Şırnak'ta düzenlenen terör saldırısında yaralanan ve Ankara'da kaldırıldığı hastanede şehit olan Piyade Uzman Onbaşı Pehlül Oruk'un Erzurum'daki ailesi, terör saldırılarına tepki göstererek, şehitlerin kanının yerde kalmamasını istedi.
Şırnak-Hakkari Karayolu'nda 10 Ağustos'ta personel ve malzeme nakletmek için görevlendirilen askeri aracın terör örgütü mensuplarınca pusuya düşürülmesi sonucu yaralanarak kaldırıldığı Ankara GATA'da 19 Ağustos 2016 tarihinde şehit olan ve memleketinde son yolculuğuna uğurlanan Erzurumlu Piyade Uzman Onbaşı Pehlül Oruk'un Aziziye ilçesinde yaşayan yakınları sorularını yanıtladı.
Şehit Pehlül Oruk'un babası Veysel Oruk, oğlunun görev yaptığı Şırnak'a gönüllü gittiğini belirterek, "Oğlum vatan için şehit oldu. Oraya gitmeye çok gönüllüydü ve gönüllü gitti. Özellikle orayı seçti. Oğlum, 'Ne olursa olsun ben vatan için oralara gideceğim" diyerek gitti ve vatan topraklarında şehit oldu" dedi.
Oğluyla şehit olmadan bir gün önce telefonla konuştuğunu, onun tek hayalinin evlenip yuva kurmak olduğunu dile getiren baba Oruk, şunları söyledi:
"Yavrumun hayalleri vardı ama nasip olmadı, şehit düştü. Köyde bir ev kurmak, evlenmek istiyordu. Asker olmadan önce işi yoktu. Bana, 'Baba uzman çavuş olup hem vatanımı beklerim hem de gelirken devlet bana ne verirse onu alır kabul ederim' diyordu. Ama şehit oldu. Devletimiz, milletimiz sağ olsun, vatanımız her zaman için var olsun. Allah büyük insanların noksanlığını vermesin."
Veysel Oruk, özellikle son dönemde Türkiye üzerinde çeşitli oyunlar oynandığını ancak bu oyunların amacına ulaşmayacağını vurgulayarak, Türkiye'nin çok büyük bir ülke olduğunu dile getirdi. Şehitlerin kanının yerde kalmayacağını söyleyen Oruk, şöyle devam etti:
"Allah devletimize birlik beraberlik versin. Ben ve diğer çocuklarım da ülkemizi savunmaya hazırız. Hepimiz bu mecburiyetindeyiz. Onlar bizi bölemeyecekler. Allah onları kahretsin, bu vatana yabancı kimse giremeyecek. Bunlar dış devletlerin oyunları ama Türkiye bu oyuna, bu darbelere gelmez. Türkiye çok şeyler atlattı. Bu ülke Çanakkale'de çok şehit verdi ama yine toprağı vermedi. İstanbul'a bütün devletler yığıldı ama yine elimizden alamadı. Bu ülkeyi bölmeyi başaramazlar, bunu kafalarından silsinler. Benim gül gibi yavrum kim için şehit oldu vatan için, toprak için. Bu vatan, bu bayrak bizim kimsenin değil, yabancıların değil."
Veysel Oruk, 3 kız, 3 erkek çocuğunun olduğunu anlatarak, oğlunun şehit düşmesi sonrası başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım olmak üzere devlet yetkililerinin kendilerine destek verdiğini belirtti.
Şehidin din görevlisi abisi Adem Oruk da "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" sözünün kendileri için her zaman bir fıtrat olduğunu dile getirdi.
Kardeşinin vatan için şehit düşmesi dolayısıyla gururlu olduğunu aktaran Oruk, "Kardeşlik duygusu bizleri derinden yaralıyor. Anlatılmaz sırdaşım idi. Kardeş çok farklı bir duygu. Kardeşimin GATA'da ilk şehadet haberini aldığım zaman sanki üzerinize bir dünya çöküyor gibi hissettim. Ama imanımız ve itikatımızın gereği Allah'a, peygambere inanmış insanlarız. Bizi imanımız ayakta tutuyor." ifadelerini kullandı.
"Biz her zaman vatan görevine hazırız"
Bir şehit kardeşi ve ailesi olarak vatanın her zaman yanında olduklarını vurgulayan ağabey Oruk, şu değerlendirmede bulundu:
"Biz her zaman vatan görevine hazırız. Kardeşimiz şehit oldu diye hüzünlenmek oturup ağlamak bize yakışmaz. Hepimiz asker doğmuşuz. Bizler her zaman dimdik ayaktayız. Bizler gerçekten vatan evladıyız, Anadolu çocuğuyuz. Herkes gibi bizler de bu vatana canımızı vermeye hazırız. Şehidimizin de kanı yerde kalmasın. O zalimler, çapulcular, satılmış insanlar bunun bedelini ödeyecekler. Hem Allah katında, hem de bizim kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin verdiği o mücadeleyle bunun bedelini ödeyecekler. Bu onların yanına kar kalmayacak."
Adem Oruk, "Ben uzman çavuş olacağım" diyen kardeşi Pehlül Oruk'un göreve başlaması dolayısıyla evraklarını birlikte hazırladıklarını anlattı.
Kardeşi Pehlül Oruk'u askerlik başvurusu sürecinde sürekli motive ettiğini aktaran Adem Oruk, "Ben ona, 'Bu vatan, bu bayrak bizim' diyordum. O her zaman benim yanımdaydı ben de onun yanındaydım." dedi.