İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Büyükada'da yapılan toplantıya ilişkin, aralarında yabancı uyrukluların da bulunduğu 8'i tutuklu 11 şüpheli hakkında, "silahlı terör örgütüne üye olma" ve "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçlarından hazırlanan iddianame kabul edilerek, ilk duruşmanın 25 Ekim'de yapılmasına karar verildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay tarafından hazırlanan ve İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen 17 sayfalık iddianame üzerindeki inceleme işlemleri tamamlandı.
Mahkeme heyeti, iddianamenin kabulüne ve ilk duruşmanın 25 Ekim'de Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda yapılmasına karar verdi.
İddianameden
İddianamede, Ali Ghravi, Günal Kurşun, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser, İlknur Üstün, Muhammet Şeyhmus Özbekli, Nalan Erkem, Nejat Taştan, Özlem Dalkıran, Peter Frank Steudtner, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi yöneticilerinden Taner Kılıç ile Veli Acu, "şüpheli" sıfatıyla yer alıyor.
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi yöneticilerinden Taner Kılıç hakkında, "silahlı terör örgütü FETÖ üyesi olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istenen iddianamede, diğer şüphelilerin ise "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları talep ediliyor.
İddianamede, Büyükada'daki söz konusu toplantıyı şüphelilerden Taner Kılıç'ın organize ettiği ancak FETÖ'nün şifreli haberleşme programı "ByLock" kullandığı gerekçesiyle İzmir'de gözaltına alınınca toplantıya katılamadığı belirtiliyor.
İstanbul'un Adalar ilçesinde insan hakları alanında faaliyet gösteren bazı sivil toplum kuruluşu mensubu kişilerce yapılan gizli toplantı hakkında detaylı bilgilere yer verilen iddianamede, "gizli tanık 1"in beyanları doğrultusunda, şüpheli konumunda yer alan şahısların "Çalışma Atölyesi" adı altında toplantı organize ettikleri ve bu toplantıda yasadışı faaliyetlerin konuşulduğu aktarılıyor.
Şüphelilerin toplantıya yönelik WhatsApp mesajlaşmalarının da yer aldığı iddianamede, Büyükada'da buluşulması planlanan toplantıda, şüphelilerden birinin bütün katılımcıları, "İlk ödeviniz, vapura binmeden önce tüm teknolojik aletlerinizi kapatacaksınız. Telefon, laptop, tablet, smart saat vs. Etraftı seyrederek, keyfini çıkararak seyahat ederek otele girinceye kadar açmayacaksınız. Okuyan 'ok' desin ki herkesin gördüğünde emin olalım" sözleriyle uyardığı anlatılıyor.
"Adalet Yürüyüşü'nün Gezi Parkı eylemlerine evrilmesi amaçlandı"
İddianamede, söz konusu dokümanlardan ülkedeki mevcut siyasi ortamın, terör örgütlerinin başrol oynadığı, sivil toplum örgütleri görünümü altında organize edilen Gezi Parkı olayları benzeri ayaklanma olaylarına ne şekilde evrileceğinin tartışıldığı belirtilerek, "Bu amaçla faaliyetlerde bulunan şüphelilerin yakalanması sırasında, düzenleyicilerin verdiği 'Adalet' ismiyle gerçekleşmekte olan yürüyüşün, Gezi Parkı olayları benzeri şiddet içeren ve toplumda kaos oluşturacak olaylara dönüştürülmesinin amaçlandığı tespit edilmiştir" ifadesine yer veriliyor.
Şüphelilerin çoğunun terör örgütleri ve mensuplarıyla olan irtibatları, faaliyet alanları itibarıyla sivil toplumu etki güçlerinin bulunmaları nedeniyle terör örgütlerinin amaçları doğrultusunda yakın geçmişte Gezi Parkı eylemleri benzeri toplumsal kaosa dönüşecek hareketlenmeler yaratmak amacıyla toplantı düzenledikleri değerlendirilen iddianamede, ayrıca şüphelilerle ilgili terör örgütleriyle bağlantıları ve olayın oluş şekline göre işledikleri yönünde şüphe bulunan "Terörizmin Finansmanı ve Casusluk" suçlarıyla ilgili ise başka bir soruşturma yürütüldüğü vurgulanıyor.
Örgüt irtibatları
Şüphelilerin, silahlı terör örgütleriyle (PKK/KCK, DHKP/C ve FETÖ) iltisakı ve irtibatına da yer verilen iddianamede, şüphelilerin sosyal medyadaki paylaşımları da aktarılıyor.
Şüpheli İdil Eser'in, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörlüğü görevini yürüttüğü anlatılan iddianamede, üst ve oteldeki eşya aramalarında ele geçirilen materyallerde silahlı terör örgütü DHKP/C üyesi olmak suçundan tutuklu Semih Özakça ve Nuriye Gülmen ile ilgili belgelerin olduğu, Murat Dicle isimli bir şahsın AF örgütünde çalıştığı değerlendirilen Fırat Doğan isimli şahsa "Kendisinin Irak'ta uzun zamandır PKK üyesi gerilla doktoru olduğunu ve AF örgütüne üye olmak istediğini, bunun kendileri için sorun olup olmayacağını sorduğu" şeklinde yazışmaların bulunduğu ifade ediliyor.
İddianamede, Bylock kullanıcısı şüpheli Taner Kılıç'ın ise kız kardeşi Ömür Kamış'ın eşi Mehmet Kamış'ın, kapatılan Zaman gazetesinde genel yayın yönetmen yardımcısı olarak görev yaptığı, FETÖ/PDY üyesi olduğu ve hali hazırda firari konumda bulunduğu, örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullandığı, Kılıç'ın ayrıca İdil Eser ve Günal Kurşun ile irtibatının bulunduğu anlatılıyor.
"Telefon şifrelerini hatırlamadılar"
Şüphelilere, gözaltında bulundukları süreçte dijital metaryellerin incelenebilmesi için üzerinde bulunan şifrelemelerin kaldırılması adına şifre bilgileri sorulduğuna vurgu yapılan iddianamede, bazı şüphelilerin şifrelerini hatırlamadığını iddia ettikleri, bazılarının da şifreyle ilgi bilgi vermediği kaydediliyor.
İddianamede, şüphelilerden yabancı uyruklu olan Peter Frank Steudtner ve Ali Ghravi'nin savcılıtaki ifadelerinde belirttikleri şifre bilgilerinin yanlış olduğu ve bu nedenle bir kısım materyallerin henüz incelenemediği bildiriliyor.
Şüphelilerin bağlantılı oldukları terör örgütleri lehine faaliyette bulunmak suretiyle "yardım kastıyla" hareket ettikleri, yabancı uyruklu şüphelilerin de mevcut konumları ve Türkiye'ye dair irtibatları nazara alındığında bu amaç haricinde hareket ettiklerinden bahsedilemeyeceği aktarılan iddianamede, şüphelilerin iştirak iradesiyle üzerlerine atılı "silahlı terör örgütlerine (FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C) yardım etme" suçunu işledikleri belirtiliyor.