdundan atmaya gelmişti. Tam bağımsızlık için istikamet belliydi.
Zaman savaş zamanıydı. Asker düşmana vurulacak o son darbe için hazırlık halindeydi.
Milletin ölüm kalım savaşı
Mustafa Kemal, "Yarım hazırlıkla, yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten çok daha kötüdür" dedi ve süre istedi. Uzun hazırlıklar sonunda sayısal üstünlük bir yana ancak bir denge kurulabilmişti. İmkanlar belliydi ama Gazi Paşa'nın komutasındaki bir orduda "imkansız" kelimesi kabul edilemezdi.
Cefakar Anadolu insanı elindekini avucundakini Milli Mücadele için ordunun emrine verdi, evladını, erkeğini cepheye yolladı. Çünkü bu bir milletin ölüm kalım savaşıydı.
26 Ağustos'ta Mehmetçik, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın emrindeydi
Ve Başkomutan Haziran ortalarında taarruza geçme kararı aldı. 27 Temmuz gecesi de ordu komutanlarıyla Akşehir'de bir araya geldi, harekat için direktifler verdi. Yunan ordusunu en güçlü olduğu yerde, Afyon'da vuracaktı. Plan çok gizliydi. Mustafa Kemal Paşa işgal devletlerini ve Yunan ordusunu yanıltmak için kritik bir adım attı. 21 Ağustos'ta Çankaya Köşkü'nde bir çay daveti vereceğini gazetelere bildirdi. Haber yayımlandığında Mustafa Kemal çoktan cepheye ulaşmıştı. Saldırı için seçilen gün oldukça manidardı. 26 Ağustos yani bir yıl önce Yunan taarruzunun başladığı gün.
Türk ordusu bir şafak vakti ansızın düşman mevzilerinin karşısında belirdi.
26 Ağustos'ta Başkomutan Mustafa Kemal, yanında Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi kumandanı İsmet Paşa ile Afyon Kocatepe'deki alanda yerini aldı. Mehmetçik taarruz emri bekliyordu. Saat 04.30'da topçuların Yunan siperlerini yumuşatmak için başlattığı mermi sağanağı, ilerleyen dakikalarda düşmanın ikmal hatlarına yöneldi. Ardından Türk piyadeleri tel örgüleri aşıp saldırıya geçti.
Mehmetçik savaş meydanında insanüstü bir mücadele sergiliyordu
Gün ışıdığında Türk kuvvetlerinin düşmandan kurtardığı ilk yer Tınaztepe'ydi. Aynı gün Ankara'da da büyük bir heyecan vardı. Büyük taarruzun başladığı Meclis'e bildirildi, şenlikler düzenlendi. Mustafa Kemal'in askeri dehası olarak savaşlar tarihine geçecek planı, düşmanı çember içinde çevirip yok etmekti. Afyon güney batıdan çevrilirken Yunan birliklerinin İzmir ile bağlantısı kesildi.
27 Ağustos'ta ordu yeniden taarruza geçti. Mehmetçik süngü hücumlarıyla savaş meydanında insanüstü bir mücadele sergiliyordu. Gün sonunda Afyonkarahisar geri alındı, kurtuluş müjdesinin işaret fişeğiydi bu. Başkomutanlık Karargahı Afyon'a taşındı.
29 Ağustos gecesi, Mustafa Kemal karargahta son bir toplantı gerçekleştirdi. Orada, düşmanı sarıp teslim alma kararı alındı.
30 Ağustos günü gelip çattığında savaşın en şiddetli safhasına geçildi. Saat 06.30'u gösterdiğinde Türk ordusuna verilen emir şöyleydi:
"Dumlupınar hızla geri alınacak, düşman teslim olmaya mecbur edilecek."
30 Ağustos 1922 milli mücadelenin zaferini simgeliyor
Çarpışma öğleden sonra daha da çetin bir hal aldı. Zafer, adına yakışan bir mücadeleyle geldi. 30 Ağustos'taki bu taarruz Türk milleti adına kesin bir galibiyet ile sonuçlandı. 30 Ağustos 1922 Çarşamba, yeni bir Türk destanının adıydı artık.
Kaynak: TRT Haber